Üçü de hala çıplakken, Hyunjin Felix'i kucağına almış ve önde giden Minho'yu takip etmişti. Minho'nun adımları çatıkatı merdivenlerine geldiğinde az çok ne olduğunu anlayarak sırıtmıştı.
Çatıkatındaki odaya geldiklerinde Felix, loş ışıklarla aydınlatılmış odayı incelerken gözleri büyümüştü. Odanın ortasında kocaman bir yatak ve etrafta sex oyuncaklarının bulunduğu camdan yapılmış dolaplar vardı. Yatağın üzerine asılmış deri kemerler, kelepçeler, zincirler ve daha nicesi.
"Sürpriz bu muydu?"
Felix, hala açık olan ağzıyla konuşmuş ve biraz daha tutunmuştu Hyunjin'in omuzlarına. Hyunjin, kucağında bulunan çocuğun gerildiğini hissetmesiyle saçlarına öpücükler kondurmuştu rahatlatmak amaçlı.
"Aslında bu değil, burayı da görmeni istedim ancak bu değil"
Minho konuşarak odanın ilerisinde bulunan kapıya doğru adımlamıştı. Kapıdan içeri girdiklerinde kendilerini bi duvarı boydan boya cam olan, içerisi mumlarla aydınlatılmış diğerinden biraz daha küçük bir odada bulmuşlardı.
"İşte sürprizim"
Minho, Felix'e doğru bakmış ve eliyle kocaman ve içi köpüklerle dolu olan ve güzel kokular yayan jakuziyi göstermişti.
"Biraz rahatlamanı istedim. Dediğimiz gibi, seni ilk seferinden zorlamayız ve istemediğin bir şey yapmayız bebeğim"
Yanlarına adımlamış ve önce Felix'in sonra Hyunjin'in şakaklarından öpmüştü.
"Hadi, gelin"
Kendisi jakuzinin içine adımlamış ve kucağında Felix bulunan Hyunjin'e de yardımcı olmuştu girmesinde. Yavaşça oturmuşlardı sıcak suyun içine. Felix, gevşediğini hissetmişti.
"Şampanya patlatalım"
Minho, arkasında bulunan şampanyayı almış ve önce çalkalayarak tıpasını fırlatmıştı. Köpükleri havaya sıçrarken alkış tutmuştu Felix ve Hyunjin.
Minho şampanyayı bardaklara doldurmuş ve bebeklerine vermişti.
"Bebeğimizin ilkine"
"Bebeğimizin ilkine"
Minho ve Hyunjin aynı anda konuşarak kadehlerini tokuşturmuşlardı. Felix de onların bu halina kıkırdamış ve kadehini onlarla tokuşturmuş ardından yudumlamıştı.
"Mmh bunun tadı güzelmiş"
Felix'in beğeni dolu mırıltılarıyla yanağından bi makas almıştı Minho.
"Hepsi senin için özel bebeğim"
Felix bununla başını Hyunjin'in göğsüne koymuş ve sürtmüştü kedi gibi. Hyunjin de elindeki kadehi arkasına bırakıp çenesinin altını okşamıştı minik kedisinin. Felix gözlerini kapatmıştı bu hareketle. Çok huzurluydu.
"Çok mu yoruldun, hm? Uyumak ister misin?
Hyunjin'in sorusuyla başını sallamıştı Felix sağa sola.
"Hayır, henüz değil"
Başını kaldırmış ve kollarını boynuna dolamıştı Hyunjin'in. Bacaklarını iki yanından geçirmiş ve kurulmuştu kucağına. Ardından dudaklarını birleştirmişti tekrardan.
Minho, onların ıslak öpüşlerine gülümseyip boşalan kadehini doldurarak izlemeye devam etmişti ikiliyi.
Hyunjin, suyun altından Felix'in kalçasını okşarken şaplağını bırakmıştı. Felix inleyerek ayrılmış ve kafasını çevirerek onları izleyen Minho ile dudaklarını birleştirmişti bu sefer. Kendini rüyada gibi hissediyordu. Uyanmaktan oldukça korktuğu bi rüya.
