Geçirdiğim sinir krizinden sonra havluma sarınıp yatağa yöneldim. Yaşadıklarım, tekdüze güvenli hayatıma bakacak olursak benim için gerçekten ağır geliyordu. Ailemin iyi olduğuna inanmak istiyordum. Yakında onlarla bir şekilde konuşacaktım.
Saten örtünün içine sığınırken ağlamaktan davul gibi olmuş gözlerimi açmakta zorlanıyordum. Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun uyuşturucu kollarına teslim ederek rüyasız bir karanlığın derinliklerine daldım. Dinlenmeye ihtiyacım vardı.
Kapımın tıklatılması ile gözlerimi zar zor aralayıp doğrulduğumda güneşin çoktan batmış olduğunu fark ettim, "Girin!"
Kapı yavaşça aralandı ve içeri Frella girdi, "Yemek vakti geldi Bayan Edna," dedi çekingen bir şekilde. Gözlerim elindeki renk renk, ütülü kıyafetlere takıldı.
"Lütfen içeri gel Frella," diyerek kızı içeri davet ettiğim sırada kaslarımı zorlayarak yataktan çıktım. Dağınık saçlarımı ellerimle düzelttim, bornozum hala üstümdeydi. "Ve lütfen bana sadece Edna de." Ona acemice göz kırptığımda hizmetçi kız sadece başını eğmekle yetindi.
Giyinme dolabının kapaklarından birini açıp elindekileri asarken genç kıza yaklaşıp astıklarına baktım. Kaliteli kumaşlardan birkaç elbise ve tuniği görünce bu kadar kısa sürede dikilmiş olmalarına şaşırdım ancak bulunduğum dünyayı düşünecek olursak bunu normal karşılamam gerekirdi. Böyle bir kolaylık evde de olsa annem inanılmaz memnun olurdu herhalde.
Ben asılı kıyafetlere bakarken Frella da beni izliyordu. Üzerimde merakla gezinen bakışlarını sezmiş olsam da onu gücendirmemek için fark etmemiş gibi davrandım. Şimdi ne yapmalıydım? Benim için dikilmiş olsalar bile birini bile elime almaktan çekiniyordum. Frella çekincemi anlayarak, "Bunlar sizindir bayan Edna. Sadece birini seçin," dedi anlayışlı bir sesle.
Aslına bakarsak hiçbiri gerçekte benim değildi, bu dünya ve içine dahil olan diğer her şey gibi. İçlerinden herhangi birine uzandım, "Sen de peri misin?"
Hizmetçi kızın yüzü kızardı, "Sayılmaz. Aslına bakarsanız biz asırlardır değişime uğramış ve efendilerimize hizmet etmek için yaratılmış alt tabakayız. Efendilerimizin genel ihtiyaçlarını karşılamak için yaşarız. Kimilerimizin küçük yetenekleri var evet ama bunlar yapabildiğimiz işlerle sınırlı."
Büyünün hüküm sürebildiği topraklarda bir peri, hizmetçiye neden ihtiyaç duyardı ki? "Ama dünyanızda büyü var, siz neden çalıştırılıyorsunuz?" dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek.O sırada elimdeki koyu yeşil bir elbiseyi Frella nazik bir telaşla benden aldı, "Büyü her peride bulunmaz, ayrıca büyünün özü ilahi olana ve dünyamıza dayanır. Onu gerçekleştirmek için elementlerin enerjisi kullanılır. Her işimizi büyüyle yapsaydık dünyamız tükenir ve yaşanmaz bir hale gelirdi."
Bu aklıma hiç gelmemişti doğrusu. Kısacası büyüyü yoktan var etmiyorlar, olan enerjiyi bir şekilde dönüştürüyorlardı, bir çeşit simya gibi. Askısından kurtardığı elbiseyi yatağın kenarına koyup bir çekmeceden temiz çamaşır ve çoraplar çıkardı. Başka bir dolaptan da bir çift alçak topuklu, siyah ayakkabı. Bunlar ne ara dolabın içine yerleştirilmişlerdi şaşırmadan edemedim.
Üzerimi giydirmeye geldiğinde birkaç adım geri çekilerek onu nazikçe durdurdum, "Bir konuda anlaşalım, kendim soyunur kendim giyinirim. Başka bir konuda yardımına ihtiyaç duyarsam sana söylerim, anlaştık mı?"
Genç kız toprak rengi gözlerini açarak söylediklerimi şaşkınlıkla dinledi. Sanki ona olanaksız bir şey söylemişim gibi. "Ama Bayan Edna, efendim bunu duyarsa bana çok kızacaktır."
Walric'in onların üzerinde bıraktığı korkudan hoşlanmamıştım. "Merak etme Frella, ben onunla konuşurum. Zor durumda kalmayacağına seni temin derim." Çamaşırları tutan ellerini anlayışla sıktım ve elindekileri nazikçe aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTSAL DİYARLAR - KIYAMETİN ANAHTARI
Fantasy"Çatal dilli yılanlar gördünüz, Görünmeyen dikenli kirpiler; Semenderler ve kör kertenkeleler. Hata etmeyin, Peri kraliçemize yaklaşmayı düşünmeyin." W. Shakespeare - Macbeth Bu sürükleyici serüv...