11.Bölüm : ÖZLEDİM

49 4 0
                                    

Benim rüyam neden her defasında başa sarıyor? Ve neden her defasında kabusa dönüyor? Neden her defasında canımı yakarak uyandıyor beni?
Yorgunluktan mı? Acıdan mı? Yoksa çaresizlikten midir? Bilmem ama iyi değilim. Aslında iyi olmamamın bir diğer sebebide Yiğit'ti, bazen gerçekleşmeyeceğini bile bile her gece saatlerce hayaller kuruyorum. Bu hayallerim sadece 2 kişilik oluyor. O 2 kişiden biri Yiğit biri ben oluyorum genelde.
Ben Yiğit'i özledim. Kokusunu ,bakışlarını ,gülüşünü kısacası ben onun her şeyini özledim.

Bir kaç gün sonra Perşembe günü

"Gız Amine kalk." Demir abimi hiç umursamadan yorganı kafama geçirdim.
"Ohoo ben kime diyom acaba." dedi Demir abim yorganı hızlıca kafamdan çekerken.
"Ya off." dedim ve yastığı kafamın üstüne koyup bastırdım Demir abimin sesini duymamak için.
"Lan servis gelecek 5 dakika var." dediğinde hemen kalktım.
"Ya sen beni niye kaldırmıyon?" dedim bağırarak.
"Sen niye kalkmıyon hanımefendi?" dedi.
"Aman öf beni lafa tutma." dedim ve koşarak lavaboya gittim elimi yüzümü yıkadım. Hemen kıyafetlerimi giyinip dışarıya çıktım. Bir kaç dakika sonra servis geldi. Okula vardık.
2. Teneffüste okul bahçesinde geziyorduk yine Hayat'la. Şaşırdık mı? Hayır, yani ben şaşırmadım Hayat'la gezmeme. Siz şaşırdınız mı?
Bahçeye bir servis geldi. Allah'ım ya meraktan çatlarımki ben bu servis niye geldi diye düşünmekten.

Öğlenden önceki son dersimiz bedendi Hayat ve ben paslaşıyorduk hanımefendi ayakkabılarını yıpratmak istemiyormuş o yüzden maç yapmadık.
Biz bahçenin ortasındaydık birden okul kapısından Yiğit çıktı dışarıya üstünde mavi, okulun adı yazan bir hırka vardı. Acaba ney içindi o hırka?

Öğlen arası

Anlaşılan bu gün o gündü. Amasyaya gidiyorlardı okulun futbol takımı ve Yiğit'te futbol takımındaydı.
"Kanka gidiyo mu seninki?" diyerek yanıma geldi Hayat.
"Benimki-... ha Yiğit mi?" dedim.
"Evet yani başka seninki mi var? Allah aşkına ya." dedi.
"Kanka ben Yiğit'in gidişine şahit olamam ki. Hadi ben sınıftayım." dedim ve merdivenleri ikişerli ikişerli çıkarak sınıfa gittim.
Camın önündeki mermere oturdum kantinden aldığım tostu yiyordum.
"Ooo kanka kayınanan ve kayınbaban gelmiş." dedi Hafsa.
"Ne kayınanası ne kayınbabası kanka ya?" dedim.
"Aşağı baksana anlarsın." dedi. Aşağı baktığımda Yiğit'in annesi ve babası servisin yanında Yiğit ile konuşuyordu.
"Ya kanka ya." dedim. İstemsizce güldüm.
Camdan Yiğit'i dikizlemeye başladım. Bir yandanda hızlı bir şekilde tostumu bitirmek istiyordum çünkü birazda aşağıdan bakmak istiyordum Yiğit'e. Tostum bitince aşağı indim yani indik kızlarla hep beraber sürü gibi. Aslı ve Şebnem zaten aşağıdaydı.
Aşağı inince Aslı ve Şebnem'in yanına gittik.
Ne oluyordu bana? Yiğit için kaygılanıyor muydum ben hâlâ? Onu unutamamıştım sanırım. Kızlara ne desem anlamıyorlardı beni. Hem sizcede zaten Yiğit'i unutmam saçma olmaz mıydı?
Gülüşü hâlâ aklımdayken, dilimin unuttum demesi çok saçma olmaz mıydı?
Sustum, anlamadılar. Konuştum anlamadılar. Beni bir tek Yiğit anlamıştı. Onuda kaybetmiştim.
"Ya sen ağlıyon mu?" dedi Hayat.
"Ya evet başka napayım?" dedim. Oğlum gerçekten ben neden ağlıyordum?
"Kız üzme kendini sanki nereye gidiyo çocuk alt tarafı bir kaç gün durup geri gelecekler." dedi Şebnem.
"Ya gidiyo baksana Hayat." dedim ve Hayat'a sarıldım.
"Kanka bak Yiğit ağladığını görürse üzülür ağlama." dedi Hafsa.
"Üzülür mü gerçekten?" dedim göz yaşlarımı silerken.
"Ya evet tabi üzülür. Hadi ağlama bakayım." dedi Damla.
"Yanlız kanka hiç saçlarıyla oynuyomuş gibi yapıp gizli gizli sana bakmıyor Yiğit merak etme." dedi Hayat.
"Ay bana mı bakıyor?" dedim gözlerimi silip.
"Tamam. Hadi beni biraz yanlızlığımla yanlız bırakın. Efkâr yapacağım." dedim.
"İyi tamam." dediler ve gittiler.
Benim aklım Yiğit'te kalır şimdi. Ya orda mont giymezse, hasta olursa. Gerçi hava sıcak ama ya birden soğursa ve giymezse montunu. Nerede kalacaktı orada? Nerede yatacaktı? Ya rahat edemezse. Of ya bir kez veda bile edemedim canımın içine. Son bir kez çekemedim kokusunu içime.
Yiğit servise bindi ve servisin kapısı kapandı. Ardından yavaş yavaş çıktı okul bahçesinden. Yiğit'in bana sözü vardı hele bir alamasınlar bu maçı o zaman benden çekeceği var Yiğit'in.

Ertesi gün Cuma günü

Bu gün gece sahura kalkacaktık yarın ramazanın ilk günüydü.
Of ya dün gece gözüme uyku girmedi benim, ağlamaktan uyuyamadım ki. Yiğit'i düşünmekten uyuyamadım maximum bir buçuk saat anca uyumuşumdur net. Şimdi Yiğit ilk sahurunu kiminle yapacaktı orada başka memlekette. Ya koşunca terleyip hasta olursa. Orada hiçkimse bakamazda Yiğit'e hepsi erkek ne anlasınlar. Acaba yemek falan yediler mi? Yemişlerdir canım aç bırakmazlarya benim Yiğidimi yani kimseyi aç bırakmazlar.
Eren ve Arda;
"Gız kaaaaallk." diye bağırarak odama girdiler.
"Oğlum ödüm patladı lan napıyonuz sabah sabah kafanız mı güzel?" dedim.
"Evet. Çok güzel kafamız." dediler dalga geçerken.
"Bir dakika lan siz ev tutmadınız mı?" dedim.
"Hee tuttuk ha kızlar dışardalar müdürden izin alıyorlar." dedi Arda.
"Ne izini?" dedim.
"Demir'le sende bizimle evde kal diye izin alıyolar." dedi Eren.
"Ha iyi-... Ne! Oğlum saçmalamayın izin vermezler." dedim.
"İzin verdiler." diyerek odama geldi Şebnem.
"Oley be. Hani izin vermezlerdi?" dedi Arda.
"Aman of neyse hadi çıkın dışarıya üstümü falan değiştireyim bende." dedim.
"Tamam o zaman bay bay." dediler ve çıktılar. Üstümü değiştirdim ve çıktım, okula gittik.
Okul çok boştu benim için. Çok özlemiştim ben Yiğit'i, bahçenin bir köşesine geçip gizli gizli bana bakmasını, öğlen araları beni çağırıp gizli gizli herkesten kaçarak gezmemizi özledim ben. Ama barışsak bile gezemezdik çünkü yakalanma ihtimalimiz çok yüksekti gerçi neden barışalım ki beni bir daha affedeceğini sanmıyorum. Arada sırada bahçede gezerken ansızın göz göze gelmeyi özledim. Acaba oda benim şuan düşündüklerimi düşünüyor muydu? Koroda gizli gizli onu izlemeyi sonrasında birden bire göz göze gelmeyi özledim.
Aklıma geliyor ansızın yaşadıklarımız beni kıskanması, beraber gezmelerimiz, birbirimiz için endişelenmemiz. Ve daha bir sürü şey işte bunları özlemiştim ben.
Onu ne kadar sevdiğimi, ne kadar özlediğimi kelimelerle anlatmam biraz zor olabilir ama şu kadarını söyleyeyim ki ben ondan sonra yarım kaldım. Ondan sonra öğrendim ben her aşkın bir sonu olduğunu.
Ben Yiğidimi özledim. Acaba gitsem şimdi yanına affet beni desem affeder miydi beni?
Bana sorarsanız 'Yiğit'i ne kadar seviyorsun?' diye. Bir serçenin göz yaşı kadar derim. Bakmayın öyle önemsiz küçücük bir şey olduğuna serçenin gözyaşının. Onu bir serçenin göz yaşı kadar seviyorum çünkü serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürlermiş.
İşte bende göz yaşımı dökmüştüm sanırım. Ama ben ölmedim çünkü ölmekten daha beter oldum. ÖZLEDİM...🥀🥀🥀

                                 ***

Kitabımı okuduğun için teşekkür ederim güzel insan...❤❤❤

(Yazardan not= Lütfen oy vermeyi unutmayın. Kitabım için görüşlerinizi yorumlarda belirtebilirsiniz.🤗)

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin