Müstakbel Karımla Alışveriş

190 18 0
                                    

(LeeMinHa)

"Kabarık gelinlik istiyorum! Bana kabarık getir!" Diye cırladı Sun-Hee.

"Tanrım ne günah işledim.."

"Bir şey mi dedin Min Ha?" Diye sordu Sun-Hee.

"Yok bir şey tatlım."

Kendince sevimli ama bana göre şeytani olan bir gülüş attıktan sonra diğer gelinlikleri denemek üzere kabine girdi.

"Tanrım tam bir işkence!" Dedi gelinlikleri getiren kız.

"Bir de beni düşün, ben onunla evlenmek zorundayım." Dedim kıza.

Muhtemelen söylerken duymadığımı falan sanmıştı.. Utangaç bir tavırla hemen Sun-Hee'nin denediği gelinlikleri geri götürdü.

Bu daha ne ki?

(Esin)

İçimdeki kuşku gitgide daha da arttı. Sun-Hee belki de hamileydi? Ama Min Ha ve o.. Hayır imkansız!

"Hey? İyi misin?" Diye sordu Dae, cevabını bilmezmiş gibi.

"İyiyim." Dedim, son derece sakin bir tavırla.

Dalgın dalgın sınıfa gittim ve yerime oturdum..

Şu son günlerde çok şey yaşamıştım. Artık kaldıramayacağım şeyler.

O anda yapmamam gerekenlerin içinde 1.ci sırada olan şeyi yaptım.

'Mutluluklar dilerim' diye bir mesaj yazıp Min Ha'ya gönderdim.

Nasıl oldu bende bilmiyorum, bir anda yazıp gönderiverdim..

Artık umrumda değil.

(Chung-Ho)

"Bir şeyin yok ama istersen bi süre ağır iş yapma." Dedi doktor ve elindeki reçeteye bir şeyler yazdı.

"Emin misiniz?" Diye sordum.

"Arkadaşının yaptığı ters bir hareket kaburgalarını incitmeye yetmez." Daha sonra elindeki reçeteyi uzattı ve bana verdi.

"Ağrıların olursa bunları içersin, eğer başka bir sorun olursa kontrole gelin."

Kafamla onayladım ve ceketimi elime alıp yavaşça dışarı çıktım.

"Ee? Bir şey var mı?" Diye sordu Bon-Hwa.

"Hayır yok, iyiyim." Dedim ve kolumu Bon-Hwa nın boynuna dolayıp yürümeye başladım.

"Onunla konuşacak mısın?" Diye sordu.

"Hayır bu halimle uçan tekme kaldıramam."

"Esin'i diyorum." dedi tuhaf bir ses tonuyla.

"Neden sordun?"

"Sonuçta aranızın bozulmasının sebebi o.."

"Hayır." Dedim sinirli bir sesle.

"Neden o halde?"

Güzel soru.. Ama verecek bir cevabım yoktu.

"Bende öyle düşünmüştüm.." Dedi ve yürümeye devam ettik.

(LeeMinHa)

Neredeyse her şeyi aldığımızda saat öğleden sonra ikiye geliyordu.

"Sence bir eksik kaldı mı?" Diye sordu Sun-Hee.

"Sanmam." Dedim ve Sun-Hee listesini çıkarıp tekrardan kontrol etti.

"Haklısın sanırım yok.. Bir şeyler yiyelim mi karnım çok aç."

Çok umurumda.

"Benim işlerim var sen ye." Dedim ve yürümeye devam ettim.

"Benden başka ne işin olabilir?" Dedi yanımda yürürken.

"Dünya senin etrafında dönmüyor." Dedim.

"Dünyanın dönmesine gerek te yok. Sen olsan yeter.."

"Bende senin etrafında dönmüyorum. Sonra görüşürüz." Deyip hızlıca ilerledim.

Mağazadan çıkıp arabaya bindim. Telefonumu uçuş modundan çıkarıp arabayı çalıştırdım.

Onlarca mesaj gelmeye başladı.. Tebrik mesajları olsa gerek.

Hiçbirini okumadan hepsini sildim ve yoluma devam ettim.

Kafama yeni yeni dank eden bir şey vardı.. Bunu Esin'e nasıl söyleyeceğim?

Bir mesajla söylenecek bir şey değildi.. Belki bir yemek yerdik ve o sırada.. Hayır saçmalama! Bunu söylemenin kolay bir yolu yok.

(Esin)

Telefonum çaldığında bahçede tek başıma dolaşıyordum.

Arayanın kim olduğunu gördüğümde beynimden aşağı kaynar sular döküldü.

"Tebrik mesajımı almışsın herhalde." Dedim.

"Ne tebriği? Ne mesajı?" Dedi Min Ha.

Birde bilmemezlikten mi geliyoruz? Ne kadar olgunca.

Daha sonra konuşmaya devam etti.

"Ah.. Çoktan duydun mu?" Diye sordu.

"Evet. Tekrar tebrik ederim." Dedim ve telefonu yüzüne kapadım.

Yüzsüz.

Bir de soruyor.. Çoktan duydun mu diye. Geri zekalı hayvan.

Tamam biraz sakinleşmem gerek...

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin