Üçü birlikte kahvaltıdan sonra evden çıkmış ve Minho kendi arabasıyla şirkete, Hyunjin ve Felix de Hyunjin'in arabasıyla atölyeye doğru yola koyulmuşlardı.
Atölyeye geldiklerinde Felix buraya daha önce gelmesine rağmen etrafı pek gezemediği için biraz dolaşmak istemişti. Hyunjin de ona istediğini yapabileceğini söyledikten sonra tablolarının başına kurulmuştu. Keyfi oldukça yerindeydi ve bugün yeni şeyler denemek istiyordu.
Felix, Hyunjin'in bitirdiği tablolarını koyduğu odaya girmişti önce. Tek tek tabloları incelemiş ve ağzından beğeni dolu mırıltılar çıkarmıştı. Birsürü manzara, çiçek ve çeşitli duyguların yansıtıldığı tablolar vardı. Özellikle kasvetli duygular içeren tablolar. Koyu renkler tuval üzerine öyle bir işlenmişti ki bakan kişiyi yoğun duygular ve düşünceler içerisine sokuyordu.
En sonunda üzerinde örtülerin bulunduğu köşedeki tabloların yanına gelmişti. Örtüyü kaldırdığında ise sadece gülümsemişti. Hyunjin'i kendisini çizmişti. Onu sarı saçlarıyla yemyeşil çimenler ve beyaz çiçekler arasında gözleri kapalı bi elini yanağına yaslamış şekilde kocaman gülümserken resmetmişti. Tablo o kadar güzeldi ki ağlamak istemişti. Uzun bi süre tabloları incelemişti.
Hyunjin, Felix'in hala gelmemesiyle endişelenmiş ve yerinden kalkmıştı.
"Felix, bebeğim nerdesin?"
Felix Hyunjin'in sesini duymasıyla kendisine gelmiş ve gözyaşlarını silmişti hemen.
"Buradayım"
Hyunjin Felix'in bulunduğu odadaya girerek kendisini çizdiği tablonun önünde otururken bulmuştu bebeğini. Gözleri kızarmış oldukça şirin görünüyordu hafif karışmış saçlarıyla.
"Bulmuşsun"
"Çok güzel, neden daha önce göstermedin?"
"Aslında hediye etmek istiyordum ama buraya koyduğum aklımdan çıkmış. Ben vermeden sen bulmuşsun" Konuşurken Felix'in yanına doğru adımlamış, eğilmiş ve saçlarından öpmüştü.
"Çok beğendim, çok teşekkür ederim."
Felix, yönünü Hyunjin'e doğru dönerek dudaklarını birleştirmişti. Kollarını sanki hiç ayrılmamak ister gibi Jinnie'sinin boynuna dolamıştı sıkıca.
Hyunjin ellerini Felix'in bacaklarından geçirerek kucağına almıştı yavaşça. Öpüşmelerine devam ederken kendi odasına doğru ilerlemişti. Sandalyeye oturduktan sonra Felix de bacaklarını iki yandan sarkıtarak Hyunjin'in kucağına iyice yerleşmişti. Hyunjin, Felix'in kucağında kıpırdanmasıyla ufak bi inleme kaçırmıştı öpüşmeleri arasından. Bebeği, tam aletinin üzerinde kendisine yer edinmişti ve kalçalarını oynatmaya devam ediyordu.
Nefessiz kaldıklarında Felix dudaklarını ayırmıştı ve bununla Hyunjin bebeğinin boynuna doğru yönelmişti. Hyunjin'e yer açabilmek için atabildiğince geriye atmıştı Felix başını. Hyunjin bi yandan büyük elleriyle kalçalarını okşuyor bi yandan da boynunu emiyordu Felix'in.
"Mmhh Hyunjinnie~"
Felix dayanamayarak kendisini sürtmeye başlamıştı Hyunjin'e. Hyunjin ufakça inleyip Felix'in boynundan çekilmiş ve gözlerinin içine bakmıştı.
"Daha önce biriyle birlikte oldun mu hiç?"
Felix hafifçe başını sallamıştı sağa sola.
"Hayır olmadım."
Hyunjin hafifçe sırıtmış ve "O zaman bebeğimin ilki çok özel olmalı" diye konuşmuştu.
"Ama ilkini sadece kendim almak istemiyorum. Minho da olmalı. O yüzden şu anlık sadece rahatlayacağız bebeğim"