SENSİZ BEN...

...❤️SENİ SEVİYORUM❤️...

Merhaba canım gece kuşlarım 🦉. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.

Sanırım bölümü fazla geciktirdim. Bunun sebebi bazı yerlerde yazacağım şeyleri bir türlü bulamamamdı. Sonunda bulduğumda her şeyi hızlıca yazıp bir an önce bölümü atmaya çalıştım.

Umarım bölümü beğenirsiniz. Şimdiden hepinize iyi okumalar. ❤️ ❤️ ❤️

TİBET'TEN

"Aaa abim gelmiş."

Cevza verdiği tepkiyle ne kadar sarhoş olduğunu resmen belli ediyordu.

"Abim mi gelmiş?" Yerinden fırlayıp 2 dakika kadar önce üzerinden çıkardığım tişörtünü önüne tutup vücudunu kapatmaya çalışıyordu.

"Ça-Çağlar?" Cevza'yı çekip arkama sakladım.
"Abi sen napıyorsun burada?"
"Ben su içmeye inmiştim. Özür dilerim böldüm." Arkasını dönüp gidiyordu ki bir anda durup tekrar bize döndü.
"Bir saniye, asıl siz napıyorsunuz? Mutfağımda kardeşime ne yaptığını sanıyorsun lan sen?"
"Abi bir saniye yanlış anladın."
"Dimi ya yanlış anladım. Zaten o senin boynunu öpüp sana kendini yaslamıyordu kesinlikle. Vücudunda bir yerine bir şey olmuştu o da elleri ve dudaklarıyla onu keşfediyordu değil mi?"

Hiçbir şey söylemeden ona bakmaya devam ettiğimizde o da kıpırdamadan bir tepki vermemizi, bir şey söylememizi bekliyordu. Sinirlenip bir anda bağırmaya başladı.

"Ne halt ediyorsunuz siz? Bu ne lan böyle. Sizi şu anda burada öldürmemem için bir sebep söyleyin bana."
"Arkadaşın arkadaşımla beni aldattığında onu neden öldürmediysen bize de o yüzden bir şey yapamazsın. Anladın mı beni?"

Sinirle konuşurken istemsizce arkamdan çıkmış ve kollarını da iki yana açmıştı. Hemen ardından ne yaptığının farkına varıp hızla arkama geçti. Yanakları sinirden mi yoksa utançtan mı bilemiyorum kıpkırmızı olmuştu.

"Git artık."
"Se-Sen hatırlıyorsun."
"Evet, öğrendiğine göre artık gidebilirsin."
"Cevza, sen hatırlıyorsun. Hafızan geri geldi."
"Bugün de herkesin bunu geç idrak edeceği tuttu."
"Gel buraya."

Arkama doğru uzanıp Cevza'yı elinden tuttuğu gibi kendine çekti. Sıkıca sarılıp kafasını boynuna gömerek ağlamaya başladı. Cevza ellerini yüzüne bastırıp abisinin omzuna yaslandı.

"Abi yalvarırım buna yarın sevinelim."
"Bu kadar güzel şeye sevinmeyi nasıl erteleyebilirim?"
"Abi çıplağım. Lütfen bırak bizi. Yarın nasıl istersen öyle kutlarız. Yalvarırım sal şu anda beni."
"Aa, şey, tamam. Gidin hadi."

Çağlar'ın dalgınlığını fırsat bilip Cevza ile birlikte hızla merdivenlere yöneldik. Son basamağa geldiğimizde aşağıdan gelen bağırışı duyarak hızla odaya girip kapıyı kapattık.

"Tibet, Tibet sen kendi odana gidiyorsun." Kilitlediğimiz kapıya Cevza sırtını yasladığında ben de elimi dayayarak hemen önünde dikildim. Kapıya gelen Çağlar hırsla yumruklamaya başladı. Bir anda gelen sesle korkan Cevza öne doğru atılıp bana yaslandı.

"Aç şu kapıyı. Cevza aç dedim. Kırabileceğimi biliyorsun. Aç hemen."
"Abi odana git ya. Kaç gündür ayrıyız birbirimizden beraber uyumak istiyoruz. Lütfen git."
"Başlatma beraber uyumana. Biliyorum ben sizin beraber uyumanızı."
"Abi seni tehdit etmeye zorlama beni."
"Hadi ya, hanımefendiye bak. Neymiş o tehdit?"
"Hafızam geri geldi. Bu da demek oluyor ki hoşlandığın ama söyleyemediğin kadını da hatırlıyorum. Telefon numarasının bende olduğunu hatırlatmama gerek yok, değil mi?"
"Ne? Çağlar birinden mi hoşlanıyor?"
"Kes sesini Cevza! Kardeş falan dinlemem gelir döverim ikinizi de."