OPERASYON

2 0 0
                                        

O paha biçilemez itirafın üzerinden bir ay geçmişti ve yaz tatili zamanı gelmişti. Bugün gidip karnelerimizi alacaktık ve uzun zamandır doğru düzgün gitmediğimiz okulumuza gitmemeye devam edecektik. Babam sağolsun bugün son gün diye üniforma dışında kıyafet giymemize izin vermişti. Hazırlanıp Cevza'mın yanına gitmem için tam tamına 35 dakikam vardı. Hızla duş alıp abim olacak herifin benden çaldığı gömleğimi geri almak için yıllar sonra odasına girdim. Dolabına doğru giderken gözüm masasının üzerindeki ve duvarlardaki çerçevelere ilişince olduğum yerde kalıp kaşlarımı çattım. Çerçevelerin hepsinde bizim fotoğraflarımız vardı. En çok dikkatimi çeken ise yatağının başındaki komodinin üzerine koyduğu resimdi. Karakol çıkışında babamların hatıra olarak saklamak için çektiği ve Kaan'ın Cevza'ya baktığı bir fotoğraf. Diğerlerini de incelemek için duvara doğru yaklaşmıştım ki banyonun kapısı bir anda açılarak korkuyla yerimde sıçramamı sağladı. Arkama döndüğümde şaşırmış bir ifadeyle bana bakan Kaan'ı gördüm. Ağzı sanki konuşacakmış gibi açılmıştı fakat tek kelime dahi etmiyordu.

"Ti-Tibet?"
"Efendim?"
"Ne yapıyorsun sen burada?"
"Fotoğraflara bakıyordum."
"Bunun için mi geldin?"
"Evet yani hayır. Yine benden izinsiz aldığın gömleğimi geri almaya geldim."

Söylediğim şeyle birlikte büyük bir rahatlama yaşadığını farkedip merak etmekten kendimi alamadım. Sakince yatağa doğru ilerleyip hızla komodinin üzerindeki resmi kapalı kalacak şekilde yatırdı. Gülümseyerek bana baktı.

"Birincisi onu ben almadım. Afife Sultan her seferinde benim sanıp dolabıma koyuyor. İkincisi kabul et bana senden daha çok yakışıyor. Kızlar resmen düşüyorlar bana onunla."
"Birincisi Afife Sultan dolabına koysa da senin olmadığını farkedip bana verebilirsin. İkincisi kızları etkilemek için bir gömlekten daha fazlasına ihtiyacın var. Şimdi gömleğimi ver bana geri."
"Aman be, yedik sanki. Dolaptan alırsın."

Dolaptan gömleğimi alıp kapıya yönelmiştim ki meraklı gözlerle geri dönüp ona doğru yürüdüm. Gözlerimi kısarak çerçeveyle onun arasında bakışlarım mekik dokurken yüzündeki gerginlik kilometrelerce uzaktan bile anlaşılabilecek dereceye gelmişti.

"Ne saklıyorsun sen?"
"Hiç. Hiçbir şey. Ne saklayacakmışım?"
"Çerçeveyi neden çevirdin?"
"Neden çevirecekmişim elim çarptı işte."
"Elin çarpsa böyle düşmez Kaan. İyice düşünüp cevabını ver."
"Ben senin abinim. Bunu ne zaman kabulleneceksin?"
"Sen ne zaman bana tamamen dürüst olursan."
"Ben sana hep dürüsttüm. Hep de öyle olacağım."
"O zaman ne var o çerçevede söyle."
"Hepimizin olduğu bir fotoğraf."
"O zaman neden saklıyorsun?"
"Saklamıyorum."
"Ver bakayım ben de."
"Al bak." Çerçeveyi uzatırken vücudundaki gerginlik bir trafoyu patlatacak kadar yüksek bir hale gelmişti. Kesin bir şeyler saklıyordu.
"Kaan?"
"Efendim?"
"Neden Cevza'ya öyle bakıyorsun?"
"Nasıl bakıyormuşum?"

Tam açıklayacağı sırada açılan kapıyla derin bir nefes aldı.

'Sev-gi-lim..." Arkama dönüp kapıya bakmamla Cevza'nın Kaan'ı görüp gözlerinin büyümesi bir oldu. Kaan da o sırada yanıma gelmişti.

"Oha. Iıı, şey, yani pardon. Odaları karıştırdım ben." Arkasını dönüp çıkmak için kapıyı açmaya çalıştı. "Bu lanet kapı neden açılmıyor." Gülmeye başladım.

"Sevgilim kapı iterek değil çekerek açılıyor. Ayrıca paniklemek için bir sebebin yok."
"Ama Kaan..."
"Ne olmuş alt tarafı üstü çıplak bir erkek."
"Evet. Aynı zamanda altı da çıplak bir erkek."
"Haklısın ama havlu var."
"Sen nasıl bir sevgilisin ya?"
"Ne varmış ki sevgililiğimde? Abimden kıskanacak değilim seni. Değil mi abiii?"

Ona dönüp imalı imalı bakarken gözlerini benden kaçırmıştı.

"Doğru da..." Konuşurken bize doğru dönmesiyle cümlesini yarıda kesmesi bir oldu. "Ne oldu sana? İyi misin?" Yanımıza gelip Kaan'ın önünde durarak elini alnına koydu. Yanaklarını da kontrol ederken Kaan onu durdurdu.

SENSİZ BEN... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin