Aradan 3 ay geçmişti ve Felix girdiği bunalımdan yavaş yavaş çıkıyordu. Minho ve Hyunjin onu hiçbir şeye zorlamamış ve acısını yaşamasına izin vermişlerdi.
Geceleri Felix korktuğundan genelde Hyunjin ile bazen de Minho ile birlikte uyuyorlardı. Çok alışmıştı Felix ikiliye ve ikisine de bu süreçte oldukça bağlanmıştı.
Son 2 haftadır Minho'yla birlikte dans stüdyosuna gidiyor ve Hyunjin de arada sergilere götürüyordu onu açılması için. Felix artık kendini daha iyi hissediyordu.
Felix'in abisinin ölümünden 1 hafta sonra Minho ve Hyunjin Felix ile konuşmuş ve ona onlarla yaşamasını teklif etmişlerdi. Eğer hayır deseydi de başka bir yol bulabilirlerdi ancak o an zaten Felix mantıklı düşünemiyordu ve ikilinin ona olan ilgisi içten içe hoşuna gittiği için de kabul etmişti.
Hyunjin o gün aşırı mutlu olmuş ve çığlık atmıştı evin içinde. Minik bebekleri artık her zaman onlarla olacaktı. O gün öyle mutluydu ki oturup saatlerce tabloları üzerinde çalışmıştı. Keyfini hiçbir şey bozamazdı.
~
Felix, sabah ışıkları yüzüne vurarak uyandığında gözlerini kırpıştırmıştı. Yerinde kıpırdandığında beline sarılı bir çift kolu fark etmişti. Anlaşılan gece yine Hyunjin'le uyumuştu. Ancak bu sefer kendi odasında değildi. Hyunjin ve Minho'nun odasındaydı. Gözlerini tamamen açıp sağına baktığında uyuyan Minho ile karşılaştı. İlk defa Minho'yla uyumuyordu ancak ilk defa ikisi arasında uyanıyordu. Bu durum nedense oldukça hoşuna gitmişti. Gece beraber film izlerken büyük ihtimal uyuyakalmıştı ve onlar da onu odalarına taşımış olmalılardı.
Arkasında dönerek Hyunjin ile yüz yüze gelmişti. Sarı saçları yüzüne gelmiş ve dudakları aralanmıştı hafif. Üzerindeki pijamasının bağrı açık olduğu için köprücük kemikleri görünüyordu. Felix neden olduğunu anlamadığı şekilde bi öpücük kondurmak istemişti oraya. Hyunjin'i uyandırmamak için yavaşça eğilmiş ve öpmüştü köprücük kemiklerini minik minik.
Hyunjin, Felix ilk hareketlendiğinde uyanmıştı ve tenine bıraktığı öpücükleri çok net hissetmişti. İçi kıpır kıpır olmuştu ancak belli etmemeye çalışıyordu. Felix'in bi sonraki hamlesini merak ettiği için usulca uyku numarasına devam ediyordu.
Felix, Hyunjin'in boynundan ayrılarak yüzüne yönelmişti. Dolgun aralık dudaklarına parmak uçlarını dokundurmuştu. Hyunjin çok yakışıklı görünüyordu. Dayanamamış ve dudak kenarına da ufacık bi öpücük kondurmuştu. Ardından yaptığından utanarak kafasını tekrar göğsüne gömmüştü.
Hyunjin bu sefer kendisini tutamamış ve gülümsemişti çok hafif. Bebeği de kendisini istiyordu. Çığlık atmak istemişti ancak kendisini tutmak zorundaydı. İç dudağını ısırmıştı hafifçe bu yüzden.
Felix utancı geçince kafasını kaldırmış ve Hyunjin'in yüzüne gelen saçlarını çekmişti usulca.
"Jinnie~ acıktım ben" diyerek seslenmişti.
Hyunjin, duyduğu takma isimle gülümsemiş ve hafifçe aralamıştı gözlerini.
Yeni uyandığı için çatallaşan sesiyle konuşmuştu.
"Hm? Benim bebeğim uyanmış mı? Erkencisiniz bugün beyefendi"
Felix'i sırt üstü yatırmış ve hafifçe gıdıklamıştı karnını.
"Bebeğim" hitabı Felix'in oldukça hoşuna gidiyordu. 2 tane dünya yakışıklısı ve oldukça yetenekli olan bu kişilerin bebeği olmayı seviyordu. Hiç olmadığı kadar sevildiğini ve önemsendiğini hissediyordu onlarla.
Felix'in kıkırtılarını umursamadan çillerinden öpmüştü onu.
İkilinin sesine ve hareketlerine Minho da uyanmış ve karşılaştığı manzaraya gülümsemişti. İki bebeği de oldukça mutluydu.
