39

102 17 0
                                    

-2 hafta sonra-
-Min Ha-

Babam yarın geri dönecekti. Gidip gitmeme konusunda kararsızdım taa ki, Esin ve Chung Ho'nun çıkmaya başladıklarını öğrenene kadar.
Babama onunla gideceğimi söylemiştim ama bir önceki gece Esinle vedalaşmak istedim.
Esin'e kapıya çıkmasını ve bunun acil olduğunu söyledim. En sonunda ikna ettiğimde dışarı çıktı.
"Ne istiyorsun Min Ha." Diye sordu.
"Sadece.. Seninle vedalaşmaya geldim."
Bir an duraksadı.
"Vedalaşmak mı? Neden?"
"Yarın Amerika'ya gideceğim."
Şaşkın gözlerle bana baktı.
"O halde.. Hoşçakal.." Dedi. Öylece.
"Cidden mi? Bu kadar mı?" Diye sordum.
"Ne dememi bekliyorsun ki?"
"Hiçbir şey.." Ona doğru bir adım attım.
"Ne yapıyorsun Min Ha.."
"Sana veda ediyorum." Dedim ve Esin'i tuttuğum gibi öptüm.
Geri çekildiğimde şaşkın şaşkıb bana baktı.
Tam kafasını çevirdi ki;
"Chung Ho!" Diye bağırdı.
Kafamı döndürüp bize bakan Chung Ho'yu gördüm.
Yanımıza yaklaştı.
"Neden bunu yapıyorsun?" Dedi Esin'e.
"Ch-"
"Bir şey söylemeni istemiyorum. Madem hâlâ onu seviyordun neden benimle ilgilendin?"
"Bekle biraz.." Deyip kolunu tuttu.
Chung Ho Esin'in kolunu ittirip;
"Pes ediyorum. Aranızdan çekiliyorum." Dedi ve arkasını dönüp gitti.
Chung Ho gidince Esin yüzüme aniden bir tokat patlattı.
"Umarım şimdi mutlusundur."
Şaşkınca ona baktım..
"Esin.. Yoksa Chung Ho'dan gerçekten hoşlanıyor musun? Ciddi olamazsın."
"Hoşlanıyorum Min Ha! Lanet olsun ki hoşlanıyorum!"
O gece duyduğum bu kelime kalbimi yerle bir etmeyi başarmıştı bile..

-Esin-

Ertesi sabah uyanıp Chung Ho'yu tekrar aradım ama telefonu açmadı, dün de aramıştım ve dün de açmamıştı..
En sonunda annesini aramayı düşündüm.
Telefon biraz çaldıktan sonra açıldı.
"Alo?"
"Alo.. Ben Chung Ho'nun arkadaşıyım ama telefonlarıma cevap vermiyor.. Telefona verebilir misiniz?"
"Chung Ho havalimanında."
"Havalimanı mı?" Diye sordum şaşkınca.
"Evet 2 saat sonra Paris'e uçacak."
Telefonu kadının suratına kapattım. Nasıl gidebilirdi ki?
Asya yanıma gelip ne olduğunu sorunca ona her şeyi anlattım.
"Yani diyorsun ki.. Chung Ho'da Min Ha'da gidiyor.. Peki gitmelerini istiyor musun? Daha doğrusu.. Hangisinin kalmasını istiyorsun?"
"Ben.. Sanırım onu seviyorum."
"Onu?.. Pekâlâ bak ne diyeceğim. İleride pişman olmamak için neden sevdiğinin peşinden gitmiyorsun?"
Gitmeliydim..
Hemen ayağa fırlayıp odama çıktım ve küçük bir çantaya birkaç eşya doldurdum. Daha sonra yanıma biraz para alıp aşağı hızla indim.
"Yok artık.. Ben bunu kastetmemiştim." Dedi Asya.
Gidip Asya'ya sıkıca sarıldım.
"Seni seviyorum.. Çok seviyorum. Lütfen babama söyle bana çok kızmasın." Deyip kapıya yöneldim.
"Esin.. Esin!"
Arkama bakmadan çıktım.
-
Havaalanına vardığımda neredeyse bir metre önümde duruyordu.
"Chung Ho!" Diye seslendim.
Bana dönüp baktı.
"Beni durdurma.. Gidiyorum." Dedi ve biletini gösterdi.
Ben de çantamdaki bileti çıkarıp ona uzattım.
"Seni durdurmak için gelmedim.." ileri uzanıp elini tuttum, "Bende seninle geliyorum."
Şaşkın bir şekilde bana baktıktan sonra parmaklarını parmaklarıma geçirdi..
"Gidelim o halde."
Uçağın anonsu yapılırken ilerlemeye başladık, ve ben o eli bir daha bırakmadım..

Koreli ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin