KAN GÖLÜ

3 3 0
                                    

CEVZA'DAN

Aşağı indiğimizde karşımızdan gelen kızı gördüğümde olduğum yerde donakaldım. Doğru mu görüyorum diye gözlerimi kırpıştırarak anlamaya çalıştım. Ona baktığım sırada beni farkedip büyük bir neşeyle o cırtlak sesiyle ciyaklayarak kıvırta kıvırta yanımıza gelmeye başladı. Daha bize doğru gelmesine katlanamıyorken bir de o iğrenç dudaklarından ismim dökülünce tamamen deliye dönmüştüm. Fakat sakin kalmaya çalışıyordum.

"Cevzaaa... Canım naber?" Sinirle ona doğru gidecekken yan taraftan birisinin onun ismini söylediğini duydum.

"Ahu? Senin ne işin var burda?" Kafayı çevirdiğimde Tunç'u salon tarafına giren kapının girişinde dikilirken gördüm. Konuşmaya başlamasıyla tekrar Ahu'ya döndüm.

"Tunç. Selam şekerim. Ne kadardır görüşemiyoruz. Bir ara gel de takılalım." Tatlı olduğunu zannederek göz kırpıp bana döndü. "Cevzoşum..." Sinirle sözünü kestim.

"Adımı o iğrenç dudaklarından bir daha duymak istemiyorum. Çık git burdan." Söylediklerimden etkilenmemiş gibi ağzındaki sakızı çiğnemeye devam ederek sırıttı.

"Neden öyle diyorsun tatlım? Ben buraya eski günleri yâd ederiz diye düşünerek geldim."
"Yüzsüzlüğün de bu kadarı. Çık dışarı Ahu. Rahat bırak Cevza Hanım'ı."
"Hanım mı? Bu ne ara Hanım oldu ya? Bizim Cevza'dan bahsettiğine emin misin sen? Küçükken buralarda koşturan kızdan."
"Cevza Hanım bu şirketin ve dolayısıyla benim patronum. O yüzden seni burdan çıkarmak zorundayım."
"Vay, eski sevgilinin köpeği olacağın aklımın ucundan geçmemişti hiç."

Sinirle sabır diler gibi kafamı çevirdiğimde etraftakilerin ilgiyle bize baktığını gördüm. Göz göze geldiklerim hemen bakışlarını kaçırmış ve işlerine dönmüştü.

"Saygılı olmanı ve derhal burayı terketmeni rica ediyorum Ahu. Yoksa seni zorla atmak zorunda kalıcam."
"Bak seeen. Sen büyüdün de beni mi artıracaksın burdan? Geçen sene peşimde geziniyordun 'Sevgilim ol,' diye. Ne ara unuttun o günleri?" Tunç hızla bana döndü.

"Cevza inanma şuna yok öyle bir şey." Sinirle ona döndüğümde üstten aşağı inceledim ve hiçbir şey söylemeden Ahu'ya dönüp onu da inceleyerek küçümser bir bakış attım.

"Kanka yoksa bu, şu kız mı?" İloş'un sorusuyla yanımdakilere dönüp gülümsedim.

"Aynen canım bu, şu kız. Hadi gidelim." Tibet yanıma yaklaşarak belime uzandığında önce eline sonra ona baktım.

"Vaay Cevza. Ne kadar yakışıklı arkadaşların varmış. Tanıştırmayacak mısın bizi?" Söyledikleri üzerine gözlerimden alev atarak ona dönüp iki adımda yanına ulaşıp hırsla elimin içine aldığım kolunu sıkmaya başladım. Elimin altında inliyordu.

"Bıraksana kızım. Canımı yakıyorsun. İnsan ablasına böyle davranır mı?" Şaşkınlıktan kolunu bırakıp bir süre yüzüne baktım. Arkadaş olduğumuz zamanlar ağzından bir kere bile yaş farkımızla alakalı cümle çıkmamışken şimdi bunu yüzüme vuruyordu. Geriye çekilip kaşlarımı çatarak suratına baktım.

"BERKEEEEEE!!!!!!" Sesimle şirketin tirediğine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. O kadar öfkeliydim ki şu anda elimden bir kaza çıkmadan buradan gitmesi gerekiyordu.

"Ne ciyaklıyorsun be? Kulağımı çınlattın."
"Kes sesini!" Hemen yanımda biten Berke'nin gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Sinirle ona döndüm. Öfkeli suratımı gördüğünde yüzünü buruşturarak gelecek olan fırtınaya hazırlanmak için başını öne eğerek konuşmamı bekledi. Derin bir nefes aldım.

"Ne bu rezillik Berke? Hangi densiz aldı bu şahsı içeri acaba?" Sesimin sakinliğinden dolayı herkes büyük bir şokla bana bakmaya başladı. Ahu bile şaşırmıştı.

SENSİZ BEN... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin