REİSİN VUSLATI

490 47 9
                                    

  Herkes farklı arzuları taşır çantasında , kimi paraya kimi aşka kimi sağlığa arzu duyarken kimi de inanma arzusuyla doludur. Ve en zor olan kısımda sevgiye olan inançtır ki insanlar bazen bu inancı sadece hissetmek değil somut bir şekle sokmak isterler. İşte benim reisin inancını sınadığım kısımda tam burada başlıyordu. Yaşanan her sorunda yanımda olan reise ona olan sevgimi anlatamamış onu somut olarak hissettirememiş olmamdı. Yaman hoca ile konuştuktan sonra reisi beklemeye başlamıştım. O ve ocak reisleri hep birlikte sınıftan çıktıklarında ben de yerimde dikleştim. İçimdeki heyecanı ne kadar bastırmaya çalışsam da terleyen ellerim ve kuruyan dudaklarım ile bu 100 metre öteden bile belli oluyordu eminim. Reis konuşurken dik duruşu ve hafif çatık kaşları ile fazlasıyla çekici bir adamdı. Belki bu kadar hareketli bir hayatım olmasaydı şimdi bu sorun ile boğuşmak zorunda kalmazdık. Ben reisi izlerken Oğuz denen eğitim fakültesi reisi hafifçe reisin koluna dokunup başı ile beni işaret ettiğinde reis derince iç çekip herkese selam vererek oradan ayrıldı.

 Ağır adımlarla yanıma yanaşırken yüzünden bile bana kırgın olduğu anlaşılıyordu. Yanıma ulaştığında kısa bir an yüzüme bakıp tekrar bakışlarını yere indirerek:

" Deniz Ali benim bu gün ocakta işlerim var. Seninle sonra buluşuruz." dediğinde derin bir nefes aldım. Bu cümlenin tercümesi sana kırgınım bu yüzden biraz uzak duracağımdı ki ben zaten yaptığım hatanın farkındaydım. Duruşumu bozmadan:

" Çok önemli ve buralarda konuşamayız. Size gitsek olur mu?" dediğimde çatık kaşları hafif açılan reis kısa bir sessizliğin ardından :

" Bekle biraz Oğuz'a haber vereyim ." dedi. Seri adımlarla yanımdan ayrılıp Oğuz ile kısa bir konuşma yaptıktan sonra tekrar yanıma gelip elini belime dokundurup beni yönlendirdi. Reisin aracının olduğu park alanına geldiğimizde elimi arabanın koluna atıp açarken reisin sitem dolu kelimeleri ile kendimi kötü hissettim.

" Hayret bu saate kadar telefonun çalmadı."

 Arabaya bindiğimizde telefonumu çantamdan çıkarıp Kürdonun numarasını çevirdim. Telefonu açan Kürdo benden bir arama beklemiyordu şaşkınlıkla:

" Hayırdır Deniz bir sıkıntı mı var?" dediğinde sakince:

" Yok Kürdo ben Alperen ile birlikteyim şarjım az telefonu kapatırım. Beni aramayın diye aradım." dediğimde Kürdodan gelen hafif kıkırtı ile duyduğum kelimeler yüzümü renkten renge soktu.

"karê baş bira( Hayırlı işler kardeşim)"

"Heya ku hûn hewceyê dermankirinê nebin, gazî min nekin.Û ez ê wê kenê li tu derê nemînim.(Kürdo gerekmedikçe beni aramayın. Ve o gülüşü de bir yerine yapıştırmayayım.)"

 Kürdo beni onaylayan bir kaç kelime söyledikten sonra telefonumu tamamen kapattım. Reis az önceki konuşma ve kapanan telefon ile " Allah Allah" diyerek başını sağa sola salladıktan sonra çatılı kaşları şaşkınlıkla havalandı. Konuşmamız bittikten kısa bir süre sonra zaten reisin yakın olan evine ulaşmıştık bile. Birlikte yukarı çıkıp eve girene kadar aramızda hiç bir konuşma geçmezken benim heyecandan kalbim göğsümden çıkacak gibiydi. Açtığı kapıdan içeri girip ayakkabılarımı çıkararak salona adımladım. Reis aynı şekilde arkamdan gelirken bana seslendi.

" Aç mısın yemek hazırlayayım?"

" Sağ ol canım ama buraya yemek yemeye gelmedim. Gel de konuşalım " dediğimde onu görmek adına arkamı döndüm. Kapının girişinde dikilmiş garip bir şekilde bana bakan reise anlamaz bir ifade ile baktığımda:

" Deniz Ali, iyi misin yav..yani sorun mu var?" dedi. Bana hitap şekline bile mesafe koymaya çalışmasını gerektirecek kadar kalbini kırmak canımı yakarken yanına adımlayıp tam karşısında durdum. Elimi uzatıp yanında duran ellerini avuçlarıma alarak:

ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin