ARAPSAÇI

570 68 2
                                    


 Hayatın akışını yönetemez insan sadece ona ayak uydurmaya çalışır. Sanmayın ki kaderciyim eğer kaderci olsam bu kadar isyankar olamam ama bazı durumlardan kaçmak neredeyse imkansızken ısrar etmek anlamsızdır. Alperen'in varlığının bana farklı hissettirdiği gerçeği ile yüzleşsem de ona karşılık vermek bambaşka bir konuydu. İlk defa yaşadığım bu hisler beni allak bullak ederken bu hislerimle nasıl yüzleşeceğimi bilmemek de ayrı bir sorundu tabi. İsmail'in borcunu kapatmış epey bir süre bize yetecek kadar geriye de para koymuştuk. Hastaneden haber almış karşı tarafında iyi olduğunu öğrenmenin rahatlığı ile normal olmaya yakın hayatımıza geri dönmüştük. Ancak bir şeyler tersti. O kafesten beri Mert Ali daha dalgın, kürdo ise sessizdi. Arkadaşlarımı tanıdığım için bu durum canımı sıkıyordu. Bir sorun vardı ama çıkardı kokusu elbet. Dalgın dalgın okulun koridorlarında turlarken karşımda beliren Alperen reis ile düşüncelerimden sıyrıldım. Onu karşımda görmenin verdiği etki bütün vücuduma ateş olarak yayılırken tek yanağındaki gamzeyi gözüme sokarcasına gülümsedi.

" Hayrola Deniz Ali pek bir dalgınsın."

 Derin bir nefes alıp yüzüme olabildiğince sakin bir gülümseme kondurduktan sonra:

" Yoo reis sana öyle gelmiş. Bu arada senin yolun bizim buralara neden düştü?" dediğimde gülüşü ile birlikte gamzesi de genişledi. Yavaş adımlarla yanıma kadar gelip gözlerini gözlerime dikerek:

" Bir süredir ortalarda görünmüyorsun seni merak ettim " dedi. Sözleri yanaklarıma giden kan akışını arttırırken gözlerimi kaçırdığımda gülüşümde sönmüştü. İçimdeki fırtına zıtlıklar üzerine kurulmuş bir yanım varlığına sevinirken diğer yanım kaç diye bağırıyordu. Bu düşünceler beni sarmışken annemin kaygıları aklıma gelmiş ve fazlasıyla rahatsız olmuştum. Ancak bunu reise göstermeye hiç niyetim olmadığından tekrar başımı dikleştirip:

" Reis çocuk muyum ben ki endişeleniyorsun?" diye sordum. Reis ise rahat bir tavırla:

" Sana çocuksun demedim Deniz Ali neden hemen savunmaya  geçiyorsun?" dedi. Bu işin sonunun benim için iyi bitmeyeceğini anlayarak derin bir nefes alıp:

" İyiyim reis endişelenmene gerek yok. Hadi eyvallah." dedikten sonra oradan hızla uzaklaştım. Geride şaşkın olsa da kendinden emin bir gülümseme ile duran bir adam bırakarak. Reisin yanından ayrılıp köşeyi döndüğümde ise görmeyi beklemediğim bir manzara ile karşılaştım. İsmail oğlanın biri ile resmen bademcik ameliyatı yaparcasına ağız ağızaydı. Tabi ki kimsenin özel hayatı beni ilgilendirmezdi ama İsmail'in yaşananlardan sonra bu kadar cüretkar olması da rahatsız ediciydi. Bu manzaradan kaçınmak adına tekrar geldiğim köşeyi döndüğümde çarptığım beden ile dengemi kaybedince bir çift iri kolun arasında dengemi bulabildim. Başımı kaldırdığımda Alperen reis ile burun buruna gelmiştik. Şaşkın şaşkın yüzüne bakışıma mahcup bir karşılık verdi.

" Bu şekilde görmen hoş olmadı." dediğinde İsmail'den söz ettiğini anlamam biraz zamanımı almıştı. Ellerimi göğsüne koyup aramıza mesafe koyduktan sonra:

" Onun özel hayatı bana laf düşmez" dedim. Ancak bu sözüm havada asılı kaldı. Düşününce onun yüzünden yaşadıklarımız bazı konularda bize karşı daha da sorumlu olmasını gerektiriyordu. Bu düşünce beni fazlası ile rahatsız etmiş olacak ki sessizleştim. Sessizliğim Alperen reisin sesi ile bozuldu.

" Yaptığınız onca şeyden sonra size laf getirecek davranışlarda bulunmamalı bence. Hem ulu orta yerde bu davranışlar sadece eşcinsel çiftler için değil normal çiftler için bile uygunsuz."

 Sessiz kaldım, çünkü ben de onun gibi düşünüyordum. Bizim yaptıklarımızın gölgesindeki fütursuz davranışları beni de fazlası ile rahatsız etmişti. Yine de bunu reisin bilmesine gerek yoktu. Reisin çekim alanından kendimi yavaşça uzaklaştırırken gözlerini gözlerimden hiç ayırmadı. Beni zora soktuğunun farkında olduğuna emindim ama o da benim gibi ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Hafifçe öksürüp:

ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin