chapter 21

547 72 45
                                    

Yanında uyuyan sevgilisine baktı Minho bir süre, ellerini saçlarında gezdirdi, daha sonra onu uyandırmamak adına yavaşça yatakta diğer yöne döndü ve ayaklarını yataktan aşağıya sarkıtarak ayağa kalktı. Son günlerde gece geç saatlerde birden uyanıyor, birkaç saat sonra tekrar uyuyordu ve bu durum canını sıkmaya başlamıştı. Hatta Jisung da bunu bildiğinden Minho'yu daha sık ziyaret etmeye başlamıştı. Uyuduğundan emin olmak istiyordu. Ve tabii Minho'ya sarılarak uyumak cazip bir fikirdi.

Bunun dışında Jae ile komşu oldukları günün üzerinden üç hafta geçmişti. Belki de bu yüzden bu denli gergindi. Jae konusunda adlandıramadığı endişelere sahipti Minho, o günden sonra birkaç kez farklı yerlerde karşılaşmışlardı ve Jae'nin Jisung'a selam verdiği zamanlar da olmuştu. Bazı geceler geç saatlerde evinden arabasıyla ayrılan karşı komşusunun saatler, hatta günler sonra yine gece saatlerinde döndüğüne de şahit olmuştu.

Jae'yi önceden de tanıdığından ve hislerine güvendiğinden olsa gerek, bu hareketlerin pek hayra alamet olmadığını tahmin edebiliyordu. Zarar gelmesinden korktuğu beş kişi vardı, bu yüzden stresli hissediyordu ve onları koruması gerektiğini düşünüyordu.

Yaslandığı soğuk balkon demirlerinden çekti kollarını, Jisung uyandığında yanında kendisini göremezse endişeleneceğini bildiğinden daha fazla oyalanmadan içeri girdi.

Soğumaya başlayan hava sonbaharın ortalarında olduklarını açıklamak istercesine yumuşak meltemlerin yerini serin rüzgarlara bırakmıştı. Sık sık sıcak yağmurlar yağıyor, damlalar pencereleri süslüyordu. Yine o gecelerden biriydi, yeni yeni yağmaya başlayan yağmur, damlalarını yumuşakça yere indiriyor; sokakta küçük birikintiler oluşturuyordu.

---

Sabahın erken saatlerinde uyanmış ve hazırlanmışlardı, hızlı bir kahvaltının ardından evden çıkmadan hemen önce camların kapalı olduğundan emin oluyordu Jisung, bu sırada Minho nereye attığını bilmediği araba anahtarını aramakla meşguldü.

"Benim ceketimin cebine bak bir de, belki oraya koymuşsundur." diye seslendi Jisung yatak odasının penceresini kapatırken. Gece başlayan yağmur hız kesmeden devam ediyordu ve evden çıkacaklarından dolayı döndüklerinde kuru bir ev bulabilmek adına tüm pencereleri kapatıyordu.

Minho da Jisung'un söylediklerini mantıklı bulduğundan askıdaki deri ceketi alıp ceplerine baktı ve bir kez daha Jisung'un haklı çıkmasına şaşırmadan edemedi.

Elindeki ceket ile birlikte yatak odasına gidip anahtarı Jisung'a gösterirken gülümsedi ve ceketi giymesi için ona uzattı. "Senin bu haklı çıkmaların beni biraz korkutuyor gibi." Minho'nun dediklerine gülerken elini omzuna koyduğu sevgilisini kapıya kadar götürdü Jisung. "Haklı çıkmak demeyelim, sevgilimi tanıyorum sadece." dedikten sonra kaçamak bir öpücüğü hediye etti Minho'ya.

Apartmandan çıkarken Minho'nun etrafına dikkatlice göz gezdirdiğinin farkındaydı, "Neden bu kadar dikkatlisin?" diye sorduktan sonra koluna girdi sevgilisinin. "Şu karşıdaki adam yüzünden." dedi Minho dürüstçe, Jae her ne kadar onunla muhatap olmasa da Minho'nun gerginliği geçmek bilmiyordu.

Jisung kafasına takmaması ile ilgili Minho'yu teskin ederken arabaya binmişlerdi. "Daha öğlen olmadı, sence Rosé neden bizi çağırdı?" Jisung'un sorusuna kontağı çevirirken yanıt verdi Minho, "İçimden bir ses güzel bir haber alacağımızı söylüyor." Jisung aldığı yanıta gülümserken radyoda güzel bir şarkı arıyordu.

"Seungmin ne için aramış?" diye sordu Minho direksiyonu sağa kırarken, Rosé'nin attığı konuma gidiyorlardı. "Ablamlar sizi de aradı mı, dedi. Tırsmış biraz. Jeongin'le birlikte gideceklermiş şimdi." diye yanıtladı Jisung kendisine yöneltilen soruyu.

Bu sırada radyoda all of me çalışıyordu ve Minho kısık sesli mırıltılarla şarkıya eşlik ediyordu. Jisung Minho'nun bacağını sıkarak heyecanla konuştu; "Sesli söyle, sesli söyle!"

Minho'yu dans ederken gördüğü gün onun da müziğe ilgisi olduğunu öğrenmişti fakat Minho kendisi gibi her daim şarkı söyleyen ve birden bire dans etmeye başlayan biri değildi. Uzun lafın kısası Minho Jisung kadar çocuk ruhlu değildi.

Jisung'un sözünü ikiletmeden yıllardır bildiği şarkıyı bu kez yüksek sesle söylemeye başladı, şarkı çıktığında yalnızca on üç yaşındaydı ve ilk defa bir radyoda dinlemişti.

My head's under water, but I'm breathing fine. (Başım suyun altında ama iyi nefes alıyorum.)

You're crazy and I'm out of my mind.
(Sen delisin ve ben aklımı kaçırmışım.)

'Cause all of me, loves all of you.
(Çünkü her bir yanım, her şeyine aşık.)

Love your curves and all your edges, all your perfect imperfections.
(Tüm uç noktalarını ve çıkışlarını seviyorum, tüm o mükemmel kusurlarını sevdiğim gibi. )

---

Tekrar eve dönerken kendini bi' hayli yorgun hissediyordu Minho, Jisung'u evine bıraktıktan sonra temizlik yapmak için eve dönmüş olsa da yorgunluğu bunu imkansız kılıyordu.

Jisoo ve Rosé'nin kendilerini neden çağırdığını da öğrenmiş olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Arkadaşları evlilik kararı almış ve mutluluklarını onlarla paylaşmıştı. Minho bunu az çok tahmin edebilmişti çünkü Rosé onu aradığında sesinin ne kadar heyecanlı geldiğinin farkındaydı, bu nedenle iyi bir haber bekliyordu fakat bu kadar sevineceği bir haber alacağı aklının ucundan bile geçmemişti.

Hızlı ve soğuk bir duşun ardından kendini yatağa atarken Rosé'nin onunla heyecanı paylaştığı mesajları okuyordu. Genç kadın coşkundan elleri titriyormuş gibi yanlış yazıyor, rastgele harfleri kullanıyordu ve bu Minho'nun yüzündeki gülümsemenin durmaksızın büyümesine neden oluyordu.

Bir süre daha arkadaşıyla konuştuktan sonra uyumak için telefonunu komodine koyarken büyük bir gürültü koptu, şaşkınlıkla uzandığı yerde dikleşirken sesin ne olduğunu ve nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu.

Yorgun adımlarla yataktan çıkıp pencerenin önüne geldiğinde sesin kaynağını anlaması onun için çok da zor olmamıştı. Perdeyi hafifçe aralamış sokaktaki başka bir adamla kavga eden Jae'ye dikkatle bakıyordu. İki adam bağıra çağıra konuşurken ellerine geçen her şeyi birbirlerine atıyorlardı lakin ikisinin de birbirine vurmaması dikkat çekiyordu.

Jae'nin oturduğu apartmandan yaşlı bir kadın çıkıp kavgaya son vermelerini söyleyene kadar bu saçma kavga devam etmişti, yaşlı kadın konuştuktan sonra başka evlerden orta yaşlı bir adam çıkıp ikisini de farklı yönlere çekmişti. Onlarları anlama çabasındaki Minho ciddi anlamda boş bakıyordu. Hiçbir şeye anlam veremediğinden olsa gerek bir elini boynuna atmış pencerenin önünde salınıyordu.

Birkaç dakikanın ardından düşünmemeye karar verip tekrardan yatağına uzandı ve uykuya dalmadan önce bütün gün habersiz çektiği fotoğraflara göz atmayı da ihmal etmedi. Tepkileri komik olduğundan birkaç ifşa edinebilmek için Jisung'u sürekli fotoğraflamıştı ama hiçbirinde başarılı olamamıştı. Fotoğraflar ya bulanık ya da güzeldi, yine de bir ifşa bulabileyi aklına kazıdı ve uykuya daldı.





Sacma sapan ve kisa bir bolumle buradayim olaylarin ustu biraz kapali gibi oldu ama yakinda kokusu cikar merak etmeyin sizi seviyorum

blood & wine - minsung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin