Gölge

63.6K 3.1K 2.7K
                                    

Düzenlemeden sonra satır arası yorumlar kayboldu. Lütfen bol bol yorum yapmayı unutmayın<3

Eve geldim ve odama geçtim. Bu gün fazlasıyla gerilmiştim zaten. Tüm bu olanları unutmak ve rahatlamak için duşa girdim. Ilık su bana çok iyi gelmişti. Bedenimin dinlenmesine yardımcı olmuştu.

Duştan çıktıktan sonra havluyla kurulandım ve kıyafetlerimi giydim. Daha sonra hiç beklemeden ortalığı toparlamaya başladım.

Onu da bitirdikten sonra yemeğimi ısıtıp masaya geçtim. Telefonumu aldım ve bir kaç iş ilanlarına göz gezdirdim. Sadece garsonluk yapmak benim için yeterli değildi. Onile bir iş bulmam gerekiyordu.

İş ilanlarının hepsinde saçma sapan firmaların tanıtımlarıydı. Zaten ne bekliyordum ki.

Sıkıldım ve telefonumu bir kenara atıp yemeğimi yemeye devam ettim. Onu da bitirdikten sonra evde canım sıkıldığı için biraz dışarı çıkma kararı aldım.

Üzerimi kalın giyip dışarı çıktığımda Linus'u bıraktığım yer aklıma geldi. Acaba hâlâ orda mıydı?

Merakıma yenik düşüp apartmanın arka tarafına gittim. Zaten burda yaşayan herkes atılmayacak çöplerini burda yakardı. Bu yüzden bizim yaptığımızı sorgulayan olmayacaktı.

Linus'u bıraktığım yere baktığımda orda olmadığını gördüm. İçimi bir ürperti sarmıştı. Herhalde biri götürmüştür diye düşündüm ve hızla ordan uzaklaştım. Hayatımdan yok olsun da başka bir şey istemiyordum.

Bir taraftan da bu olanlar aşırı saçma geliyor ve kendime gülüyordum. Resmen bir oyuncaktan korkuyordum.

Dışarda bir kaç saat dolaştım. Bir kafede oturup kitap okudum ve bu şekilde akşam oldu.

Eve dönmek için yola koyuldum. Karanlık sokakta yürürken eve yaklaştığım her adımda içimi bir sıkıntı kaplıyordu.

Eve vardığımda cebimden anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. Daha sonra ışıkları da açtım. Sanki ev karanlıkken bir şeyler dolaşıyordu ve ben ışığı açınca hepsi yok oldu. Hayır, bunlar sadece benim hayal ürünüm.

Çok yorgun olduğum için direk odama geçtim ve pijamalarımı giyip kendimi yatağa attım. Ama ondan önce içimi kaplayan gereksiz korkuyu barındırmak için, olur da eve gelir diye saçma bir şekilde odanın kapısını kilitledim.

Muhtemelen bu olanlar sadece tesadüftür. Hâlâ inanmak istemiyorum. İnanılacak gibi değil çünkü.

Gözlerimi kapatıp uykuya dalacakken mutfaktan yine çatal bıçak sesi geldiğini duydum. Kulaklarıma inanamıyordum. Bu nasıl mümkün olabilirdi?

Tir tir titriyordum. Gözlerimden damla damla yaş akıyordu. Galiba bu son günümdü.

Adım sesleri yaklaşıyordu. Kalbim hızla atıyordu. Birisi -büyük ihtimal Linus- kapıyı zorlamaya başladı. Kalbim patlayacak gibi hissediyordum. Çığlık atmak istiyordum ancak sesim çıkmıyordu.

Birden sesler kesildi.

Ben ise yorganın altına girmiş hâlâ titriyordum. Sesler tamamen kesilince derin bir nefes aldım ve yorganın altından çıktım.

Etrafa baktığımda Linus'un sehpanın üzerinde olduğunu gördüm. Yüksek sesli bir çığlık attım.

Aman Tanrım. Bu nasıl mümkün olurdu? Kapı hâlâ kapalıydı.  İçeri nasıl girmişti?

"Lütfen bana zarar verme"diye resmen oyuncağa yalvardım. Daha sonra onu orda bırakıp salona geçtim. Direk evi terk etmek istesem de genç bir kız için bu saatte dışarısı bu oyuncaktan bile daha korkunçtu. 

🍄

Salonda uyuya kalmıştım. Sabah uyandığımda ilk yaptığım üzerimi kontrol etmek olmuştu. Herhangi bir yerimde acı yoktu.

"Oh be yaşıyorum" dedim rahatlamayla. Ancak odama gidip de Linus'un yerinde olmadığını görünce sevincim yüzümde soldu.

Evet belki buna sevinmem gerekiyordu ama bir oyuncağın kendi kendine gittiğini düşünmek pek de sevinilecek bir şey değildi. Anlayacağınız varlığı bir dertken kendi kendine yok olması ayrı bir dertti.

Yataktan kalktım ve banyoya gidip rutin işlerimi hallettim. Üzerimi değiştim ve mutfağa geçtim. Kimse yoktu. Gitti mi acaba? Pek sanmıyorum.

Kahvaltımı hızlı hızlı yapıp evden çıktım.  Kafe hâlâ kapalıydı. Ama eve gitmek gibi bir niyetim yoktu.

Akşama kadar öylece dışarıda dolaştım. Havanın gayet normal olması işime gelmişti.

Saat 19:00'du. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Akşam dışarıda dolaşmak beni korkutsa da ev daha beterdi. Ancak havalar soğumaya başlıyordu ve gece kalacak bir yerim yoktu. Bu yüzden mecburen eve geri döndüm.

Eve girerken bir yandan da Linus'un evde olmamasını diliyordum.

Ama maalesef ki eve girdiğimde salonda, kanepenin üzerinde oturduğunu gördüm. Televizyon da açıktı.

Derin bir nefes aldım ve onu görmezden gelerek odama gidip rahat kıyafetler giydim. 

Mutfağa gidip bir şeyler yedim ve bulaşıkları yıkayıp salona geçtim. Linus hâlâ olduğu gibi duruyordu.

'Acaba uyudu mu?' diye düşündüm. Sanırım kafayı yemiştim.

Dikkatlice kucağıma aldım ve yatağımın üzerine koydum. Yaranmam gerek sonuçta. Hem belki iyi davranırsam bana zarar vermez.

Bu düşünce size saçma gelebilir. Ancak yenemeyeceğiniz birini ancak suyuna giderek tehlikesiz yapabilirsiniz. Kaçırılıp da kurtulan insanlar bile bu taktiği kullanıyor.

Ah ne diyorum ben?

Kafam dağılsın diye biraz televizyon izledim ve odama geçtim. Bıraktığım gibi hâlâ yatağın üzerinde duruyordu. Nedensizce garip gelmişti. Şu halime bak, oyuncağın hareket etmemesi bana garip geliyor.

Onu dikkatlice yatağın üzerinden aldım ve tekrar salondaki kanepeye yatırdım. Kendim de odama geçtim ve pijamalarımı giyip yatağa uzandım.

🍄

Gecenin bir yarısıydı. Yatakta ter içinde nefes nefese kalmıştım. Hareket edemiyordum.

Biri boğazıma bıçak dayıyormuş gibi hissediyordum. Bıçağı git gide daha derine batırıyordu. Boğazım kesilmek üzereydi. Nefes almakta zorlanıyordum.

Bıçağı birden sert bastırdı. Büyük bir acıyla kendime geldim. Boğazımdan kan fışkırıyor gibi hissediyordum. Hızla banyoya gittim ve aynada kendime baktım. En ufak bir kızarıklık dahi yoktu.

Elimi yüzümü yıkadım ve başımı kaldırıp tekrar aynaya baktığımda arkamda siyah bir silüet gördüm.

Korkuyla çığlık attım ve arkama döndüm. Aniden arkaya dönünce yere düştüm ve kafamı çok sert bir şekilde lavaboya çarptım. Elime gelen ıslaklıkla kanadığını anlamıştım. Ama en azından şu an kimse yoktu.

Koşarak yatak odama gittim ve kafama pansuman yapıp sargıyla sardım. Daha sonra yorganın altına girdim bir an önce sabah olması için uyumaya çalıştım.

Ufacık düzenleme dedikten sonra 350 kelimelik bir bölümü neredeyse 900 kelime yapmam :d

LİNUS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin