Küçük Bir Adım

313 29 18
                                    

Tedirgince aynadaki yansımasına son kez baktı. Aslında hoş görünüyordu ama insan olacak lanet varlıklar onu hep bu tarzından dolayı yargılamışlardı.

Hyunnie seni böyle kabullenebilirimi Lixiee

Umutsuzca dudağını büzdü. Belki dudağındaki ruju tamamen silmeliydi. Bakışları makyaj temizleme suyunu döktüğü  pamukla dudakları arasında mekik dokuyordu.

Sen neysen o olmalısın Lixie

Zarifçe belini kavrayan beyaz shortunu düzeltip lila rengi tshirtünü içine verdi. Çantasınıda alıp evden çıktığında Hyunjin onu kapıda bekliyordu.

- Özür dilerim çok beklettim.

- Hayır sorun yok hadi gidelim.

Hyunjin onu şehrin hiç bilmediği sokaklarına çekerken ister istemez korku vücuduna dalga dalga yayılmıştı. Kalbi ve mantığı arasında çıkan iç savaş dahada tedirgin olmasına sebep olmuştu. Aniden durdu.

- Sorun ne Felix?

Başını yere eğip gözlerinin mor saçlarıyla kapanmasını sağladı. Gözlerindeki korkuyu onun görmesini istemedi.

- Daha ne kadar yürüyeceğiz?

- Şimdiden yoruldunmu?

- Hayır sadece.. merak ettim.

Hyunjin gülümseyerek gerisinde kalmış olan Felixle arasındaki mesafeyi kapadı. Gözlerine serdiği mor saçlarıyla kendini saklayan  utangaç çocuğu çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı.

- Dün bu kadar utangaç değildin?

Felix sessizliği bozmayıp bir adım geri çekildi.
Hyunjin eliyle sokağın sonundaki tel kapıyı işaret etti.

- İşte orası. Günümün büyük bir çoğunluğunu orada geçiriyorum. Hadi gidelim.

Felix ikiletmeden peşinden yürüdü. Hyunjin cebinden çıkardığı anahtarla tel kapıyı kilitleyen asma kilidi açtı. İçerisi minik bir tamirhaneye benziyordu solda duran küçük yapının içinde büyük bir kaza geçirdiği belli olan bir araba ve alet edevat vardı. Girişin hemen sağında ise camları farları ve tekerlekleri sökülüp üstüne graffiti yapılmış bir araba duruyordu. Canlı renkleri ve deseniyle oldukça sıradışı görünüyordu. İlerde kendine araba aldığında böyle birşey yapabilirdi belki. Bunu aklının bir köşesine not etti. Hyunjin ilerlemesini işaret ettiğinde meraklı gözlerle etrafı inceliyordu. Karşısındaki dev duvara çizilmiş resimden gözlerini alamıyordu. Dağınık, renkli yelelere sahip kükreyen devasa bir aslanın ağzında bir evren resmedilmişti. Aslanın ağzında yer alan laciver mor ve pembe tonlardan elde edilen galaksi ve içerisindeki parlak yıldızlar onu adeta büyülemişti. Duvara ilerleyip elini aslanın ağzında gezdirdi. Püskürtülmüş boyaların birbirine geçişi ve tonlamanın yumuşak oluşu resmi kusursuz kılıyordu. Hyunjin gülerek yanına geldi

- Bu daha hiç birşey. Hadi yukarı çıkalım.

- Yukarımı?

- Evet bak şuradan çıkacağız.

Büyük aslan çiziminin yanındaki duvarda saks mavisi demir merdivenden yukarı çıktılar. Felix gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Heycanla eliyle ağzını kapadı.

- Aman tanrım. Hyunjin burası gerçekten çok..  çok güzel. Şehirde hiç böyle bir yer olabileceğini düşünmemiştim.

Hyunjin Felix'in çocuk gibi sevinişini gülerek izliyordu.

- Ee çizmeyecekmisin?

- Tabiiki çizeceğim.

Denizin üzerinde yarım daire biçiminde konumlanmış güneş yavaş yavaş parlaklığını kaybetmiş gecenin renkleriyse aynı hızla gökyüzünü boyamaya başlamış. Ufukta yayılıp birbirine karışan renklerle beraber muazzam bir görsel şölene tanıklık ediyordu. Usulca tabureye oturup malzemelerini çıkardı. Palete boyalarını döküp manzarayı dikkatle inceledi.

- Birşey eksik

- Eksik?

- hı hm

- Rica etsem şöyle geçermisin?

- Benimi çizeceksin?

Felix olumlu anlamda başını salladı.

- Saçların manzarayla harika bir uyum sağlıyor.

Hyunjin taburesini Felix'in karşısına çekip oturdu.

Resme genel hatlarla başlayan Felix şimdiyse canlılık getirecekti gri gözlerini çizerken hızlanan kalp atışları karşısında gülümsemeden edemedi. Alev kızılı saçları tatlı tatlı esen meltemde nasılda güzel bir ahenkle dans ediyordu. Bir insan gerçekten nasıl bu kadar kusursuz olabilirdiki? Porselen cildi dolgun dudakları bakışlarındaki asalet başlı başına ilham kaynağıydı. Saçlarını ve yüzünü bitirdiğinde boynuna geçti. Aklına gelen düşünceleri kovmak için büyük çaba sarf ediyordu ama başarısızdı.Acaba teni ne kadar sıcaktı. Pürüzsüz cildini parmaklarında hissetmeyi arzuluyor bir yandanda böyle şeyler düşündüğü için utanıp kendine kızıyordu. Boynu ve vücudunu çizmeyide bitirdiğinde. Çenesinin altında zarifçe konumlanmış elinide koluyla birleştirip Hyunjin'i tamamladı. Şimdi sıra manzaradaydı. Çizdiği Hyunjin kuruduğunda çantasından çıkardığı kağıdı çizdiği yeri yapatacak kadar kesti ve üzerine hafifçe yapıştırdı. Kalın fırçasıyla tuvale bıraktığı ufak darbelerle denizin dalgalı görüntüsünü yapmış ince fırçaysıylaysa minik gölgelendirme ve yansımaları çizmişti. Yeni fırçasının ambalajını dişlerinden yardım alarak açtığında bir miktar ruj ambalajda hafif bir iz bırakmıştı. Cömertçe fırçayı boyaya daldırıp hızla tuvalin üzerinde lacivert bir şerit oluşturdu aynı şeyi diğer boyalarlada yaptıktan sonra süngerle geçişleri yumuşatıp ince fırçasıyla gökyüzündeki ufak rötüşları yaptı eseriyle gurur duyarak Hyunjin'in üzerine yapıştırdığı kağıdıda kaldırıp. Resmini Hyunjine çevirdi.

- Bitti.

Hyunjin etkilendiğini belli eder bakışlarla resmi inceledi.

- Gerçekten bu iş için doğmuşsun Felix.

Felix şirince kıkırdadı. Hyunjin'in duyamayacağı bir şekilde fısıldadı.

- Hayır ben senin için doğmuşum Jinniemm




FATAL LOVE ~ HYUNLİXHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin