KALP DENEN ACİZHANE

1K 102 37
                                    

    Yaşadığımız yaşam herkese farklı şeyler öğretirken  bizim üç cevval Ali'ye de pek çok ders vermişti. Şimdi ise bu derslerin meyvelerini alıyorlardı. Deli fişek Mert Ali'nin haşat ettiği üç ülkücü yüzünden hastanenin koridorlarında sorguları yapılan üçlü kendilerini izleyen gözlerden habersiz ifade vermekle meşgullerdi. Olay ocağa ulaşır ulaşmaz ocağın bölüm  ve fakülte reisleri kendilerini hastaneye dar atsalar da onları kapıda eğitim fakültesinin reisi Oğuz karşılamış olanları kısa bir özet geçmişti. Şimdi ise mühendisliğin reisi Tarık ve Alperen duyduklarından sonra ifade veren üçlüye gözlerini dikmiş ne yapacaklarını tartışmaya başlamışlardı.

" Reis açıkçası kabahat bizimkilerde İsmail ile uğraşayım derken onu kollayan kuzeni ve arkadaşlarını da onun gibi zayıf görüp dalmışlar. Tabi ki bu düşündüklerinin tersi bir hale dönüşmüş."

  Tarık karşısındaki gençlere baktı . Üçü de ziyadesi ile dik, mağrur tiplerdi ki bu özgüvenlerinin mutlaka bir nedeni vardı. Derin bir iç çekerek Alperen'e dönüp:

" Alperen ne halt edeceğiz. Tamam en çok zararı bizimkiler görmüş ama ilk  de bizimkiler bulaşmış. Hadi okul idaresini halletsek bile iş yargıya taşınırsa bizim boyumuzu aşar." dediğinde sinirden çenesi kasılan Alperen Oğuz'a dönüp  tüm öfkesini kustu.

" Oğuz ben sana demedim mi bu itlerin yularını iyi bağla diye. Ne bok yiyeceğiz şimdi bu kudurmuş köpek gibi her yana saldıran salaklarla."

  Öfkesi haklıydı ama daha önce bu kadar sert çıkışmadığı için afallayan Oğuz sadece başını eğmekle yetindi. Alperen ise hızını alamamış saydırmaya devam ediyordu. Çünkü ülkücülük onun lugatında birilerini yargılamak için kullanılamazdı.

" Bu hayvanları eğit, ülkümüzü doğru anlamalarını sağla dediğimde beni götünle mi dinliyordun."

  Alperen'in sözcükleri omzuna dokunan eller ile duraksadı. Geriye döndüğünde eski ülkücü hocaları Hüseyin beyi görünce susup selam verdi.

" Bu defa sert kayaya toslamış bizim yavru kurtlar ha Alperen . Aslında üzüldüm diyemeyeceğim belki bu onlara ders olur."

  Hüseyin hoca sakince konuşsa da bu işin dallanıp budaklanmasının ocağa vereceği zararı biliyordu ve bu nedenle bir an önce uzlaşma yoluna varıp gençlere kendi içlerinde bir ceza vermeyi uygun buluyordu. Bu arada sessizce dinleyen Oğuz hocasına dönerek:

" Hocam yemin ederim haberim yoktu." dediğinde Hüseyin hoca nazikçe başını sallayıp "Gidelim" diyerek gençlerin yanını gösterdi. Bu ölü yerden kalkmalıydı ve geciktirmenin anlamı yoktu.

....... 

Hastahanenin koridorundaki bekleyiş bizim üç Ali'yi tedirgin etse de endişeleri ne okuldan alacakları tepki ne de kavga için sorgulanmaktı. Onlar askeri okulu bile birbirine katarken önlemlerini alacak kadar akıllıydılar ama bu genetikti ve aileleri ile baş edecek kadar iyi değillerdi. Bu arada tanıdık sesle üçü de başlarını kaldırıp koridorun girişine yöneldiler.

" Hiç değişmemişsiniz güzel Aliler , hala beladan uzak duramıyorsunuz."

   Üçü de beklemedikleri kişi karşısında afallamış bir ifade takındıklarında karşılarındaki adam gülümseyerek:

" Mert Ali abin haber verdi. Annenlerin kulağına gitmeden bir bakmamı rica etti." dediğinde Mert Ali yerinde tedirgince turladı.

" Yaman abi vallahi bu sefer bizim hiç bir suçumuz yok. Daha okulun kapısından girer girmez dalaştılar. Bizimki sadece nefsi müdafaaydı."

ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin