+82********
Selam
Numaranı zorla Seungmin salağından aldım
Jisung benSiz
Selam Jisung
Seungmin önüne gelene numaramı verdiği için dövmüştüm o yüzden vermemek için direnmiştir(+82********) kişini Jisung olarak kaydettiniz.
Jisung
Tokyo'da olduğunu duydumSiz
Evet biraz kafa dinlemek istedimJisung
Bugün polisler beni aradı
O gün bulduğumuz cesetle ilgiliSiz
Bir sorun yok değil miJisung
Numaranı da bunun için aldım
Rahatsız ettiysem özür dilerimSiz
Hey
Rahatsız falan olmadım
Kafana göre takılJisung
Polisler o adamın akıl hastanesinden kaçtığını bulmuş
Başka bir arkadaşıyla kaçmışlarSiz
Büyük ihtimalle diğeri öldürdü bunu
Ama neden
Diğer adam bulunmuş muJisung
Hayır
Onun peşindelermiş
Haber verdiğimiz için tekrar teşekkür etti ve kapattı telefonuSiz
Cinayeti kimin işlediğini tam olarak bilmedikleri herkesi suçlaybilirler
Ya da ağzından laf almaya çalışabilirler
Korkma tamam mı
Bir kez daha çağrılabilirizJisung
Olayın bizimle ilgisi olmadığı için sorun yok
Karakoldan korkmuyorum
Ama o görüntü gözümün önünden gitmiyorSiz
Gerçekten çok kötüydüJisung
Ve korkunçSiz
Ölü adamın neyinden korktun ki
Ölmüş zaten sana zarar veremezJisung
Görüntüsü korkunçtu
Korku filminin jenerik müziğinden bile korkan insanım ben
Benim için çok korkunçtu
Korkunç olmaya da devam edecekSiz
O kadar farklıyız kiJisung
Senden kahkaha atarak korku filmi izliyormuşsun gibi bir vibe alıyorum
Sanırım haklıyımSiz
Haklısın evet
Doğru vibeı veriyormuşumJisung
Seninle alakası yok
Ben çok iyi almışım vibeı
Oha saat kaç olmuş
Yarım saat sonra dersim var
Hoşçakal gitmeliyimSiz
Görüşürüz Jisung-
--
Minho evde yalnız olduğundan olsa gerek çok sıkılıyordu. Dışarı çıkmak ya da evde kalmak istemiyordu. Buz gibi bir duş almaya kadar verdi. Soğuk su ona iyi geliyordu.
Yaklaşık on dakika sonra elindeki, okumayı sürdürdüğü kitabı bıraktı, bir kez daha okumamak adını kapattı ve banyoya ilerledi. Sherlock Holmes okumayı denemişti bu kez ama ipuçları veya olaylar onun için basit kalıyordu.
---
Duştan çıktığında daha canlı hissediyordu, üzerine dolabından aldığı herhangi bir eşofmanı geçirdi ve salona indi. Televizyon izlemek onun için sıkıcıydı. Bu yüzden telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Saat epeyce geç olmuştu, Minho uyumak için olmasa da uzanmak için odasına çıkacağı sırada Rosé aradı.
Minho saate baktıktan sonra şaşırdı. Rosé bu saatlerde uyuyor olurdu. Daha fazla bekletmemek adına çağrıyı yanıtladı ve telefonu kulağına götürdü.
Rosé korkmuş gibiydi. Minho'nun telefonu açtığını bile fark etmedi. Derin ve korkulu nefesler alıyordu. Minho'nun tek duyabildiği canından çok sevdiği, kardeşi saydığı Rosé'nin korku dolu derin nefesleriydi.
Minho tedirgin oldu ama bunu sesine yansıtmamak için ekstra çaba göstererek "Rosé, iyi misin?" diye seslendi hattın diğer ucunda olan kıza. Rosé Minho'un sesini duyduğunda biraz da olsa rahatladı ve derin bir nefes aldı. "Minho, eve biri girmiş" dedi kesik kesik. Minho, Rosé ve Jisoo için tedirgin oldu ve gerildiğinden dolayı boynundaki damarlar gözle görülür derecede açığa çıktı. "Rosé, bana sakince anlat, ne oldu?" Minho'nun sakince sormaya çalıştığı sorudan sonra Rosé söze girdi. "Bilmiyorum, hiçbir şey anlamadım. Eve yeni geldim. Kapıyı açar açmaz beni bir dağınıklık karşıladı, her şey dağılmış ve yerde çamurlu iki ayak izi var ama sadece kapının önünde. Jisoo evde değil, Seungmin'de kalan bilgisayarını alıp öyle gelecekti. Yalnızım ve korkuyorum. Jisoo'nun şarjı yok, Seungmin de açmıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, çok korkuyorum."
Minho duyduklarını yediremiyordu. Sakin düşünmek ve olaya bir açıklama getirmek zorunda hissediyordu kendini çünkü Rosé'nin korktuğunu biliyordu. O düşünürken telefondan Jisoo'nun sesini duydu neler olduğunu soruyordu. Rosé de her şeyi anlatıyordu. Minho derin bir nefesle konuşmaya başladı. "Bak Rosé, öncelikle sakin ol. Büyük ihtimalle hırsız girmiş. Şimdi ikiniz birlikte polise gidin ve olayı anlatın. Tahminimce iki kişilermiş. Çünkü kapıda sadece iki ayak izi olduğunu söyledin. Diğeri evde bir şeyler ararken o da etrafı kolaçan etmiştir. Bana haber verin sizin için endişeleniyorum." Minho konuştukça Rosé olaylara mantıklı bir açıklama bulmuş olmanın verdiği rahatlıkla derin nefesler aldı. Minho'ya haber vereceklerini söyleyip evden çıktılar. Minho ikisini de evdeki dağınıklıktan hiçbir şeyin yerini değiştirmemeleri konusunda tembihledi çünkü bu onların kanıtı olacaktı.
Jisoo geldiğinde Minho rahatlamıştı. Jisoo Rosé'ye göre daha cesur bir kadındı. Sakin ve cesaretliydi. Rosé ise daha duygusal olan taraftı. Garip şekilde ikisi birbirlerini tamamlıyordu ve bugüne dek en ufak bir kavga bile etmemişlerdi.
Örnek vermek gerekirse Jisoo Minho'ysa, Rosé Jisung'du.
---
Aradan geçen 3 saatten sonra Minho kızlarla konuştu. Olayın onun da tahmin ettiği gibi iki kişinin başının altından çıktığını söylemişti polisler. Daha birkaç gün önce de aynı mahallede başka birinin evine giren hırsızlar apartmanın kamerasından bulunarak kısa sürede tutuklanmıştı. Minho ikisinin de sakin ve güvende hissettiğinden emin olduğunda bir saat önce başlattığı görüntülü görüşmeyi kapattı.
Uykusu iyice kaçtığında mutfağa geçti. Eline aldığı şarabı bir kadehe doldurarak üst katta bulunan büyük balkonuna çıktı ve şehri izlemeye başladı. Tokyo asıl gece güzeldi ve Minho geceleri dışarıyı izlemeyi seviyordu. Özellikle Tokyo'yu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood & wine - minsung✓
FanfictionMinho'nun hayatı boyunca onu seven tek insan annesiydi, o soğuk ve fırtınalı kasım gecesine kadar... Abisi Minho'nun elinden annesini aldı o gece, Minho da abisini kopardı hayattan gözünü bile kırpmadan... Sonra oldu her şey ilk cinayetini lisenin 3...