chapter 19

651 84 30
                                    

Sakin geçen bir ayın daha sonunda herkes tarafından onaylanmış bir bilgiydi Minho ve Jisung'un ilişkisi. Günler birbirini kovalarken Minho da sakindi, en azından sakin kalmak için büyük bir efor sarf ediyordu.

Bir kez daha Jisung'un aile evine gitmişlerdi, fakat bu defa iki arkadaş değillerdi. Bu zaman zarfında Jisung'un annesi her şeyi kabullenmişti, eşinin öldüğünü ve ölmeden önce kendisini aldattığını. Elbette sarsılmıştı, lakin sakinliğini koruyabilmiş ve aşırı tepki vermemişti. Haliyle bazı şeyleri hissetmişti.

Bunların yanı sıra Seungmin ve Jeongin beklediklerinden de yakındı, yeni başladıkları ilişkileri iyi gidiyordu. Tatilde olmanın verdiği rahatlıkla neredeyse tüm boş vakitlerini altı kişilik bir arkadaş grubu olarak geçiriyorlardı, ara sıra kızlar onlardan ayrılsa da takılıyorlardı.

Minho telefonunu koltuğa bırakıp mutfağa gitti, bir şey yemek istediğinden değil evde canı sıkıldığı için boş boş dolaşıyordu. Bir bardak su alıp salona geri döndü, herkes kendi halinde takılıyordu, Jisoo çekimde olduğu için Rosé de onunla gitmişti, Seungmin ve Jeongin birlikteydi, Jisung ise annesini ziyarete gitmişti; kısacası yalnızdı ve canı sıkılıyoru.

Eve hakim olan sessizliği bölmek ve en çok da can sıkıntısını giderebilmek için çok uzun zamandır yapmamasına rağmen dans etme kararı aldı, profesyonel olmasa da lisedeyken edindiği hobisi onun için hâlâ zevkliydi. Şarkı seçebilmek için çalma listesini uzunca bir süre gözden geçirdi, sonunda bir şarkıda karar kıldığında yıllar önce Rosé ile oluşturdukları koreografi zihninde canlanmaya başlamıştı. Telefonunu televizyonun yanındaki müzik sistemine bağlayıp ses seviyesini olabildiğince yükseltti, geri çekilip şarkıyı başa aldı ve kendini şarkının beatine bıraktı.

Dansa ve müziğe kendini kaptırdığından kapının açıldığını veya Jisung'un geldiğini duymamıştı bile. Jisung geçen ay Minho'nun ona verdiği yedek anahtarla eve rahatça girebilmişti, kapıyı birçok kez çalmaştı fakat içeriden gelen müzik sesinden dolayı duymamış olsa gerek kapı bir türlü açılmamıştı.

Jisung salona girene kadar evde hiçbir hareketlilik hissetmeyen Minho onu karşısında gördüğü için şaşkındı, Jisung ise sevgilisinin dans ettiğini öğrendiğinden şaşkınlıkla olduğu yerde dikiliyordu. "Hoşgeldin." diyebildi Minho sonunda, arkasına dönüp müziği kapattı ve ona gülümseyerek bakan Jisung'a döndü.

"Dans ettiğini bilmiyordum." Jisung hâlâ şaşkın bir gülümsemeyele Minho'ya bakıyordu, "Keşke biraz dikizleseydim, neden durdun ki?" diye ekledi, elindeki torbaları mutfağa götürürken. Minho da boş olan bardağını almış arkasından gidiyordu "Zaten yorulmuştum, can sıkıntısından dans ediyordum. Eski bir hobi işte."

Jisung aldıklarını dolaba yerleştirirken Minho su içiyordu, çok uzun süre dans ettiği için sıcaklanmıştı. "Hızlıca duşa girip çıksam olur mu?" dedi Minho mutfak tezgahına yaslanırken, Jisung onu onaylamış ve minik bir öpücüğü Minho'nun dudaklarına bıraktıktan sonra elindeki dondurmayla birlikte salona geçmişti.

Kısa bir süre sonra Minho da Jisung'un yanına geldiğinde birlikte başladıkları dizinin son bölümünü izliyorlardı. Bölüm bittiğinde ikisi de pek şaşkın değildi çünkü sonu az çok tahmin etmişlerdi. Minho elindeki içeceği yudumlarken hızlıca ayağa kalkan Jisung'a şaşkınlıkla baktı. Jisung üstünde hissettiği şaşkın gözlere dönüp "Annem sana bir kitap yolladı, çantamdan alıp geliyorum." diyerek açıklama yapma gereği duydu ve girişteki vestiyere astığı çantasına yöneldi.

Elinde kalın bir kitap ve bilgisayarla dönen Jisung koltuğa otururken Minho çoktan kitabı ondan almış, incelemeye başlamıştı. "Kayınvalideme teşekkürlerimi ilet." Dediğine ikisi de gülmüştü. Minho'nun kitabı incelediği sırada Jisung da bilgisayarında bir şeyler arıyordu. Minho bir süre daha kitabı inceledikten sonra onu kitaplığında güzel bir yere yerleştirdi ve Jisung'un ne yaptığına bakmaya başladı.

"Lise son için çok hazırlık yapmıştım, çalışmak için de bir şeyler yazmam gerekiyordu. Seungmin ile birlikte yazdığımız bir deneme vardı bugün aklıma geldi ve bütün gün onu aradım şimdi sana göstereceğim. Okurken dikkat et gülmekten ölebilirsin." derken tuşlara basmaya devam ediyor ve gülüyordu.

"Hâlâ Seungmin'in edebiyat okuduğuna inanamıyorum, dersler de uyuyormuş gibi geliyor." dedi Minho, Jisung da kahkahaları arasında onu yanıtladı. "Bana da pek inandırıcı geldiği söylenemez, derste sürekli ona bakıp kontrol ediyorum ve bazen gerçekten boş boş baktığı oluyor."

---

Nerdeyse saatlerce Jisung ve Seungmin'in eski yazılarını okuyup eğlenmişlerdi, bilgisayarı sehpanın üstüne itekleyen Minho saatin geç olduğunu ve bu saatte onu tek başına eve göndermeyeceğini açıklamaya çalışıyordu, Jisung ise hiçbir şey demeden yalnızca başını sallayarak onaylıyordu Minho'yu. Üşengeçliği koltuktan kalkıp su içmesini bile engellerken gecenin bu saatinde dışarıya çıkmaya hiç niyeti yoktu. Dünden razı olmak deyimi bu olsa gerek.

Birlikte salonu topladıktan sonra Jisung'un üstüne olan kıyafet arama faslı da bittince kapının önünde onu bekleyen Minho'nun yanına ulaştı, üstüne tam oturmasa da diğerlerine nazaran daha küçük olan parçaları bulmayı başlatmıştı. Minho'ya iyi geceler diledikten sonra her zaman kaldığı odaya adımlarken onu durduran yine Minho'ydu.

Minho'nun nereye gidiyorsun bakışlarına karşın "Uyumaya gidiyorum." dedi Jisung sorgulayarak. "Benimle de uyuyabilirsin sevgilim." yanıtı onu bir hayli şaşırtmışken kendisini odaya sürükleyen Minho'ya karşı koymuyordu ve içinden kaçıncı olduğunu bilmediği heyecan çığlıklarını atıyordu.

"Sen uzan pencereyi kapatıp geliyorum." dedi Minho kahkahasını bastırmaya çalışırken, Jisung'un kızaran yanaklarına baktıkça gülmek istiyordu. Minho pencereyi kapatıp geri dönerken Jisung'un tek yaptığı yatakla bakışmaktı.

"Rahatsız hissediyorsan birlikte uyumayabiliriz." dedi Minho Jisung'un yanına gelip elini tutarken, "Rahatsız değilim, sadece biraz utanıyorum diyebiliriz." Jisung yavaşça kafasını kaldırıp Minho'ya gülümsedi ve hemen yanında olan yatağa oturdu, bir şey söylemek yerine Minho'nun gözlerine bakıyor olması yanıma gel anlamına geliyordu Jisung'un dilinde.

Minho mesajı alıp Jisung'un yanına uzandığında onu kendine çekti ve sıkıca sarıldı, Jisung da kıkırdayıp kollarını Minho'ya sardı. Kısa bir süre sonra Minho yavaş hareketlerle Jisung'un saçını okşayarak uykuya dalmasını sağlamıştı. Ara sıra Jisung'un saçlarını öpüyordu ve kısa kısa şarkılar mırıldanıyordu.

Belki de ilk defa birine sarılırken kendini bu kadar rahat hissediyordu Minho, genellikle fiziksel temastan kaçınırdı fakat Jisung'un yanındayken geçerli değildi. Kendini insanlara açmaktan korkardı çoğu zaman, lakin Jisung onun kendini açmaktan çekindiği her şeyi tek bir bakışıyla bile kolayca anlayabiliyordu. Bunlar ve benzeri bir çok şey Minho'yu Jisung'a daha da bağlıyordu. Ona hiç söylememiş olsa bile artık yaşamasının bir anlamı vardı, eski düşüncelerini unutturan  ve tekrar yaşamayı istemesini sağlayan biri...




iki hafta sonra nihayet yazabildim ben de cok saskinim

blood & wine - minsung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin