Seni Seviyorum.

503 37 0
                                    

(Esin)

Berk'i dışarı atarken itiraz ediyor, özür diliyordu. Sanki özrünü istiyordum.. Bu sırada hiç bir şey olmamış gibi davranıyordum...

...

Çocuğu dışarı attılar. "Neydi bu şimdi?" diye sordu Bon-Hwa. "Belki Min Ha biliyordur." dedi Chung-Ho. Ona bakıp "Hayır. Bilmiyorum." dedim.. Açıklamak istemedim. Esin bunları başkasının duymasını istemezdi. Bir yandan Esin ve Asya misafirlerin yanına gidip tek tek ilgileniyorlardı. Bir yandanda yeni konuklar geliyordu. "Galiba eski sevgilisi.." dedi Soo Min. Ciddi olamazsın... demek istedim. "Bizi ilgilendirmiyor. Bu konuyu kapatın." diyebildim ancak.

En sonunda Esin bizim yanımıza geldi. "Selam." dedi yüzü gülüyordu. "Selam, ben Soo Min. Buda erkek arkadaşım Chung-Ho." dedi Soo, Chung-Ho yu göstererek. "Bende Esin." "Ben Bon-Hwa... Lee Min Ha'yı zaten tanıyorsun." dedi Bon-Hwa ve gülümsedi. "Evet, tanışmıştık. İyi eğlenceler." dedi Esin ve tam gidecekken Bon-Hwa söze girdi "Hey, az önce olanlar.. Onlarda neydi?" ah lanet olsun.. Esin bana baktı, anlatmadığımı anladı ve minnet dolu gözlerle bana baktı. "Önemli biri değil. Sadece biraz yapışkan." dedi ve bu sefer arkasını dönüp gitti.

Bizde bahçeye çıktık. Evin içinde en fazla 20-25 kişi kalmıştı ve neredeyse herkes bahçedeydi.

...

Kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Bahçedeki havuza atlayıp boğulana kadar içinde kalmak istiyordum. Berk beni etkilememişti. Bu kadar insanın önünde bunları yaşamak beni etkilemişti. Şimdi herkes ne olduğunu merak ediyordu.. Ne kadarda güzel. Lee Min Ha olanları söylememişti. Bu yüzden ona teşekkür etmeliyim. Diğer yandan şuanda Min Ha nın beni teselli etmesini, bana sarılmasını istiyordum. Neden bilmiyorum ama yanımda sadece onu istiyorum.. İki gün önce tanıştığım çocuğu mu istiyordum cidden? Daha fazla kendime yalan söyleyemem. Onu sınıfta ilk gördüğüm zaman dikkatimi çekmişti... Evet, ondan hoşlanıyorum.

...

"Ahh! Aşk gibisi yok!" dedi Chung-Ho, Soo Min şaşırmış görünüyordu. Bahçede bir masanın başında toplanmıştık ve yabancı müziğin eşliğinde sohbet ediyorduk. Aslında Chung-Ho ve Bon-Hwa, Soo anlamadan benimle, aşık olmam deyişlerimle dalga geçiyorlardı. "Aşk.. Karnında kelebeklerin uçuşması..." dedi Bon-Hwa ve Chung-Ho ile bakışıp kıkırdadılar. "Neden bahsediyorsunuz siz?" diye sordu Soo gülerek. "Sevgilin ve Bon-Hwa romantik komedi izlemeye başlamışlar... Naparsın.." dedim ve onlara öfkeli bakışlar attım. "O kadar romantik komedi ki..." diye başlayacak oldu Chung-Ho ama o anda "Hey! Şu adam Jackie Chan mi?" dedim. Soo Min hemen arkasını dönüp baktı, bende o anda Chung-Ho nun karnına sert bir dirsek geçirdim. "Ahh!" diye inledi. "Ben göremiyorum." dedi Soo Min. "Ah zaten o değilmiş... Yanlış alarm." dedim. Chung-Ho kulağıma eğildi ve "Sakin ol şampiyon.."

...

Evin arka kapısından çıktım ve ağaçların orada oturdum. Partinin olduğu yere bakarken Lee Min Ha nın yaklaştığını gördüm. "Selam." dedi yanıma oturup. "Selam." diye karşılık verdim.

"Güzel bir gece.. Yıldızlar harika." dedi. Gökyüzüne baktım. "Evet, Öyleler." Lee Min Ha'nın bana baktığını hissettim. "Aslında.. Kendimi sana yakın hissediyorum. Neden bilmiyorum, sanki geçmişimde hep sen varmışsın gibi, avcumun içiymişsin gibi... Seni tanıyor gibiyim ve sen bana yakınsın." ona baktım. Neden bunları söylüyordu ki? "Şey.. Tabi siz gelmeden önce size ahmak demiş olabilirim." karnına bir yumruk attım ve gülümsedim. "Ah birde terasta yanından ayrılırken de ahmak olduğunu düşünmüştüm." diye ekledi. "Ahmak olmadığımı düşündüğün bir gün var mı?" diye sordum şakayla karışık. "Var. Şuanda düşünmüyorum. Şuan ahmak olan benim.. Enis.." dedi ve sesi kısıldı. "Seni Seviyorum."

Seni Seviyorum...

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin