BAR 1

594 53 9
                                    

Asker olmanın birinci şartı vatan aşkı iken ardından gelen ise sorgusuz sualsiz emre itaattir. Gerisi mi ? Teferruat, işte ben o teferruat yüzünden askeri okuldan atılan üç Ali'den biriydim. Açıkçası ailemin tamamının asker olması sebebiyle askerliğin üzerime kalıplandırıldığı bir dönemde bizim Aliler ile gaza gelmiş ve MSÜ'ye giriş yapmıştık. Her şey başta iyi gitse de Deniz Ali'nin ailesinin alevi olması, Kürt Ali'nin Kürt olması derken okulun elit bir grubu ile ufak tefek zararsız ağız dalaşları ile başlayan sıkıntılar zaman içinde büyüyüp yerini resmen savaşa bırakmıştı. Bu savaşın fitilini ise istihbarat bölümünün en güzel kızı Berrin'in Deniz Ali'ye yanaşması ateşlemişti. Zavallı Deniz Ali aklında fikrinde olmayan bir nedenden okuldan atılacağını düşünmeden her zamanki sıcak ve samimi tavırlarla yaklaşmıştı kıza. Ancak kızın Deniz Ali'ye sıradan bir arkadaş gibi bakmadığını bir kör bile görebilirdi. Bu arada belirtmeliyim, çevresini bu kadar iyi analiz edebilen Deniz Ali söz konusu aşk meşk olunca tam bir salağa dönüyordu. Benim salak arkadaşım Berrin kendine açılınca affallamış olsa da dürüstlükten taviz vermeyerek:

" Seni çok iyi bir dost olarak görüyorum. Bu yüzden sana karşılık veremem" dediğinde ise Berrin olgun davranıp geri çekilmiş ama Deniz Ali ile arkadaşlığını da sonlandırmıştı. Kıza haksızsın diyemeyeceğim, sevdiğin kişi ile arkadaş kalıp burun buruna olmak umutlanmana neden olup daha fazla acı çekmeni sağlıyordu. Neyse uzun lafın kısası aramızın limon olduğu grubun lideri de bu kızdan hoşlandığını bahane ederek bir gün bizi laboratuarda kıstırmış ve aramızdaki fiziksel dengesizliğe rağmen bizi yenemeyince kaçarken laboratuarı  üzerimize kilitlemişlerdi. İşte her şey o gün başlamıştı. Biz o laboratuardan çıkmıştık ama savaşın şekli değişmişti. Tabi sonu bizim kimya laboratuarını havaya uçurmamız- ki içinde bu grup varken- sonuçlanınca kanıt olmasa da bizim yaptığımızı bilen ailelerimiz bizi okuldan alarak okulun güvenliğini sağlamışlardı. Ancak yalan söylemeyeceğim askeri okulu sevmiştim. Bedenimi ve ruhumu dinç ve sağlıklı tutmama yardımı oluyordu. Okuldan atılınca başlamıştım kafes dövüşüne zira askeriye bu isteğimi karşılasa da içimdeki öfkeyi sivil hayatta başka türlü dışarı atamıyordum.

  Billur bara gideceğimizi söylediğinde basit bir eğlence olacağını düşünmüştüm ama hesaba katmadığım bizimkilerin tam takım orada olmasıydı. Billur bizim İsmail de dahil hepimizin gelmesini istediğimizi söylediğinde direkt telefonu alıp Deniz Ali'yi aradım. Uzun uzun çalan telefon açıldığında sıkkın bir nefes verdim. Zira bu gün Deniz Ali Alperen reis ile birlikteydi ve ben hala buna alışamamıştım.

D.A: Efendim Merdo?

M.A: Deniz hazırlan bu akşam abimler bizi bara götüreceklermiş.

D.A: O nereden çıktı şimdi?

M.A: Bilmiyorum ama karşı çıkma şansımız yok anladığım kadarı ile. Çünkü sormadılar hazırlanın dediler.

D.A: Anladım Merdo. Sen saati söyle gelip seni oradan alırız.

M.A: Reis gelemez peşin söyleyeyim.

  Deniz Ali beni onaylarken arkadan gelen "Ne oldu?" sözlerine aldırmadan Deniz Ali telefonu kapattı. Ben de içeri geçtiğimde gülüşerek konuşan abimlerin yanına geçip beni cevabı ile dumura uğratan soruyu sordum.

" Kim kimiz abi?"

Abim sakince elini çenesine atıp sıvazlayarak:

" Yaman hariç biz hepimiz. Ama bu defa kaçsa da bunu telafi etmesi gerek hocanın." dediğinde Yaman abi gülerek başı ile abimi onayladı.

" Bakalım abim Tarık, Deniz Ali'nin ikizleri, Tan ve Mirzan geliyor."

  Ekibe bak çay demle, kendimi bir an bara eğlenmeye değil de operasyon ve arkasından sorguya gidiyormuşum gibi hissettim. Deniz Ali'nin ikizleri Deren abla ve Derin abi, Deren abla askeri istihbarat subayı bir üsteğmen ve Derin abi askeri savcı; Abim Tarık Jandarma komutanı yüzbaşı; Tan abi bordo bereli ve son olarak Mirzan ağa kendileri hem iş adamı hem de büyük bir hukuk firmasının başındaki kişi. Derin bir nefes alıp abime dönerek:

ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin