Sabah erkenden gelmişti Jeongin okula. Otoparkta arabasında oturmuş Minho'nun Felix'i getirmesini bekliyordu.
Ancak beklediği gibi olmamış bugün Felix'i okula Hyunjin getirmişti. Jeongin yerinde dikleşerek ikilinin ne yapacağını izlemeye koyulmuştu. Arabanın içinde öpüşen ikiliyi gördüğü gibi yüzünü buruşturmuştu. Bu görüntü midesini bulandırmıştı.
Asıl beklemediği şey ise arabanın arka kısmında oturan Minho'ydu. İlk başta nasıl fark edemediğini düşünürken o sırada Minho başını öne uzatmış ve Felix'i öpmüştü kısaca.
Jeongin dünden sonra ikinci bir şok yaşamıştı. Bunların nasıl bir ilişkisi vardı böyle?!
~
Sabah bebeklerini ikisi beraber bırakmak istemişti okula Hyunjin ve Minho. İkisinin de bugün şirkette olması gerektiği için beraber gideceklerdi.
Minho, maillerini kontrol etmesi gerektiğini söyleyip ön koltuğu Felix'e bırakmıştı.
Kampüs otoparkına girdiklerinde Hyunjin arabayı park ederken koltuğun altına iPadinin kalemini düşürmüştü. Koltuğun altından almak için eğilirken onları izleyen bir çift gözden habersizdi üçü de.
Hyunjin arabayı park ettikten sonra bebeğine dönmüş ve öpmüştü dudaklarından. Felix anında karşılık verirken kollarını da boynuna dolamıştı.
"Seni özleyeceğim bebeğim"
"3 dersim var sadece bugün"
O sırada Minho kalemini bulmuş ve kaldırmıştı kafasını. Kafasını öne uzatmış ve bu sefer de o öpmüştü Felix'i.
"Yorgun olmazsan dersin bitince şirkete gelebilirsin. Ya da istersen eve de geçebilirsin"
"Yanınıza geleceğim"
"Peki bebeğim, hadi git şimdi geç kalma dersine"
Felix başını sallamış ve ikisinin de yanaklarına birer tane öpücük bırakarak inmişti arabadan. Felix indikten sonra Minho da arka koltuktan inmiş ve ön koltuğa Hyunjin'in yanına geçmişti.
Jeongin, Minho'yu bu kadar yakından görebildiği için kalbi patlayacakmış gibi hissetmişti. Bu adamı ne zaman bu kadar takıntı haline getirdi bilmiyordu.
Felix ikilinin otoparktan ayrılmasını izledikten sonra fakültesine doğru yürümüştü. Jeongin Hyunjin ve Minho gittikten hemen sonra arabasından inmiş ve fakülteye yürüyen Felix'i yakalamak için hızlanmıştı.
"Günaydın"
Jeongin, tek kolunu Felix'in omzuna atıp onu kendisine çekmeye çalışmıştı. Felix gözlerini devirmiş ve Jeongin'in tutuşundan kurtulmuştu.
"Sana da günaydın Jeongin"
"Dün için özür dilerim, kendimi tutamayıp arkadaş olmak istediğim insanları üzüyorum böyle"
Jeongin sahte kedi bakışlarıyla bakmıştı Felix'e. Aralarında ne döndüğünü anlamalıydı. Bu yüzden de Felix'le sahte de olsa bir arkadaşlık kurmalıydı.
"Neyse, sorun değil. Derse geç kalacağız gidelim"
Felix'in önden yürümesiyle dudağının içini ısırmış ve gözlerini devirmişti. Sırf Minho'ya yakınlaşabilmek için bu şımarığa katlanmak zorundaydı.
Onlar sınıfa girdikten hemen sonra dersin hocası da gelmişti ve Felix derse onunla konuşmak istemediğini belirterek ayrı bir sıraya oturmuş ve tüm ilgisini dersine vermişti. Gerçekten de çok az kalmıştı Jeonginin şuracıkta Felix'in boğazını sıkmasına!