Oyun

136 18 0
                                    

Elindeki kahve bardağını masaya bıraktığında yorgun gözlerle şehrin görkemli manzarasını bulunduğu binanın camından izliyordu. Titreyen telefon sakinliğini bozmamış yavaş hareketlerle eteğinin cebinden çıkarmıştı. Ekranda gördüğü isimle yüzünde sıcak bir gülümseme belirdi.

- Efendim Hyunnie

- İlk iş günün nasıl gidiyor bakalım Lix.

- Yüzünü kara çıkarmayacağım biliyorsun..

Bakışları boynundaki kolyesinin ince toz pembe boncukları arasına iliştirilmiş altın kalbe kaydı. Parmaklarını nazikçe kavradığı kalpte gezdirdi

- Yeni bir plan çıkarttım bile başladığım andan beri çalışıyorum eğer izin verirsen 13. Bölgeye ekip göndermek istiyorum.

- Sana güvenmekle harika bir iş başarmışım Lix. Gönderebilirsin tabiiki.

- Teşekkür ederim Hyunnie.

- Ne zaman döneceksin saat geç oldu seni alayım.

- Aslında şimdi çıkmayı düşünüyordum ama boşver ben yürüyerek gelirim.

- Bebeğim çıldırmış olmalısın o kadar yolu nasıl yürüyeceksin?

- Sorun değil.

- Hayır geliyorum konu kapandı anlaşıldımı?

- Ah pekii bekliyorumm.

- Güzel.

Telefonu kapadığında yüzünde hala ufak bir tebessüm vardı. Nasıl olurda bi insan hem bu kadar şirin ve aynı zamanda çekici olabilirdiki asla anlayamıyordu. Masadaki kavesinden bir yudum alıp odadan çıktı. Asansörün gelmesini beklerken gözüne çarpan tablo onu büyülemişti. Bir çok eseri birleştirmek kimin aklına gelirki? Gerçekten hoş görünüyordu. Açılan asansör kapısı dikkatini dağıtmıştı ama içinde Hyunjin'i görmeyi beklemiyordu.

- Sen buradamıydın?!

Kolundan tutup asansöre çekti. Yüzünde her zamanki gibi muzip gülüşüyle cevapladı.

- Tabiiki burdaydım. Biri sana sarkıyormu yoksa darlıyormu bilmem gerekirdi.

Felix hafifçe gözlerini devirdi.

- Şaka yapıyorum bebeğim tabiki sadece bunun için burada değildim. İşlerim vardı.

- Ha yani bunun içinde buradaydın?

Hyunjin kendini tutamayıp gülümsedi.

- Sabahtan beri zor dayandım Lix kaşınma istersen fazla şirin oluyorsun.

- Neye zor dayandın?

- Gelip seni öpmemek için zor tuttum kendimi.

Bu sefer muzipçe gülümseme sırası Felixteydi.

- Kime diyorum acaba ben yaa.

Hyunjin'in stop düğmesine  basmasıyla sarsılıp demir korkuluğu sıkıca kavradı. Zaten karşısındaki beyefendi kalp atışlarını hızlandırmaya yeterken şimdi birde adrenalinle yıkanıyordu kalbi adeta. Yanaklarından nazikçe kavrayan eller yakınlaşmak için oldukça davetkardı. Kızaran yanaklarını saklayabilmeyi o an çok istedi ama buna imkan yoktu. Bakışları dudaklarından yanaklarına kaymış ve öpmeye doyamadığı dudaklar yanaklarıyla buluşmuştu. Kollarını Hyunjin'in boynuna dolayıp yanağındaki dudakları çekti. Hyunjin Felix'in istediği şeyi anlamış dudaklarını nefessiz kalıncaya dek arzuyla öpmüştü.

- Hyu Hyunniemm

- Söyle bebeğimmm

- Sadece 1 günde bu kadar özlüyorsan uzak mesafeye gittiğimde ne yapacaksın.

Burnuna minik bir öpücük bırakıp sorusunu cevapladı. Seni bırakmayacağım tabiiki.

Düğmeye tekrar basıp asansörün inmesini beklediler. Zemin kata indiklerinde kendilerinden başka kimse yoktu. Girişteki görevliye selam verip çıktılar.
Eve döndüklerinde Felix günün yorgunluğunun verdiği etkiyle kendini uykunun kollarına bıraktı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Sabah güç bela uyanmasına rağmen heycanla hazırlanıp kapıda kendisini bekleyen ekibin aracına binmişti. Yol boyu süren istikrarlı sessizliği sonunda biri bozmuştu.

- Efendim kazı bölgeleri tehlikeli olur gelmemeniz sizin için daha güvenli olurdu.

Felix hafifçe gülümsedi.

- Biliyorum ve bu riski göze alıyorum.

- İşinize karışmak istemem ama Bay Hwang bunu duyarsa pek hoşlanmaz.

- Endişelenmeyin durumu ben izah ederim.

Aracın durmasıyla konuşmayı kesip bagajdaki ekipmanları indirmeye başladılar. Sabah dört ve dağın başında 7 kişilik bir ekip evet güvenilir bir yanı yoktu. Önceki düzenlenen çalışmalara gôz atarken kanını donduran raporlara denk gelmesine rağmen yinede buradaydı. Onlara yardım edemesede hazırladığı yiyecek ve içeceklerden dağıtıyordu. Saat altı buçuğa geliyordu ve şuana kadar hiç birşey çıkmamıştı sıkıntıyla oturduğu sırada heycanla bağıran işçinin sesiyle irkildi.

-EFENDİM BUNU GÖRMELİSİNİZ!

İri ellerinde toz toprak içinde işlemeli büyük sayılabilecek yakut belkide bir zamanlar kolyeye aitti. Ne olduğunu anlayamasada eğer gerçekten yakutsa yinede güzel bir paraya satabilirdi.

- Tamam bugünlük bu kadar toparlanıyoruz.

Felixte ekibe yardım etmiş çabucak yola koyulmuşlardı.
Araba yol alırken aklından Hyunjine vereceği bu güzel haberi nasıl anlatacağını planlıyordu. Arabanın beklenmedik şekilde yavaşlamasıyla irkildi.

- Neler oluyor?

Camda beliren siyah takımlı silahlı adamlar herşeyi anlamasına yetmişti.

- Lanet olsun.

Hyunjinden

Dosyaları düzenlemekten artık başı ağrımış bıkkınlıkla burun kemerini sıkıyordu. Tıklanan kapıyla dikkati dağılmış birazda olsa rahatlamıştı.

- Gel.

- Efendim 13. Bölgeye gönderilen ekip Hwdx tarafından kaçırılmış.

- Sikeyim şu herif her halta burnunu sokmasa olmuyor. Bizden ses çıkmazsa bırakacaktır onları.

- Ş şey efendim Lee Felixte ekipteymiş.

- Ne dedin ne dedin!

- Lee Felixte-

- LANET OLSUN!

Hızla binadan çıkıp telefonu tuşladı.

- Jj gruba haber ver Hwdx'e gidiyoruz. Elinizde ne kadar mühimmat varsa alın gelin o holdingi başlarına yıkacağım.

FATAL LOVE ~ HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin