Bekaret

44K 623 155
                                    

Mirza duvara her vuruşunda daha sert vuruyordu artık dayanamayıp ona seslendim "yeter artık" dedim sakin bir sesle ama beni duymadığı gibi yumrukları nı duvara geçirmeye devam etti.

Aslında yalan söylemiştim kimseyi sevimiyordum sadece 1. Dönem birtane çocuktan çok hoşlanmıstım sonra o çocuğun gerçek yüzünü görüncede ondan sogumustum.

"Mirza yeter artik" dedim ama öyle çok sinirlenmistiki beni duymuyordu bile ona temkinli bir şekilde yaklaşıp kolunu tuttum tutmam ile birlikte durup bana bakti.

Gözlerime derin derin bakıp elimi itti "miden bulanmiyormuydu benden ,dokunma ki bulanmasin" bunu öyle bir ses tonu ile söylemişti ki sanki yalvarır gibi çıkmıştı sesi.

Gözlerim ellerine düştüğünde bogumlarinin kanadigini gördüm elini mahvetmisti derin bir nefes alıp banyoya doğru ilerledim.

Dun akşam benim ayağımı sardığı acil yardım çantasını alıp iceri gectim "otur şu yatağa" dedim sert bir dille bana kaşları havalanmis bir şekilde bakıp banyoya doğru ilerdi "gerek yok bırak şu elindekileri assagi inelim yeterince geç kaldık zaten" bunları söylerken banyoya girmişti zaten.

1 dakika sonra banyodan çıkmıştı gözlerim direk ellerine düştü yıkamıştı fakat eli hala kanamaya devam ediyordu "gel uzatma işte elin kanıyor saralım" dedim bana öyle bir baktiki ciddimisin der gibiydi

Yatağa oturup elimden çantayı aldı "miden bulanmasin ben yaparım" diyip içinden sargı bezinin çıkarttı

Ne yani tripmi atacaktı?

Suan hakli taraf bendim ama beyefendi alışmış ağalığa "haklısın bulanmasin midem" dedim elini sararken kisa bir duraksadi ardından işine devam etti

Ayağa kalkıp elindeki çantayı dolaba koyup tekrar yanıma geldi "kahvaltıya inelim" dedi kaşı ile kapiyi göstererek ona tepki vermeden kapıya doğru adimlayip kapiyi açtım mirza hemen arkamadan geliyordu.

Birlikte merdivenlerden inip avluya indik avlu her zamankinden çok daha kalabalık çok daha gürültülüydü masanın yanına ek olarak 3 masa daha çekilmiş ve masada oturan dedeler ve nineler vardi hepsinin gözü bendeydi "baba ne konuşmuştuk" dedi mirza.

Ben etrafı salak gibi izlerken o babasına saf bir sinirle bakıyordu "oğul gel otur" dedi Hamza bey mirza sinirle elini belime atıp önce beni ardından kendini oturdu.

Annemlerin olduğu masaya oturmuştuk

Masanın en başındaki adam konuştu "duydukki el memleketinden gelin almışsın mirza ağa" yaşına göre sesi gür ve sert çıkıyordu "buda yetmez gibi çarşafıda vermemişsin" dedi ne carsafindan bahsediyorlardı ki bunlar.

Masadan başka bir kadın konuştu "sen bize bakereti olmayan bir oruspu mu getirdin mirza ağa, mardinde kızmı yoktu ha!" Mirza oturduğu koltukta sinirle nefes alıp veriyordu.

Masanın diğer ucundaki adam konuştu "mirza ağa bak kızın şu haline hiç uyuyormu bizim asiretimize" dedi eli ile masada oturan kalabalığı göstererek

Ne varmış acaba halimde bende çok meraklıydım zaten sizin asiretinize mirza gözünü babasına dikip konuşmaya başladı asiretininiz batsın "size söylediğim gibi aşiret kurallarını umursamıyorum" dedi tek nefeste ardından Masanın altından elimi tuttu.

"Isterse bakereti olsun yada olmasın ben bu kızı seviyorum ve kimse buna karışamaz" dedi sesi gür ve taviz vermeyecek gibi çıkıyordu masadan başka bir kadın konuştu "ben size yıllar önce söylemiştim Leyla gelini alırsak aşiretimize laf söz gelir diye"

Ne yani Leyla hanimdami mardinli değildi "biz bastan yaptık hatayı eğer babasına karşı gelseydik oğlu böyle olmazdı" diye devam etti yaşlı kadın mirza elimi kıracak kadar sert sıkıyordu "hem en azından Leyla gelinin bakereti duruyordu bunun gibi ne yedüğü belirsiz değildi" dedi Masanın en yaşlı kadını

TÖRE KURBANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin