ATIŞ TALİMİ

3 3 0
                                    

Bir Tibetlere bir Hüseyin Bey'e bakıyordum. Kendimi hızla toparlayıp elimi uzattım.

"Hoşgeldiniz Hüseyin Bey." Uzattığım elime bakıp resmi bir şekilde sıktı. Şu anda ister istemez sevgilimin dayısının elini tutuyordum. Herhalde bunlarda karizma genetikti. Dayısının ve babasının birleşiminden bu çocukların çıkması gayet normaldi.

"Buyrun lütfen." Gösterdiğim yere yavaşça çöktüğünde Tibet'e baktım. Ne yapacağını kestiremiyorum gibi görünüyordu.

"Dayı sen neden geldin?"
"Sana da merhaba Kaan. Hadi siz de oturun yabancı değilsiniz sonuçta. Cevza Hanım'la birlikte konuşalım." Bir süre duraksadıktan sonra gözlerindeki ampulün parlamasını neredeyse görmüştüm. "Sahi siz ne yapıyordunuz burda?"

Tibet az önce kalktığı koltuğa geri çökerken Kaan söze girdi.

"Biz okuldan arkadaşız Cevza ile."
"Nasıl acaba ortak bir öznede birleştiniz siz? Aile yemeklerinde bile bir araya gelemezsiniz burda böyle olmanız çok saçma."
"İkisi de arkadaşımız olduğu için barışmayı seçtiler Hüseyin Bey. Aile işlerinizi isterseniz dışarıda halledin ve işimize bakalım. Ne dersiniz?"
"Tabii olur."
"Sevindim. Şimdi sizi dinliyorum. Sen de otur Kaan."

Kaan Tibet'in yanına geçtiğinde Hüseyin Bey konuşmaya başladı.

"Ablam ile birlikte bir şirket kuruyoruz. Tekstil üzerine. Onun bugün işi olduğu için gelemedi ama en kısa zamanda sizinle tanışmak isteyecektir. Firmanın güvenliğinden de sizin sorumlu olmanızı istiyorum."
"İyi ki yalnız geldin." Mırıldanarak konuştuğumda sırıtan Tibet ile göz göze geldim.
"Anlamadım?"
"Şu anda Cevza'nın annemle tanışmak isteyeceğini sanmıyorum dayı."
"Neden?" Kaan ve Tibet birbirlerine bakıp güldüler.

"Hayatınızda ilk kez birleşip benimle alay ediyorsunuz ya. Tebrik ederim sizi." Gözlerimi devirdim. Hemen sonrasında karşımda müşteri olduğunu hatırlayıp kendime çekidüzen verdim.

"Ortada benim anlamadığım şeyler dönüyor ve ben bundan hiç hoşlanmadım gençler."
"Cevza benim kız arkadaşım dayı."
"Ee, ne var bunda? Daha önce de tanıştılar annenle."
"Öyle mi?"
"Hayır güzelim, yok öyle bir şey. Sen ilksin."
"Nasıl ilk oğlum? Daha geçen hafta bizde kalmadı mı bir tanesi?"
"Tibet? Sizde mi kaldı bir de? Hem de geçen hafta?"
"Oğlum adam akıllı söylesene sen de. Dayım her şeyi yokuşa sürecek. Olan sana olacak."
"Harbi ya. Dayıcım o benim normal arkadaşımdı. Cevza ise kız arkadaşım, yani sevgilim."
"Haa, şöyle desene be oğlum. Vaaaay demek gelinimizsin Cevza. Aman Cevza Hanım."
"Biraz öyle sanırım Hüseyin Bey. Neyse biz işe bakalım ilişkileri daha sonra konuşuruz."
"Haklısınız."

Bir süre iş konuştuktan sonra el sıkışıp anlaştık. Telefonu kaldırıp Ahmet'i aradım.

"Buyurun Cevza Hanım?"
"3 orta, 1 sade kahve."
"Peki efendim."
Telefonu kapatıp ayağa kalktım.
"Müsadenizle ben arkadaşlarımı çağırıp geliyorum."
"Tabii tabii, nasıl isterseniz." Ağır adımlarla dışarı çıkıp bekleme odasına doğru ilerledim.

TİBET'TEN

Hala inanmayan gözlerle dayıma bakıyordum. Ayağa kalkan Cevza'ya alıcı gözüyle bakıp bir güzel incelemişti resmen. Cevza dışarı çıkınca hızla bize döndü.

"Ne kadar da güzel maşallah. Oturup kalkmasını bilen, terbiyeli, işine hakim, güçlü, dik duruşlu, 90-60-90 bir kadın. Tam bizim aileye layık bir gelin."
"Dayı gözlerinle sevgilimi yedin resmen az önce."
"Olur mu lan öyle şey? Ölçüp biçiyordum kızı."
"Harbiden çok tatlı dimi?"
"Tatlı da ne demek bir içim su resmen."
"Lan nasıl konuşuyorsunuz siz benim sevgilim hakkında?"
"Kıskanırmış bir de."
"Bugün benim yakama yapıştı dayı. Sen ne diyorsun? Bu hiçbir şey yani."
"Lan abine niye öyle yaptın bir kız için?"
"Kızın abisine onun sevgilisi olduğunu söyledi."
"Sen niye kardeşinin sevgilisini sahiplendin?"
"Kızın abisinin gözünün önünde kıza şaplak atmış salak da o yüzden."
"Oha Tibet. 1 hafta yoktum neler olmuş. Yalnız bırakmaya gelmiyorsunuz yemin ediyorum."
"Ama dayı..."

SENSİZ BEN... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin