Arabada çalan Twice şarkılarına eşlik ederken üniversitenin kampüsüne gelmişti bile Minho ve Felix.
"Her şeyini aldın yanına değil mi?"
"Aldım Minmin, merak etme"
"Bir şey olursa ara hemen, ilk gün diye sıkılırsan da stüdyoya gelebilir veya Hyunjin'in atölyesine gidebilirsin bebeğim. Bugün stüdyoda olacağım haberin olsun. Ayrıca bu kart senin"
Minho cüzdanından geçen gün Felix için çıkarttığı kredi kartını çıkartıp Felix'e uzatmıştı.
"Minmin.. gerek yoktu"
"Saçmalama nasıl gerek yoktu? Tabiik de gerek var bebeğim. Kullanmaktan çekinme sakın, istediğin gibi harcayabilirsin gerisini düşünme o kart artık senin"
Felix bununla dudağını bükmüş ve sarılmıştı Minho'nun boynuna.
"Çok teşekkür ederim. Çok çok."
Minho da boynuna sarılan çocukla kıkırdamış ve beline sarılmıştı. Ardından yüzünü avuçları arasına alıp büzülmüş dudaklarına bi öpücük kondurduktan sonra konuşmuştu.
"Dediğim gibi, bir şey olursa hemen arıyorsun tamam mı balım?"
"Tamam Minmin, endişelenme. İyi olacağım. Biraz heyecanlandım sadece. Uzun zaman sonra tek başıma insan içine çıkacağım"
Minho Felix'in saçlarından öpmüş ve göğsüne basmıştı kafasını.
"Gerilirsen veya kendini kötü hissedersen kaç gel"
Felix de başını kaldırmış ve öpmüştü dudaklarından ufakça.
"Artık gitmem gerekiyor. Dersim biter bitmez geleceğim"
"Tamam bebeğim. Dikkatli ol"
Felix de Minho'ya karşılık gülümsemiş ve son kez yanağından öperek inmişti arabadan. İçine derince bir nefes çekmiş ve etrafına doğru bakınmıştı. Buraya sadece bir kez bir ay önce Minho ile kayıt yaptırmak için gelmişlerdi ve işte şimdi burada bu okulun mimarlık bölümü öğrencisiydi.
O etrafı gözleriyle turlarken Minho da otoparktan çıkmış ve çıkarken bebeğine el sallamıştı. Kendini kötü hissetmesini istemiyordu.
Felix, Minho gittikten sonra yönünü fakültesine doğru çevirirken arabasını park edip inen sarışın çocukla göz göze gelmişti. Anında göz temasını bozarak fakültesine doğru ilerlemişti.
Bugün okulun ilk günü olduğundan hocaların ders işlememesini umuyordu. Ders programından dersinin hangi sınıfta olacağına bakarak sınıfını aramaya koyulmuştu. Bulduğunda içeri geçmiş ve çok da dolu olmayan orta büyüklükteki sınıfta ortalardan boş bir sıraya yerleşmişti.
Dersin başlamasına daha 10 dakika vardı ve kimseyi tanımadığı için telefonunu çıkartıp subway surf oynamaya başlamıştı. Zaman geçirmek için iyi bir yöntemdi.
"Dikkat et, eğil çarpacaksın- al işte öldün ya!"
Kafasını kaldırıp oyununa yorumda bulunan çocuğa bakmıştı. Otoparkta gördüğü sarışındı bu.
"Yana kaysana oturayım"
Felix, sınıfta hala bir sürü boş yer olmasına rağmen gelip yanına oturmak isteyen çocuğa bir şey dememiş ve sessizce yana kaymıştı. O sırada da dersin profesörü sınıfa girmişti.
Tam da Felix'in dilediği gibi hoca ders işlemiyordu ancak bu dönem derste neler yapacaklarından bahsediyordu. Yani sonuç olarak hoca onları serbest bırakana kadar Felix yine buradaydı.