Alperen'in evinde eşyalarımı toplarken az önce arayan annemlerin verdikleri oraya geliyoruz haberi ile elim ayağıma dolanmıştı. Alperen ise benim telaşlı halime rağmen sakince peşimden dolaşıp bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ki onu anladığımı söyleyemem.
" Deniz'im sakinleş bir, annenlerle zaten konuşman gerekiyordu. Hem ben de..."
" Hayır Alp tek gideceğim ve bana sakinleş deme lütfen."
Hızla kalan son parça eşyamı da çantama koyduğumda Alperen pes etmiş bir şekilde arkamdan bakıyordu. Her şeye karşı soğuk kanlılığını koruyan ben konu ailem olunca elimde olmadan telaşlı biri olmuştum. Tabi kolay değildi onlarla ayrılışımızı ve Alperen ile olan ilişkimizi düşününce yapacağımız konuşma beni tedirgin ediyordu. Ailemle ufak tefek fikir ayrılıklarımız olsa da bunlar her zaman basit ve kolayca halledebileceğimiz konulardı. Üstelik daha önce kısa ilişkilerim olduğundan biri hakkında hele de bir erkekle ilişkim hakkında karşı karşıya kalmak zorunda olmamıştık. Verecekleri tepkiden ziyade benim duruşum beni daha da tedirgin ediyordu. Geçen gün ilişkimizdeki son adımı atıp birbirimizi daha da yakından tanıdığımız şu bir kaç günden sonra kendimi tamamlanmış hissediyordum. Gerçi bu ilişki işlerinde en zor kısmın cinsellik olduğunu hem ilk birlikteliğimizde hem de Alperen'in vücuduma iadeyi ziyareti sonrası daha da iyi anlamıştım. Zevk almış olsam da sonrası oldukça acı vericiydi ve ben bir gün boyunca kendime gelememiştim. Zavallı Alperen ben acı çektikçe kendini yese de ne yalan söyleyeyim bu acıya değerdi. Çantamı sırtıma alıp kapıya yöneldiğimde belime dolanan iri eller ile durdum. Reis başını boynuma gömüp içimi gıcıklayan yumuşak ses tonu ile:
" Korkma , her zaman yanında olacağım gülüm." dediğinde gözlerimi kapatıp başımı geniş göğsüne yasladım. Güven vericiydi, her zaman her şartta yanımda olan bu adamın nefes alıp verişi bile beni güvende hissettirmeye yetiyordu. Ellerinin üzerine ellerimi koyup:
" Teşekkür ederim reis ama geç kalıyorum." diyerek kollarından çıkıp evden ayrıldım. Hızla arabaya yönelirken derin bir nefes aldım. Kalbim umarım bu günü atlatacak kadar güçlüdür.
.............
Babamların verdiği saate trafik nedeni ile yeni yetiştiğim hava alanında seferlere gözüm ilişti. İstanbul uçağı ineli neredeyse 15 dakika olmuştu. Eminim işlerini bitirmiş sakin bir yerde beni bekliyorlardı. Hava alanında kısa bir tur attıktan sonra bir kafenin dışarı taşan masasının birinde gördüğüm manzara ile olduğum yerde dona kaldım. Babam ve annem Alperen'in babası ve annesi ile kahvelerini yudumlarken sohbet ediyor hatta arada gülüşüyorlardı. O sırada ensemde hissettiğim sıcak nefes ile gelen kelimeler ile şaşkınca geriye döndüm.
" Sana sabah anlatmaya çalıştım ama beni konuşturmadın canım."
" Yani anlaşmışlar mı?"
Yüzümü döndüğüm sevdiğim bana sakin bir tebessümle bakıp başıyla beni onayladı. O sırada ismimi duyduğumda geriye döndüm ve konuşan anne ve babalarımızla göz göze geldim.
" Deniz Ali gelip valizlerimize yardım etmeyecek misiniz? Takdir edersiniz ki uçakla da gelsek yol yorgunuyuz."
Babamın sakin ama etkili sesi ile hızla yerimden hareketlenerek yanlarına gittiğimde şaşkın bir ifade ile iki tarafa da bir tur baktıktan sonra "Hoş geldiniz." diyebildim sadece. O sırada Alperen sakince yanıma gelip:
" Hoş geldiniz Samet bey , Ayten hanım." dedi ve annesi ile babasına dönüp aynı şekilde hoş geldin dedi.Sonra da beni beklemeden valizleri alıp:
" Ben hesabı ödedim çıkalım mı artık." dediğinde bu günün sürprizlerinin yeni başladığını daha iyi anlamıştım. Ayaklanan ailelerimiz sohbet ede ede önümüze geçerken bende yerimde silkinip Alperen'in elindeki valizlerin fazlasını aldım. Bu arada annem bana dönüp:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇ ALİ (BXB) (TAMAMLANDI)
Fiction généraleHayat onları gençken tanıştırmış üç güzel dost. Üç farklı yaşamın Ali'si kovuldukları askeri okuldan sonra aynı üniversiteye giderse, üç deli fişek Ali neler yapar neler.... Alevi savcının oğlu Deniz Ali Generalin oğlu Mert Ali Kürt ağanın...