Hayat beklemek için çok kısa, bunu düşünmeliyiz.
Taehyun'un hayatı da bu kısalığın kurbanıydı. Şimdi ise düzeltemeyecek kadar kısaydı hayatı. Bir mucize olmadığı sürece...
Annesine her sorunlarından bahsettiğinde 'zamanla geçer.'ler veya 'ergenlik kuruntuların' tarzı sözleri kısaltmıştı Taehyun'un hayatını. Annesinin elbetteki bu konuda ihmali vardı, Taehyun'un sorunlarının ergenlik zamanında başlamasını ergenlik kuruntuları olarak adlandırmıştı. Oysaki sadece zamanlama sorunsalıydı.
Taehyun hiç ergen olmamıştı ki, hep çocuk kalmıştı o.
Taehyun bir zaman sonra annesine anlatmayı kesip babasına anlatmaya başlamıştı. Annesinin aksine babası 'ergenlik' adı altında laflar etmiyor, daha daha doğrusu hiç dinlemeden sadece onaylayan mırıltılar çıkarıyordu.
Taehyun işte o zaman yalnız olduğunu kabullenmişti.
Şimdi ise o yalnızlık kabullenmesini, fark etmeden yok eden birisi ile birlikte müzik atölyesindeydi.
Beomgyu ile.
İkinci kelebek ile
"Bana bir his ver." Beomgyu'nun ağzından dökülen şarkı sözlerine aynı zamanda çaldığı gitar da eşlik ediyordu. "Önceden yaşamış gibi hisset yavaşça."
"Bana bir his ver."
"Sen de hissetmek ister misin?" *
Yavaşça gitar tellerinden çekmişti parmaklarını Beomgyu. Taehyun piyanonun önünde olan tabureye oturmuş kendisine kocaman parlak gözleriyle bakıyordu. Taehyun, Beomgyu'nun özellikle bu şarkıyı seçtiniğini biliyordu. Beomgyu, Taehyun'un konuşması için ayrı bir çaba içerisindeydi.
Beomgyu gözlerini gitardan çekmiş ve Taehyun'a çevirmişti. Küçük olanın kendisine olan hayran dolu bakışları yüzünden utanmış ve gitarı kucağından indirirken gözlerinin odağını bozmuştu.
Taehyun, Beomgyu'nun sesinin tanrının bir lütfu olduğunu düşünüyordu.
Sessizlik ikisini birlikte yutmadan önce Beomgyu ayağa kalktı. Taehyun gözlerini uzun saçlıdan ayırmadan ne yaptığını izliyordu. Beomgyu kendisinin tam önünde durmuş ve yere oturmuştu.
Taehyun şimdi karşısındakinin aksine kendisine üstten bakıyordu. Atölyede kimse yoktu ikisinden başka. Beomgyu'da bundan cesaret alarak başını yavaşça Taehyun'un dizlerine yatırmıştı. Taehyun kaşlarını kaldırmış, Beomgyu'nun neden durduk yere böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyordu.
"Küçükken bir gitarım vardı." Diye söze başladı Beomgyu. Taehyun konunun nereye gideceğini bildiği için gerilmişti.
"Babam benim için almıştı." Diye de ekledi uzun saçlı. Derin iç çekişi atölyede yankılanmıştı. "Müzik öğretmenim bana çalmayı öğretebileceğini söylemişti. O gün okula götürdüm."
"Sadece kantine gidip gelmiştim, geldiğimde gitarım kırılmıştı." Taehyun, Beomgyu'nun çatlayan sesini duyduğunda içinde bir şeylerin kıpırdandığına yemin edebilirdi. "Bir mücevherden bile daha değerliydi benim için o gitar. Babam almıştı onu bana."
"Meğersem sınıftaki çocuklar kırmış gitarımı, tepkimi gördüklerinde gülmeye ve benimle dalga geçmeye başladılar. Oysaki tek yaptığım ağlamaktı."
Taehyun pantolununda ıslaklık hissetmesiyle gözlerini Beomgyu'nun saçlarından çekip yüzüne çevirdi. Beomgyu gülümseyerek ileriye bakıyor ve güzel gözlerinden tek tek salıyordu incilerini.
Beomgyu "Gitarım benim tek arkadaşımdı. O gün ilk krizimi geçirdim." Dedi elini kaldırıp göz yaşlarını silerken. "İnan bana yalnız kalmak hiç umurumda değildi o zamanlar. Ama bana zorbalık yapmaya başladıklarında kendime yalnızlığı da dert edinmeye başladım."
"Babam o gitarı zar zor topladığı para ile almıştı. Alırken borç da edinmiş, anneme söylerken duydum. Geri yaptırmaya da gücü yetmedi. Her gece, yatağımın baş ucunda duran kırık gitarıma bakarak yalnızlığım hakkında Tanrıya yalvardım. Ama beni duymadı."
Duymaz, mazlum çocuklarını duymaz.
Taehyun, Beomgyu'nun usul usul ağlamasına dayanamadı. Onun da gözleri doldu. Bağırsın, çağırsın, her yeri inleterek ağlasın istedi. Ama usul usul, iç çekerek ağlamasını hiç istemedi.
Taehyun ellerini Beomgyu'nun yanaklarına koydu ve kafasını kaldırdı. Ellerini yerinden ayırmadan oturduğu tabureden aşağı süzüldü ve Beomgyu gibi karşısına oturdu.
Beomgyu dolu dolu gözleriyle kendisine bakıyordu. Taehyun, Beomgyu'nun başını omuzuna yasladı ve bir elini uzun saçlının beline atarken diğer elini de saçlarına yerleştirdi. Usul usul okşadı saçlarını. Beomgyu'nun buna ihtiyacı olduğunu biliyordu.
"Ağlamak zayıflık değildir kelebek." Boş atölyede Beomgyu'nun sesinden başka bir ses daha yankılandı.
Beomgyu ilk başta ne olduğunu kavrayamamış, ağlamayı kesmişti. Sakinlemesi ilk defa bu kadar kısa sürüyordu. Taehyun'un ses tonu onu bu kadar kolay sakinleştirmişti.
Taehyun bu sefer kendisini tutamamaktan değil, istediği için konuşmuştu. Beomgyu için konuşmuştu. Bu güne kadar kendisini sınırlamış, her konuşmak istediğinde kimseyi buna layık görmemişti. Herkes susmasını söylerdi önceden, şimdi konuşmasını isteyenleri bencil bulmuş ve asla istediklerini vermemişti. Ama şimdi sırf Beomgyu sakinleşsin diye konuşmuştu.
Beomgyu, Taehyun'un kendine sesleniş tarzına yanaklarındaki ıslaklığı umursamadan gülümsedi.
Kelebek.
Beomgyu'nun yeşil gözlerinden bir parıltı geçti.
Doktor gibi fazla tepki vermemişti Beomgyu. Kafasını yasladığı omuzdan kaldırmamış hatta daha çok sokulmuştu benimsediği yere. Taehyun'un ses tonunun eşsiz olduğunu düşünüyordu, daha önce asla böyle bir ton duymamıştı. Sadece 4 kelime konuşmuş olsa da bu Beomgyu'da fazla büyük bir etki yaratmıştı.
Özellikle de kendisine kelebek diye seslenmesi.
*Beomgyu - wonder (cover)
Eva-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Victims Of Loneliness / Taegyu
Fanfic"Sende mi deli olduğumu düşünüyorsun?" -minific-