Lütfen satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin 🌾
🤎🤎🤎
Saatler geçmek bilmiyordu. Ben de bunu istiyordum zaten. Yarın eğitmenim Efra'yı öldürecekti ve ben imparator olacaktım. Hayır bunu zerre kadar istemiyorum ama mecburum.
Son bir kez Efra'yı görmek için dayanamadım ve yanına gittim. Uyuyordu. Öyle masum uyuyordu ki, sanki şu an karşımda küçük bir bebek vardı.
Saçlarına dokundum ve okşadım. Neden bu kadar yumuşaktı?
Siktir yine o garip sıvılar gözlerimden akıyordu. Ağlamak gerçekten berbat bir duygu. Göz yaşı denen tuzlu şeyi ne kadar silsem de tekrar tekrar akıyordu.
"Linus ne yapıyorsun burada?" Efra'nın sesini duyar duymaz ne yapacağımı şaşırdım.
Efra'dan
Gözlerimi açtığımda kafamın üstünde Linus'u ağlar vaziyette görmeyi hiç beklemiyordum. Ona bunun sebebini sorduğumda ise afallamıştı. Uyandığımın farkında değildi.
"Önemli bir şey yok" Tam gidecekken kolundan tutup onu durdurdum. Şaşırmıştı.
"Bana her şeyi anlat" Kaşlarını çattı. Bunu dememi beklemiyordu.
"Neyi?"
"Her şeyi işte. Kendinle ilgili olan her şeyi bilmek istiyorum" Bir süre bekledim. Cevap vermeyince tekrar konuştum.
"Kendin de farkındasın ki, bizim gibi değilsin. O zaman nesin sen? Nasıl böyle özel güçlerin olabiliyor? Nasıl sürekli karakter değiştiriyorsun? İlk aldığım günü hatırlıyor musun? Sürekli bana zarar vermeye çalışıyordun. Sonra bir anda her şeyi durduruyor normal oyuncak olarak kalıyordun. Daha sonra yine aynı şeyler. Tekrar beni öldürmeye çalıştın defalarca. Sonra da çiçek verdin. Senin amacın ne? İyi mi kötü mü? Önce parmağımı kırıyorsun sonra tedavi ediyorsun" Sorduğum tüm bu sorular onun hakkında merak ettiklerimin çeyreği bile değildi.
Başını eğdi ve yine sessiz kaldı. Onu ilk defa bu kadar çaresiz ve üzgün görüyordum.
"Tamam o zaman en başından anlat. Ya da ben en başından teker teker sorayım sen de yanıtla"
"Ölmen gerekiyor" Sesi titriyordu. Yüzüme dahi bakamıyordu.
"İyi de neden? Neden benim ölmem senin için bu kadar önemli? Ya da soruyu değiştiriyorum. Neden benim ölmem senin için bu kadar önemliyse beni öldürmüyorsun?"
"Dünyada bir çok evren vardır ve kendine özgün kuralları"diye cümlesine başladı. Merakla onu dinledim.
"İşte benim ait olduğum evren de Lies. Şu ana kadar en acımasız kuralları olan ve en kalpsiz canlıların büyüdüğü bir evren olarak bilinir"
"Neden?"
"Çünkü bizim yani Eyedes'lerin- bir diğer adıyla 'şeytan gözlü'lerin- duyguları yoktur. Duygularımız sadece âşık olunca ortaya çıkıyor ve bu da imkansız olmakla beraber bir ihtimal. Ama ben daha ne olduğunu bile anlamadan eğitmenimin söylediğine göre âşık oldum. Seni öldürmem konusuna gelirsek de, sizde nasıl ki devlet başbakanı seçiliyor bizde de imparator seçiliyor. Ama halkın oyuyla değil çeşitli görevlerle. Küçükken babama söz vermiştim. İleride imparator olacaktım ve Lies imparatorluğunun ismini Linus imparatorluğu olarak değiştirip gerçek adaleti sağlayacaktım. Çünkü babam bu adaletsizlikler yüzünden çok acı çekmiş en sonda ise acımasızca öldürülmüştü. Daha sonra imparator adaylığımı koydum ve bana tamamlamam gereken birbirinden zor 100 görev verdiler. Seni öldürmemse 100. yani sonuncu görevimdi. Bunu ilk öğrendiğimde çok mutlu olmuştum. Çünkü benim için bir insanı öldürmek gerçekten çok basit bir şeydi. Ama öyle olmadı işte. 99 görevi de, bazılarında zorlasam bile kolayca tamamladım. Sonuncu görev için de reşit olmanı beklemem gerekiyordu. Ben görevlerimi tamamladığımda sen daha 8 yaşındaydın. Yani on yıl boyunca seni öldürmek için beklemem gerekiyordu. Başta çabuk büyümen için can atıyordum. Reşit olduktan sonra da bir şekilde karşına çıktım. Aslında ben o markette sadece senin için oradaydım. Yani senin dışında kimse beni görmüyordu. Kasiyer de bendim. Evet sana karmaşık gelebilir ama öyleydi. Sen beni aldın ve eve götürdün. Aslında seni o gün öldürecektim. Ama yapamadım. Neden diye sorma, cevabını ben de bilmiyorum. Sanırım âşık olduğum kişi sensin Efra. Söylesene aşk ne? Ben bunu nasıl yenebilirim?"
Duyduklarım o kadar karmaşıktı ki, hiç bir şey anlamıyordum.
Lies, Eyedes, imparatorluk, 100 görev...
Hepsi o kadar karmaşıktı ki. Ve daha da garip olan duyguları bile olmayan bir yaratığın bana âşık olmasıydı.
"Aşk her neyse hiç sevmedim. Gerçekten de çok can yakıcı. Özür dilerim Efra ama yarın öleceksin. Ne olursa olsun" Bir anda ortadan kayboldu. Kafamda o kadar soru vardı ki. Ondan bu soruların cevabını istedim. Oysa sadece yenilerini ekleyip ortadan kayboldu. Üstelik de yarın beni öldüreceğini söyledi. Bunu gerçekten yapacak mıydı?
***
Sabaha kadar gözüme uyku girmemişti. Kendimi çok kötü hissediyorum. Bugün için işyerinden izin alıp evde kaldım. Ama Alya gitmişti. Tek başıma kalmıştım.
İçimde anlamsız bir korku vardı. Sanki Linus her an karşıma çıkıp beni öldürecekmiş gibi.
Kafamı bu düşüncelerden atmak için televizyonun karşısına geçip komik bir şov açtım. Ama dediklerini beynim algılamıyordu bile. Küçükken diş doktoruna giderken nasıl hissediyorsam şu an da öyleydim. Ama bu seferki gerçek bir ölüm korkusuydu.
Linus bir anda karşımda belirince çığlık attım. Dün geceki halinden eser yoktu. Yüzünde korkunç bir sırıtış vardı. Elinde de bıçak.
"Beni gerçekten öldürecek misin?" Tüm vücudum titriyordu. Oturduğum yerden kalkıp zor da olsa geri gittim. Hiçbir şey demedi. Kafa sallamakla yetindi.
Üzerime geldiğinde koşarak odama girip kapıyı kilitledim ve önüme ne geldiyse kapının önüne koydum. Ölümün beni bu kadar korkutacağını hiç düşünmemiştim.
Kapıya vurmaya başladı. Öyle bir güçlü vuruyordu ki kısa zamanda önündeki her şey devrildi kapıyı kırdı.
Bağırıp hıçkırarak ağlıyor ve durması için yalvarıyordum. Beni umursamadı ve dibime kadar geldi.
Bir anda kalbimde hissettiğim dehşetli acı sesimi çıkarmamı bile engellemişti. Sadece şok içersinde yüzüne bakıyordum.
Gözlerim kararıyordu. Dayanamadım ve kendimi karanlığa teslim ettim. Son gördüğüm şey ise Linus'un gülümsemesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİNUS (Tamamlandı)
HorrorO gün sadece dikkatimi çeken o oyuncağı almak istemiştim. Başıma bunların gelebileceğini kim bilebilirdi ki? [KİTABIMIN BENZERİNİN YAPILMASINI ASLA İSTEMİYORUM. GÖRÜRSENİZ EĞER LÜTFEN ŞİKAYET EDİN. ÇÜNKÜ BEN KİMSEYE BU KONUDA İZİN VERMEDİM] Başlangı...