34

125 14 0
                                    

(Min Ha)

"İşte bu!" Diye bağırdım sokağın ortasında.
Evet düğünümden kaçtım, ne var ki bunda? Dizilerde hep oluyor..
Yoldan geçen bir teyze dik dik bana baktıktan sonra kafasını sallayıp yoluna devam etti.
Her neyse, şimdi annemden saklanmam gerekiyordu, beni bulduğunda hoş şeyler olmayacaktı çünkü...
O sırada telefonum susmuyordu, ben de telefonu kapatıp çöpe attım ve koşmaya devam ettim.

(Chung Ho)

Esin'i evine bıraktığımda hava kararmıştı.
"Yarın görüşürüz." Dedim ve tam arkamı dönüp gidecekken Esin durdurdu.
"Şey.. Sana teşekkür etmem gerek.." Dedi.
"Gerek yok."
Elimi tuttu.
"Cidden.. Eğer sen olmasaydın şuan çok kötü bir halde olurdum."
"Ben bir şey yapmadım ki."
"Yaptın." Dedi ve gülümsedi. "Bir gün çok ünlü bir sanatçı olduğunda beni unutmayacağına söz verir misin?" Dedi ve güldü.
Ben de güldüm.
"Söz veriyorum, bir gün çok ünlü bir sanatçı olursam ve kızlar etrafımda pervane olursa, seni unutmayacağım."
Koluma yumruk attı.
"Haydi oradan, hangi sanatçının etrafında kız gördün sen?"
"Görmedim. Demek ki ben bir ilk olacağım."
Gülümsedi ve bir şey demedi.
"O halde hoşçakal." Dedim.
İleri atılıp bana sarıldı, bir süre öyle kaldıktan sonra çekildi. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı, şaşırmış gibi desem.. Değil. Tam çözemediğim bir ifade.
"İ-İyi geceler." Dedi ve hemen eve girdi.
Tuhaf..

(Esin)

Neden Chung Ho'ya sarıldığımda kalbim deli gibi atmaya başladı? Allahım sana geliyorum..
"Ooo kimler gelmiş." Babam karşımda dikiliyordu. "Hava karardı küçük hanım.."
"Baba, lise son sınıftayım ben.."
"Yani?"
"Hof.."
"Babaya hoflanmaz! Çabuk odana çık yarın bunu konuşacağız."
Hızlıca odama gittim ve kendimi yatağa attım.
"Acaba Türk Filmi mi izlesem?" Dedim kendi kendime.
Daha sonra üşenip izlemedim ve pijamalarımı giyip yatağa yattım.
Uyuyamadım tabii.

(Min Ha)

"Sen salak mısın?!?"
Evet, düğünden kaçıp, uyduruk bir otele gidip, otel telefonundan Bon-Hwa'yı aramak pek akıllıca değildi.
"Kimseye haber vermedin değil mi?" Dedim.
"Tabii ki hayır ama vereceğim!"
"İyi o halde haber ver! Eğer sevmediğim biriyle evlenip mutsuz olur ve bir gün banyoda tıraş bıçağıyla intihar edersem cenazeme gelme ama!"
Bon-Hwa yüzüme dik dik baktı.
Ben de Bon-Hwa'ya baktım.
"Pekala.." Dedi sonunda.
"Teşekkürler." Dedim ve Bon-Hwa'yı öptüm.
"Hey hey! Sadece kızlardan hoşlanıyorum." Dedi ve beni itip yanağını sildi. "Peki şimdi ne yapacağız?"
"İşte orasını ben de bilmiyorum.." Dedim.
"Dua et arkadaşımsın yoksa yapacağımı bilirdim.."
Sırıttım.
"Esin'e ulaşmama-"
"Esin falan yok! Eğer düğünden Esin için kaçtıysan derhal geri dön. Zaten Chung Ho ve senin aranda geçen gerginliğin sebebi o kız." Dedi Chung Ho.
"Onun hakkında böyle konuşma, ne kadar iyi biri olduğunu sen de biliyorsun."
"Hayır bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum. İkiniz de gerizekalısınız, aptalsınız, kuş beyinlilerin tekisiniz. Bir kız gider bir kız gelir, bir kız için kardeşim dediğiniz kişiyi üzmeniz mantıklı mı?"
"Onu seviyorum."
"Eminim kalbin onun için küt küt atıyordur ama bu gelip geçici bir şey. Birbirinize ait değilsiniz. Bunu göremiyor musun?" Dedi agresif bir ses tonuyla.
"Hayır! Göremiyorum! Onu daha önce kimseyi sevmediğim gibi seviyorum anladın mı? Ona her şeyden değer veriyorum anladın mı? Eğer ikiniz arasında bir seçim yapmamı istersen de.. Onu seçerim, anladın mı?"
"Gayet iyi anladım Min Ha. Ama şunu sakın unutma, ona o kadar umut bağlamışsın ki, o da gittiğinde elinde koca bir hiç kalacak. Çünkü az önce beni de kaybettin." Dedi ve arkasına bile bakmadan gitti.
"Lanet olsun." yanımda duran yatağı tekmeledim.
Keşke eski günlerimize dönebilseydim. Keşke.. Henüz çocuk olduğumuz zamanlara dönebilseydim.. O zamanlar her şey daha güzeldi.

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin