ÖLÜM KALIM MESELELERİ

4 3 0
                                    

Merdivenlerden yukarı çıktığımızda sesin geldiği yöne doğru yavaşça hareket ettik. Merdivenin başında Berke bana bakıp fısıldadı.

"İyisin dimi? Sakinsin?"
"İyiyim, merak etme. Beni düşünme. İşini yap."
"Peki patron." Yavaşça odaların kapısını aralayıp içeri baktık fakat hiçbir odada bir şey yoktu. Karanlığın ortasında Yavuzların odasına yaklaşmıştık ki yukarı çıkan merdivenlerden gelen sesle hızla arkamızı döndük. Berke'ye başımla işaret ederek oraya yönlendirdim. Ben de odaları kontrol etmeye devam ettim. Yavuzların odasına girmemle yerde uzanan Yavuz'u farketmem bir oldu. Hızla yanına gidip sessiz bir şekilde onu incelemeye koyuldum.

"Yavuz? İyi misin canım?" Sesi çıkmıyordu.
"Yavuz! Kendine gel. Saklanmalısın."
"Aahh! Başım, başım çok acıyor."

Gözlerini açıp bana baktığı sırada elimdeki silahı gördü. Tam bağıracaktı ki ağzını kapatıp onu engelledim.

"Şşş, sessiz ol! Benim, Cevza. Şimdi söylediklerimi aynen yapmanı istiyorum. İtiraz etmeyeceksin. Bağırmayacaksın. Tamam mı?" Başını onaylarcasına salladığında ağzını yavaşça açtım.

"Odama gidip kapıyı kilitlemeni ve banyoya girip saklanmanı istiyorum. Ben seni gelip alana kadar sakın burnunu bile dışarı çıkartma. Anlaştık mı?"
"Tamam. Neler oluyor?"
"Bilmiyoruz, biz de onu öğrenmek için evi geziyoruz. Tehlike geçene kadar odama götürücem seni. Hadi gidelim." Yavaşça ayağa kalkıp hızla onu odama götürdüm. İçeri girip kapıyı kilitlediğini anladığım anda hızla yukarı Berke'yi bulmaya gittim. Odaları kontrol etmeye devam ediyordu. Yanına gittiğimde yüzüme baktı. Yürürken sessizce neler olduğunu anlatmaya başladım.

"Şerefsiz her kimse Yavuz'u savunmasız yakalayıp yere sermiş. Onu odama gönderip kapıyı kilitlettirdim."
"İyi yapmışsın. Hadi bulalım şunu."

Bir odaya daha giren Berke'den ayrılıp koridorda köşeyi döndüğüm anda karşımdaki kişiden yediğim tekmeyle geriye uçup yere çakıldım. Ciğerlerimdeki bütün havayı tek seferde dışarı boşalttım.

"Kızım sen yürek mi yedin? Tek başına karşıma çıkıyorsun." O sırada girdiği odadan çıkan Berke ile göz göze geldik.
"Kim sana yalnız olduğumu söyledi lan salak? Asıl sen yürek mi yedin? O kadar yanlış insanların evine girdin ki, anlatamam."
"Kiminmiş bu ev?"
"Arka sokaktaki güvenlik şirketi var ya."
"Ee?"
"Ben onun sahibiyim."
"Ay kıçımın kenarı. Şirket sahibiymiş. Büyüdün de şirketin mi var senin?"

Kahkaha atmaya başladığı sırada dikkat dağıtma işinin tamam olduğunu anladım. Yüzündeki alay eden ifadeyle bana bakan adamın üzerine atlayan Berke tek hamlede onu yere serip sırtına dizini bastırarak ters kelepçe taktı. Yerden kalkıp göğsümü tutarak yanına yaklaştım. Yere diz çöküp yüzünü görebilmek için saçından tutup kaldırdığım kafasını iyice geriye çektim.

"Bu arada yalnız olmadığımı söylemiştim. Şirketimdeki korumaların ekip şefiyle tanıştırayım istersen seni."

Kafasını hırsla yere çarpıp burnunun kanamasını sağladım. Ayağa kalkıp duvardaki tuşa basmamla bütün koridor aydınlandı. Hala nefes almakta zorluk çekiyordum. Silahımı kılıfına koyup merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Yanıma gelen Berke endişeyle bana bakıyordu.

"İyi misin patron?"
"Bu gerizekalı köşeyi dönmemle göğsüme tekme attı. Beklemediğim için yere yapıştım ve ciğerlerimdeki bütün hava boşaldı."
"Abi bırak Allah'ını seversen. Bir daha bulaşmam size."
"Salak, bize bulaşsan ne, bulaşmasan ne?"

Merdivenlere yaklaşmıştık ki Merve'nin bağırmasıyla yerimizde donakaldık.
"Tibet, dikkat et!" Berke ile birbirimize baktığımızda hızla aşağı yöneldim. Daha silahı elime alamadan merdivenin dibine ulaştığım anda soluğum kesildi. Tibet'in arkasındaki adam elindeki bıçağı boynuna yaklaştırıp diğerlerini tehdit ediyordu.

SENSİZ BEN... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin