Sun-Hee yine olay yarattı.

276 25 0
                                    

Kısa bir süre yeni bölüm yazamayacağım. Bu yüzden bu bölüm daha uzun oldu.. Ve daha ekşınlı. Okuyor musunuz bilmiyorum gerçi ama..

İyi okumalar :))

Ve yeni bölüm geç geleceği için tekrar özür dilerim..

(Esin)

"Ayaklarım.. Ölüyorum!" dedim Chung-Ho'nun durmasını bekleyerek.

"Neredeyse geldik."

"Yaklaşık bir saat öncede aynı şeyi söylemiştin! Ayaklarım kırılıp düşmezsem, uykusuzluktan düşeceğim!" dedim bağırarak.

Durdu ve bana döndü.

"İyi, yat uyu. Sen uyurkende ben yoluma devam ederim, muhtemelen burasıda yabani hayvanlarla dolar."

"O zaman biraz yavaşla!"

Chung-Ho hızını yavaşlatmadan yoluna devam etti. Öküz.. Siz grup olarak öküzsünüz herhalde.. Min Ha bir, sen iki.. Yazık Bon-Hwa çok saf çocuk, bunların arasında harcanıyo.

"Bu yönden gelmiştim. Hatırlıyorum.." dedi.

"Harika. Ciddiyim ölmek üzereyim."

"Mızmızlanma." dedi son derece soğuk bir tavırla.

Bana sürekli böyle davranıyordu.. Tanıştığımızda biraz sıcak kanlıydı, Soo'nun ölümünden sonra biraz daha iyiydi ama sonra tuhaflaştı. Sanki en iyi arkadaşının sevgilisi değildim de, babasının metresiydim!

"Geldik." dedi. Evet! Önümüzde ev duruyordu, koşacak halim olsaydı koşardım ama ne yazık ki yoktu.

...

Neredeyse şafak vaktiydi. Çocuklardan haber alamadım ve bende eve dönmüş olmaları umuduyla geri döndüm.

Tanrıya şükür dönmüşlerdi.

Esin'e o kadar sıkı sarıldım ki, bir ara nefes alamadı.

"Beni çok korkuttun!" dedim.

"Biliyorum, özür dil.."

Konuşmasına fırsat vermeden kafasını göğsüme bastırdım ve saçlarının kokusunu içime çektim.

"Oda lazım mı?" dedi Bon-Hwa. Ona baktım.. Bakmaz olaydım.

Üstündekiler yırtık pırtık, saçları darmadağınıktı ve saçının aralarında yapraklar kalmıştı.

"Bu halin ne?" dedim Bon-Hwa'ya.

"Ne varmış halimde?"

"Davar sürüleri ırzına geçmiş gibisin." dedi Esin ona bakıp. Daha sonra üzgünüm, dost acı söyler bakışı attı. O an öyle mutluydum ki, onu bulduğum için, başına bir şey gelmediği için...

...

Saat neredeyse 7 olmuştu.

"Biraz uyuyalım, bütün gece yorulduk." dedi Min Ha.

"Bencede, yorgunluktan ölüyorum." dedim ve yerimde doğruldum.

O sırada Sun-Hee aşağı indi. O aşağı inerken bende kalkmış tam odama gidecektim.

"Bakıyorum erkencisiniz." dedi ve esnedi.

"Hiç uyumadık ki." diye cevap verdi Chung-Ho.

"Neden?" diye sordu pis yılan.. Sanane?

"Uzun hikaye." deyip geçiştirdi Chung-Ho.

Tam odama doğru gidiyordum ki.. Şimdi gör bakalım Sun-Hee hanım, Min Ha senin mi? Benim mi? dedim kendi kendime ve Min Ha'ya döndüm.

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin