HER FIRTINA BAŞKADIR

700 86 21
                                    

" Adalet mülkün temelidir" her adliye binasında yer alan bu kelimeler o zamanda bile tam olarak anlaşılmamış, ya da daha açıkçası insanlar bu kelimeleri anlamak istedikleri için anlamış ve sonuç olarak adaletin kendi mülk miktarlarına bağlı olduğu kanısına varmışlardır. Bu nedendendir ki gücü maddi ölçütlere bağlayanlar , arkası olduğu için her şeyi yapmayı mübah kabul edenler, kendilerini dev aynasında görecek kadar gölge tiyatrosu oyuncusu ufak insanlardır. Bu insanlara ne yaparsanız yapın anlamazken güç olarak algıladıkları saltanatlarına zeval getirecek her şeye eğilmeye müsaitlerdir ki bir de bu tip adamlar için çok güzel bir halk deyişi bile vardır." Dini Allah'ı para..."

   Bu düşünceyi çok iyi bilen babam bana saldıran çocukları uçağa binmeden araştırmış, bununla da kalmayıp onlara bu cesareti verenlerle ilgili ayrıntılı bir dosya hazırlanıp kendisine ulaştırılmasını istemişti. Şimdi ise karakolda tutuklanan gençlerden birinin amcasının hakaretlerini boş gözlerle izliyordu. Babam sakin bir adamdı ama bu onun müsamahakar olduğunu düşündürmesin size , sadece adil olmak adına herkese şans tanıyan ama bu gibi boş adamlarla laf dalaşına girmeyecek kadar da seviyeliydi. Bu adamlarla girilen hiç bir savaşın sonu yoktu, zira bu  insanlar sabit fikirliydi ve konuşarak vakit kaybetmek anlamsızdı. Bu arada karakolun kapısında beliren Alperen reis ile yerimde dikleştim. Yanında orta yaşlı , birbirine benzeyen iki hanım ile karakola girdiklerinde ifadeleri alınanlardan Şeref ayaklanarak:

" Anne.." dediğinde kadının gözünden yaşlar sicim gibi akmaya başladı. Alperen reis içeri giren hanımların arkasından sessizce onlara kılavuzluk etti. Daha büyük olduğunu belli olan kadın yaşlı gözlerle Şeref'in yanına gittiğinde Şeref heyecanla konuşmaya başladı.

" Babam nerede bana avukat ayarlıyor değil mi? Sen de ağlama anne ya sanki yanlış bir şey yaptım."

 Kadın başını kaldırıp Şeref'e baktıktan sonra sağ eli ile sol yanağına okkalı bir tokat geçirdi. Ne olduğunu anlamayan Şeref eli yüzünde annesine döndüğünde :

" Bir de bununla övünüyon mu Şerefsiz oğlum Şeref? Babanın üzüntüsünden tansiyonu fırladı amcan hastaneye götürdü. Sen hala konuşabiliyor musun?" dediğinde Şeref sinirle ağzında salyalarını saçarak kadına bağırmaya başladı.

" Ne yapmışım bir ibneye haddini bildirmeye çalıştım. Kendi kuyruk sallayıp sonunu hazırladı. Sen ne anlarsın ki aptal kadın."

 Sanıyorum bardağı taşıran son damla bu oldu. Alperen'in yanındaki kadına dönen Şeref'in annesi öfkeden kıpkırmızı olmuş suratı ile:

" Duyuyon mu Ayyuş ne diyor domuz." dediğinde diğer kadın:

" Duydum Behiye duydum biz bunu adam edememişiz." dedikten sonra ikisi de Şeref'in üzerine elindeki çantalarla saldırdıklarında ne olduğunu anlamaz bir şekilde bakakaldık. Babam anneme dönerek:

" Kadınlar gerçekten çok tehlikeli olabiliyormuş canım." dedikten sonra ikisi de fırlayarak kadınları alıp bulundukları yerdeki sandalyelere zorla oturttular. Babam elinde açılmamış suyu Şeref'in annesine uzatırken ne yapacağını bilemeyen annem sadece başını sallamakla yetindi. Kadın polis memuruna dönerek:

" Kimin canını yakmış bu ahlaksız it?" dediğinde memur başı ile bizi gösterdiğinde kadın ellerini dizine vura vura ağlamaya başladı. Yanındaki kadın ve Alperen reis ne kadar teskin etmeye çalışsa da kadını sakinleştiremezken biz olanları şaşkınlıkla izliyorduk. Kadın başını kaldırıp babama bakarak:

" Sizin ciğerinize mi köz düşürdü benim şerefsiz oğlum?" dedi. Babam :

" Evet hanımefendi." dediğinde kadın sağ elini sol göğsüne koyup dövünerek :

ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin