Üçümüz beraber oturmuş kahvaltı ediyorduk. Maalesef abisi de buradaydı. Ama garip bir şekilde kafasını kaldırmıyordu. Sadece önündeki yemeğe odaklanmıştı.Gece Linus'un ona bir şey yapmış olabileceğini düşünsem de bazı nedenlerden ötürü bu saçma geliyordu.
"Sen işe gidecek misin bugün?" Alya sessizliği bozarak soru sordu.
"Abi sana diyorum. Bu aralar da herkeste bir dalgınlık var"dedi Alya söylenerek. Can bir anda kendine gelmiş gibi gözlerini kırpıştırdı ve kafasını kaldırıp kardeşine baktı.
"Efendim?" Sesi o kadar garip çıkıyordu ki...sanki dokunsan ağlayacak.
"Abi sen iyi misin?"diye sordu Alya endişeyle.
"Evet neden?"
"Sesin garip geldi de. Bir şey mi oldu?" O da benim gibi düşünüyordu. Can kafasını olumsuz anlamda salladı ve yemeğine devam etti.
Can yemeğini bitirip hemen evden çıktı. Alya da üniversite öğrencisiydi. O da okuluna gitti ve evde yalnız kaldım. Aslında benim için gitmek istemiyordu ama ben izin vermedim.
Kalkıp etrafı temizlemeye başladım. Bu kadar evini açmıştı bari bir işe yarayayım.
Evi bir güzel temizledim. Öğlen olmuştu ve ben çok acıkmıştım. Kendime biraz makarna yaptım. O pişene kadar da kahve yaptım ve salona geçtim. Tam bu anda Can'la karşılaştım. O ne ara gelmişti?
Beni görünce hemen kafasını eğdi ve odasına gitti. Bu işin aslını çok merak ediyordum.
Ben oturup kahvemi içerken adımın seslendiğini duydum.
"Efra!" Bu Can'ın sesiydi. Kalkıp odasının önüne geldim.
"Efendim"
"İçeri gel!" Şu an Linus'tan daha çok Can'dan korktuğumu anlamıştım.
"Neden?"
"Lütfen" Derin bir nefes aldım ve kapıyı açıp odaya girdim.
Canın ağzından ve burnundan kanlar aktığını gördüm. Kendisi de şoka girmiş gibiydi. Hemen yanına gittim.
Kan sanki musluktan akıyor gibiydi. Böyle giderse yakında vücudunda kan kalmayacaktı.
"Ne oldu sana böyle?" Cevap vermedi. Kolundan tutup banyoya götürdüm ve musluğu açtım. Elini uzatıp yüzünü yıkadı ancak pek bir faydası olmadı. Çok fazla kanıyordu ve böyle giderse hiç iyi şeyler olmayacaktı.
"Ambulans çağıracağım bekle burada" Odama gittim ve telefonumu alıp ambulansı aradım. Adresi de söyleyip telefonu kapattım ve banyoya geri döndüm.
Can yere yığılmıştı ve hareket etmiyordu. Nabzını kontrol ettim. Çok şükür yaşıyordu.
Hemen bir bez parçası alıp burnuna bastırdım. Ağzını da hafif araladım ki nefes alabilsin. Ama kan ağzından da akıyordu.
Ambulansın geldiğini duyunca onları buraya yönlendirdim ve Can'ı sedyeye koyup götürdüler. Ben de arabaya binmiştim.
"Hastanın nesi var?" Doktor olan sensin nereden bileyim?
"Bilmiyorum. Yanına gittiğimde bu haldeydi"
"Hasta çok fazla kan kaybediyor acele etmeliyiz" İçimi bir korku kaplamıştı. Ya tüm bunlar benim yüzümden olduysa? Evet Can'ı sevmiyordum ama benim yüzümden birinin ölmesine dayanamazdım.
Hastaneye gelmiştik. Can'ı hemen ameliyata aldılar. Ben de Alya'yı arayıp haber verdim. O da çabucak gelmişti.
"Alya ağlama artık" Alya'yı sakinleştirmeye çalışıyordum ama olmuyordu.
🍄
Ameliyat bitmişti. Can yaşıyordu. Ama hayati tehlikesi hâlâ vardı. Doktorlar izin verdiğinde Alya koşarak abisinin yanına gitti.
Can kendine gelmişti ve bir şeyler konuşuyorlardı. Bir anda Alya panikle ayağa kalktı ve beni çağırdı.
"N'oldu?" Dedim yanına giderek. Can bana baktı. Tekrar burnu kanıyordu.
"O...ondan uzak dur"dedi Can ve gözlerini kapattı. Alya şoka girmişti. Hemen doktorları çağırdım. Bizi dışarı çıkardılar.
Alya hıçkırarak ağlıyordu. Ben de ne yapacağımı bilmiyor öylece oturuyordum. Can neden öyle bir şey demişti? Tüm bunların suçlusu ben miyim?
Doktor dışarı çıktığında Alya koşarak yanına gitti.
"Noldu doktor bey? Abim iyi mi? Bir şey söylesenize!" Doktor kafasını eğmişti.
"Maalesef...biz elimizden geleni yaptık. Ama çok fazla kan kaybetmişti. Başınız sağ olsun" Doktor gitti. Alya yere yığılınca gidip tuttum onu. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Sarılıp sakinleştirmeye çalıştım ama olmuyordu.
"Sen yaptın" duyduğum şeye ne tepki vereceğimi şaşırmıştım. Başını kaldırdı ve yüzüme baktı.
"O yaratık öldürdü abimi. O öldürdü biliyorum. Senin yüzünden hepsi senin yüzünden. Eğer en başından beri onu almasaydın bunlar olmayacaktı. Senin yüzünden!" Sinirle durmadan vurmaya başladı. Bense sadece duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Hepsi benim yüzümden mi olmuştu?
Doktorlar Alya'yı benden ayırdılar ve götürdüler. Giderken arkamdan bağırmaya başladı.
"Siktir git burdan. Abim senin yüzünden öldü. Defol!"
Senin yüzünden öldü! Senin yüzünden öldü! Senin yüzünden öldü! Senin yüzünden öldü!
Beynimde sürekli bu cümle yankılanıyordu.
Hemşire geldi ve kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya götürdü.
Yüzümü yıkadım ve koşarak hastaneden uzaklaştım. Evlerine gittim ve her yerde Linus'u aradım.
"Linus neredeysen çık ortaya!" Arkamı döndüğümde oradaydı. Elime aldım ve tüm gücümle duvara çarptım. Porselen kafası anında parça parça olmuştu.
"Sen öldürdün onu! Benim bir suçum yok sen öldürdün sen!" Ağlayarak evden çıktım ve öylece koştum. Nereye gideceğimi bilmeden sadece koştum. İnsanlar bana bakıyordu. Umurumda değildi.
Şu an tek bir amacım vardı. O da bir an önce ölüp tüm bunlardan kurtulmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİNUS (Tamamlandı)
HorrorO gün sadece dikkatimi çeken o oyuncağı almak istemiştim. Başıma bunların gelebileceğini kim bilebilirdi ki? [KİTABIMIN BENZERİNİN YAPILMASINI ASLA İSTEMİYORUM. GÖRÜRSENİZ EĞER LÜTFEN ŞİKAYET EDİN. ÇÜNKÜ BEN KİMSEYE BU KONUDA İZİN VERMEDİM] Başlangı...