bolu

35.2K 671 117
                                        

Gerçek şu ki; otagarlar düğün salonlarından daha samimi sarılmalar görmüştür. Ve hastane duvarları da cami duvarlarından daha fazla inan..

Bu söze o kadar çok inanıyorum ki bundan 5 dakika önce aileme sarılırken ağlamak için kendimi sıktığım dakikalar beni çok zorlamıştı. Şimdi ise mirza ile uçağın 1. Sınıf koltuklarında karşılıklı oturuyorduk.

Gözlerimden düşen yaşlarla birlikte kafamı eğdim şu yaşımda yaşadığım şeyler bana çok ağır geliyordu şuan bir sahil kenarında yada ormanlık bir alanda hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.

Uçağın kalkış anonsu yapıldığını duyar gibi olmuştum kulaklarım ugulduyordu
Mirza ayağa kalkıp kemerimi bağladı kafamı kaldırıp yüzüne dahi bakmamıştım.

Şuandan itibaren hayatım nasıl olacaktı yada nasıl yön verecektim bilmiyordum bir insanın kendi hayatının seyrini bilmemesi o kadar kötü bir durummuski...

....

Ne kadar ağladım bilmiyorum ama suan gözlerim berbat bir durumda olduğunu anlayabiliyordum  kafamı usulca kaldırdığımda gözlerim orman yeşili bir gözle kesişti uzun uzun gözlerine baktım.

"Şimdi ne olacak" dedim  sesim bir çocuğun ağladıktan sonra çıkan sesi ile eşdeğer di 

Cidden Şimdi ne olacaktı benim sınavlarım yaklaşıyor du hatta yaklaşıyor değil bu hafta başlıyordu.

"Boluya gideceğiz senin sınavların bitene kadar orda kalacağız" dedi  usulca başımı sallayıp kafamı koltugun baş tarafına sabitledim.

Aslında sorulacak milyon tane soru vardı ama kendimi o kadar tükenmiş hissediyordum ki hiç konuşmak istemedim. Yada gerçekleri duymak istemedim.

Elime telefonu aldığımda oda arkadaşlarımdan tut okul arkadaşlarıma kadar herkesin mesaj attığını ve aradığını gördüm.

Kızların hiçbirine haber vermemiştim Şimdi ben bunlarla nasıl evlendiğimi açıklayacaktımki oflayarak gözümü kapattım.

Sanki uyursam bunların hepsi bir rüya olacak gibi kendimi kandırdım.

.....

"Güzelim uyan hadi" diye derinden bir ses duydum

"Küçüğüm" diye bir ses daha eklendi ardından ellerini omzuma koyup sarstı "geldik güzelim" dedi ardından.

Yavaşça gözlerimi açtım mirza önüme çökmüş beni kaldırmaya çalıştığını gördüm.

Etrafa baktığımda hala uçakta olduğumuzu gördüm mirza uzanıp kemeri açtı elini bana uzatıp ayağa kalktı.

Bir eline birde mirzaya bakıp, elini es geçip ayağa kalktım kalkmam la birlikte burun buruna gelmiştik kendimi yana atıp onun radarindan kurtuldum.

Uçağın dar koridorlarından ilerleyip kendimi dışarıya attım derin nefesler alıp merdivenlerden indim.

Mirza hemen arkamdan geliyordu şuan Ankaradaydık ben İstanbula gidiyoruz diye düşünmüştüm.

Beni boludan aldığı arabayı görünce oraya doğru yürümeye devam ettim arabanın yanına gidince şoför kapiyi açtı "hiç gerek yoktu kendim açabilirim" dedim samimiyetle adam büyük ihtimalle benden yaşça çok büyük biriydi "görevimiz efendim" dedi.

Tekrardan gülümseyip arabaya bindim hala çok uykum vardı şuan oturup mirzaya nereye gittiğimizi yada bundan sonra ne olması gerektiğini sormam gerekiyordu ama yaptığım tek şey susup uyumaktı.

Aslında deli gibi konuşmak ve bağırmak istiyordum ama sonunda yine onun istediği olacağı için bu isteğimden vazgeçiyordum.

Yan kapım açıldığında onun geldiğini anladım kafami koltuğa yaslayıp gözümü kapattım.

TÖRE KURBANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin