Jisung
Minho
O arkanda
Kız arkadaşını da al ve git buradan
Sizi görebiliyorum
Çok yakında değil ama koşarsa yetişir
GidinSiz
Hey
Kim burada
Ne kız arkadaşı
Yanlış Minho'ya mı yazdın Jisung
???Jisung
Bir tane Minho tanıyorum
Ve şimdi gitmeniz gerekiyor
Seni de takmış kafasına belliSiz
Ah yanımdaki Rosé
Sadece saçını boyadı
Bir dakika
Kimden bahsediyorsunJisung
Babam olacak herifin sevgilisinin abisi olan
Hani beni öldürecekti yaSiz
Gelsin de bu sefer öldüreyim
Yeter artık mafyacılık oynadığıJisung
Minho çok ciddiyim
Gidin
Eli belinde yürüyor
Silahı var galibaSiz
Onun silahına da başlarım
Yeter artık
Tamam Rosé'yi eve yollayacağım
Sakın çıkma evdenJisung
Çoktan çıktım
Sen de git
Hey Roseanne'i tek bırakma
Gittiğinin farkında değil misinSiz
Eve gitmesini ben söyledimJisung
Başına bela almayı bu kadar mı seviyorsun gerçektenSiz
Evet bayılıyorum
Hadi şimdi geri dön
Minho mesajı atar atmaz omzunda bir el hissetti, bu elin Jisung'a ait olduğunu biliyordu. Arkasını döndü "Jisung, adamın derdi sensin zaten git şuradan" dedi. Jisung'un yüzünde gizlediği bir korku vardı ama kararlıydı, "hayır bu sefer gitmeyeceğim, annemi takip ettiğini gördüm Minho. Bu sefer ağlasam da ölsem de gitmem" Jisung'un söyledikleri Minho'yu şaşırtmıştı, bu manyak adam gerçekten annesini takip ettiyse ona yaşaması için çok fazla zaman tanımış demektir. "Onunla kavga edersem karışma tamam mı?" Minho'nun bunu söylemesini bekliyormuş gibi atıldı Jisung "bu sefer daha az yorulacaksın, ben de varım" Minho duyduğundan memnun olmamış gibi baktı yüzüne. Tam ona karışmaması gerektiğini söyleyecekken "ben bir kişi bekliyordum, beni karşılamaya gelmeniz ne hoş" diye bir ses duydu.Tiksineceği kadar kötü bir sesti, adamın sadece birkaç metre uzaklıktaki çardakta oturduğunu gördü ve ona doğru ilerledi. "Yediğin dayak az geldi biliyorum, mahallenin huzurunu kaçırmak istemedim" dedi Minho dişlerini sıkarak, ona gerçekten sinirliydi. "Bak çocuk, çekil aramızdan. Seni de öldürmek istemiyorum, sadece bir taziye haberi vermeye geldim" adam yavaş yavaş ve tane tane konuştu, dalga geçiyor gibi bir sesi vardı. Kan hırsı en korkak insanın bile birden kendini imparator sanmasını sağlıyordu.
"Ne taziyesinden bahsediyorsun?" bu kez konuşan Jisung'du. "Vay vay, arkadaşının seni korumasını beklemek yerine karşıma çıkman yetmiyormuş gibi bir de konuşuyorsun ha? Seni süs köpeği sanmıştım. Babanın taziye haberini vermeye geldim Han Jisung, o artık yok." adam yine aşağılar gibi konuşuyordu. Jisung birkaç saniye durdu, gerçekten yapmış olabilir miydi? Babasını sevmezdi ama yine de ölmesi boğazına bir yumru oturtmuştu. "Tamam abi en iyi mafya sensin şimdi ben seni öldürmeden çek git" dedi Minho, bu kez o da dalga geçiyordu.
Adam belindeki silahı kaldırdığında Jisung arkalarında kalan ormana doğru koşmaya başladı, Minho Jisung'un koştuğunu görünce peşinden koşan adamın önüne geçmek için tüm kuvvetini bacaklarına verdi. Jisung ve adamın ortasındaydı şimdi ve bunu bilerek yapmıştı, eğer silahtan bir kurşun çıkarsa isabet kendisi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
blood & wine - minsung✓
FanfictionMinho'nun hayatı boyunca onu seven tek insan annesiydi, o soğuk ve fırtınalı kasım gecesine kadar... Abisi Minho'nun elinden annesini aldı o gece, Minho da abisini kopardı hayattan gözünü bile kırpmadan... Sonra oldu her şey ilk cinayetini lisenin 3...