*4 ay önce*
Batıdan esen şiddetli rüzgar tokat gibi çarpıp geçiyordu yüzüme. Üzerimdeki kalın cekete rağmen üşütüyordu. Belimde duran silaha sıkıca sarılıp babamın tam arkasına yerleştim. Soğuğa rağmen dimdik durmak zorundaydım.
Yıllardır düşman olan iki büyük mafya ailesi büyük bir kalede buluştu. Aramızdaki bu davayı bitirmekti niyetimiz. Babam ve meşhur mafya babası alendro karşılıklı oturmuş kahvelerini yudumluyordu terasta.
"Batı cephesi tamamen bizim kontrolümüzde bay joon eğer sizin bölgeyle birleşirsek bizi kimse durduramaz." Dedi alendro sigarasını tüttürürken. Buruşuk parmakları bardağı sıkıca tutuyor yaşlı gözleriyle babama bakıyordu.
"Tabi onunda zamanı var elbet güçlerimiz birleşecek öncelikle anlaşma imzalamalı.." Elini arkaraya doğru uzatıp bekledi. Avucumda sıkıştırdığım dosyayı öfkeyle elleri arasına koydum.
Bu anlaşma bana sahte geliyordu, karşımda duran yaşlı kurt ve adamları her an atak yapacak gibiydi. "Buyrun inceleyin!" Dosyayı uzatıp yaslandı babam. Dişlerimi sıkarak göz dağı veriyordum.
Bir el Omzuma sıkıca tutununca panikle döndüm. "Sakin ol jungkook kasma kendini bir şey olmayacak." Gülümseyerek bakan hobi hyunga aynı şeklide karşılık verdim. Önümü döner dönmez yüzüme sıçrayan kanlar şok etkisi yaratmıştı. Patlama sesi kulaklarımı çınlatıyordu. Titreyen elimle yüzüme dokunup kanı sildim.
Gözlerim babama kaydı aniden. Bu kan onun kanıydı! Yaşlı kurt onu tam kalbinden vurmuştu. Hızla silahıma davranıp koluna ve kalbine ateş ettim. "Lanet olsun babamı koruyun!!" Diye bağırırken babama siper olup ikinci kurşunu kolumla karşıladım.
"Bu burda bitmedi jeon bu burda bitmedi" tehditler savururken adamları aceleyle çıkarmaya çalışıyordu. Peşinden koşacakken hyung beni durdurdu.
"Sen babamın yarasına bak ve onu yetiştir ben onları yakalayacağım!" Dolu gözlerimi sıkarak onay verdim. Hayır ağlamamalıydım! Silahı bir kenara bırakıp babama döndüm. Gözleri yarı baygın bakıyordu bana.
"İyi olacaksın efendim iyi olacaksın beni bırakamazsın iyi olacaksın!!" Ellerimi yarasına bastırıp kompres yapsam da öleceğini biliyor gibi kulağıma eğilip bir şeyler fısıldadı ve elime bir kağıt tutuşturdu. Dizlerimin üzerine düştüm o an ne sesim çıktı ağlamaya ne de takatim kaldı savaşmaya. Öyle ki sırtıma bi el ateş edilen kuruşunu bile hissedemedim...
***
*4 ay sonra*
Karanlığa bürünmüş bedenler hiçbir şey hissedemezdi. Ruhuma çarpan anılar ve bileğimdeki prangalar rahat bırakmıyordu bedenimi. Hazır olmadığım bir anda üzerime kalan sorumluluklar altında ezilmekten korkuyordum.
Daha acım tazeyken kurtlar sofrasında buldum ruhumu. Kendimi istemediğim bir şeye hapsedip kaybettim duygularımı, hayallerimi.. Etrafıma toplanan büyük liderlere göz ucuyla bakıp duruşumu dikleştirdim.
Hepsi beni Acemi görüyor bir kurşunda işimi bitirmek istiyorlardı. Silahına sarılmış oturan yaşlı kurtlara gülerek baktım. İki yanımda ağabeylerim suga ve hobi hyung duruyordu. Hobi hyung bana oldukça kızgındı çünkü liderlerin başına ben atanmıştım.
Silahını durmadan masada çeviriyor sinir bozucu bir ses çıkarıyordu. Elimi hızla masaya vurup silahı işaret ettim. "Şu siktiğimin silahını yerine koy hyung!!" Dişlerimi sıkarak var gücümle bağırdım. Yüzüme taktığım maskem benim en büyük kamufle aracımdı, bu alemde kimsenin yüzümü bilmemesi gerekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ciel caché (TAEKOOK)
FanfictionKöpekten kaçarken mafya toplantısını bölen taehyung, onu görür görmez ona sahip olmak isteyen jungkook... (Saçma sapan yorumlar yapanlar engellenecektir, bu bir kurgu aşırı ciddiye alarak okumayın!) (Son olarak eklemek istediğim ise bu ilk ficimiz...