Hayat anı yaşayanlar ve o anı bekleyenler olarak ikiye ayrılıyordu benim hayatımda . Ben hep o anı bekleyenlerden olmuştum. Anı yakalamak bana nasip olmayan bir durumdu . Üniversitenin bahar gezisi hazırlıkları devam ederken Hüseyin ile ilk bahar gezimizi düşünmeme neden olanda yaşayamadığımız o anlardan biri olmasıydı. İlk bahar gezimizde beni sokan bir gurup arı yüzünden o özel anımız hastanede son bulmuştu. Aldığım alerji iğneleri yüzünden tam üç gün kendime gelememiş ve bizim için özel olması gereken o anda elimizden uçup gitmişti. Hayatın ben ve Hüseyin'e kastı vardı eminim ne zaman özel bir an planlasak ya benim ya onun başına bir şey geliyor ve bizim özelimiz yarıda kalıyordu. Geçen yıllar boyunca bu düşünce yavaş yavaş azalsa da Hüseyin'in tekrar hayatıma girişi ile bu düşünce yeniden aklımda ve kalbimde yer bulmuştu. Her ne kadar özel anları yaratmak istediğimizde tökezlesek de şimdi düşünüyorum da onunla aynı havayı solumak bile benim için hep özel olmuştu. Ben onu o yapan her şeyi ile nasıl olduğunu anlamadan sevmiştim. Şimdi ise başkalarına özel anlar katmak adına yeniden bir bahar gezisi hazırlığı için koşuşturuyordum. Çalan kapı ile düşüncelerim sekteye uğrarken gülümseyerek:
" Girin " dedim. Açılan kapıda beliren Hüseyin'in varlığı ile tüm bedenim titrerken dirayetimi korumaya çalıştım. Zira son zamanlara bana karşı yaptığı küçük sürprizler , anlık yakınlaşmalarımız ile dik duruşum epey sarsılıyordu. Onu özlemek kavramını tüm varlığımda hissetmek onu yaptıkları için cezalandırma düşüncemi zorluyordu. Duruşumu dikleştirip:
" Buyurun Hüseyin hocam size nasıl yardımcı olabilirim?" dediğimde kırık bir gülümseme ile elini arkasına atarak:
" Ben de bu soruyu size sormaya gelmiştim kalbimin hükümdarı Yaman hocam." dedi. Herkes için klişe olabilecek bu davranışı benim üzerimde her zaman işe yaramıştı ve o bunu çok iyi biliyordu.
" Cıvımayın lütfen Hüseyin hocam. Son hazırlıkları kontrol ediyordum siz üzerinize düşenleri tamamladınız herhalde." Hüseyin kapıyı kapatıp yavaş yavaş yanıma yaklaşıp iyice dibime girdikten sonra nefesini tenimde hissedebileceğim şekilde:
" Verdiğiniz tüm görevler eksiksiz yerine getirildi sahip." dediğinde derin bir nefes aldım. İçimi titreten sesi, tenimi ısıtan nefesi ile beni benden alan sevdiğime karşı duvarlarımı dik tutmaya çalışarak:
" O zaman araçlara geçebiliriz Hüseyin hocam" dedikten sonra Hüseyin'i omzundan itip hızla kapıya yöneldim. Yüzünde çapkın bir gülüşle arkamda olduğunu onunla yaşadığım dört yıllık tecrübe ile bildiğimden kendime ergen tavırlarım yüzünden kızarak dışarı ilerledim. Gençler hazırlanmış geriye sadece biz kalmıştık. Listeleri son kez kontrol edip bagajı da teyit ettikten sonra yola koyulduğumuzda gideceğimiz yer merkeze 1.5 saat uzaklıkta dere kenarında bir kamp alanıydı. İki otobüs yola koyulmuştuk ve her otobüste üç öğretmen vardı. Ben özellikle Alilerin olduğu otobüse bindiğimde çok şükür ki Hüseyin diğer otobüse kalmıştı. Zira yol boyunca kalbimle savaşmak en son isteyeceğim şeydi. Hüseyin'in anlattıkları hala taze iken ve varlığı sağlıklı düşünmemi engellerken bu yolculuğu ondan uzak kafam karışmadan düşünmek için kullanmaya çalışacaktım. Otobüsün ön kısmında cam kenarına oturup yolu izlerken yanımda hissettiğim hareketlilik ile başımı yan tarafa dönderdim. Mert Ali gülümseyerek bana bakıyordu.
" Hayırdır Merdo ne gülüyorsun?"
Mert Ali başını yavaşça eğip gülümsemeye devam etti.
" Tanıştığımız zamanı hatırlıyorum Yaman abi? Eşcinsel olduğunu öğrendiğim zamanı ve Hüseyin abi ile sizin çifte kumru olduğunuz zamanları. Keşke zamanı geri çevirebilsem ha ne dersin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumHayat onları gençken tanıştırmış üç güzel dost. Üç farklı yaşamın Ali'si kovuldukları askeri okuldan sonra aynı üniversiteye giderse, üç deli fişek Ali neler yapar neler.... Alevi savcının oğlu Deniz Ali Generalin oğlu Mert Ali Kürt ağanın...