~Yazarın anlatımı~O günden sonra Jungkook kardeşlerinin karşısına çıkmamıştı. Kendisini odasına kapatmış yiyecek getirseler bile almıyor, sadece uyuyordu. O dönüşümü neden geçirdiğini bilmiyordu, ayrıca kardeşlerine zarar vermişti ama bu sefer sadece biricik Yoongi hyung'una değil, hepsine...
........
Jin hala temizlikle meşguldü, Namjoon ise yine kitap okuyordu. Fakat bu sefer hobi ya da vakit geçirmek için değil, Jungkook'un 3.seviye meleze dönüşmesine sebep olan şeyi araştırıyordu. Hepsi Sun'un güneş yanığının kanamasının Jungkook'un dönüşmesine etki ettiğini düşünüyordu. Aslında doğru iz üzerindeydiler, ama düşündükleri şey tam olarak doğru değildi.
Evet, buna sebep olan Sun'du ama sebebi güneş yanığının kanaması değildi, onun kanı bir vampirin yanında aktığında kokusu yüzünden karşısındaki kişiyi yüksek seviyede türüne göre dönüştürüyordu. Yani başka bir deyişle, kanı özel bir insandı.
Jin temizlik işini bırakıp Yoongi ile ilgilenmekte olan Hoseok'un yanına gitti.
Bu arada Hoseok geleli tam 1 hafta oluyordu ve bu olay yaşanalı ise 12 gün. Yani 12 gündür Jungkook diğerlerinin yanına çıkmamıştı ve el olarak aralarına bir kız daha katılmıştı. Sae-ji...
Hoseok tam anlamıyla beslendikten sonra geri dönerken Sae-ji de onunla gelmek istemişti, büyükbaba Alfred'e danıştıktan sonra da Hoseok ile gelip diğerlerinin arasına katılmıştı.
"Nasılsınız çocuklar?" dedi Jin.
Hoseok o herkesin içini ısıtan gülümsemesini sunarak, "İyiyiz hyung. Yani ben iyiyim. Ama Yoongi hyung'um da iyi."
"Anladım. Canın çok yanıyor mu Yoongi?"
Yoongi bir şey söyleyemeden yarasına giren ani bir sızıltı ile gözlerini kapattı ve yüzünü buruşturup, inledi.
"Oturduktan ya da yattıktan sonra tekrar kalkmakta zorluk çektiğimi, elimi dahi hareket ettirdiğimde ağrıdığını, konuşurken nefesimin kesildiğini ve yürümekte güçlük çektiğimi saymazsak eğer, evet...ben de iyiyim." diye sitem etti. Hoseok bunun üzerine güldü ama Yoongi'nin ters bakışlarını yakaladığı an sustu. Jin ise şaşkınca ona bakakaldı.
"Ee, iyi de...sen bütün olumsuzlukları saydın. Nasıl iyi olabilirsin?"
"Ah Jin, çok safsın." dedi Yoongi ve hafifçe güldü. Fakat gülmesiyle yarasının sızlaması bir oldu ve tekrar bir iniltiyle sustu.
"Güldürme beni SeokJin!"
"İyi de ben bir şey yapmadım."
"Neyseee, sen onu boşveer hyung. Ben Yoongi hyung'uma bakıyorum zaten. Ama Jimin ve Tae nasıllar?"
"Jimin, her zamanki gibi kanamasından dolayı vampir virüsüne yakalanmaktan korktuğu için kendini odaya kapattı. Tae de arada sırada nefessiz kalıyor. Ama iyiler."
"Tek iyi olsunlar Jin hyung. Ama ben en çok Jungkook için endişe ediyorum."
"Ben de öyle. Jae'in yanına gelmesine bile izin vermiyor. Ayrıca büyükbaba Alfred geçici olarak da olsa, Sun'u yanına aldığından beri kız sadece seni düşünmüş Yoongi."
"Hyung, onu konuşturma. O iyi değil." dedi Hoseok, haklıydı da. Belki de Yoongi iyi olduğunu göstermeye çalışıyordu ama hayır, kesinlikle başarısız oluyordu bu konuda.
"Yoongi hyung, gel ben seni odana götüreyim. Biraz dinlenmen gerek. Kendini çok zorluyorsun." dedi Hoseok ve Yoongi'nin kokuna girip yavaşça kaldırmaya çalıştı. Fakat Yoongi canının acısından kımıldayamıyordu bile.
Mutfakta yaşanan o olaydan sonra Jungkook, Jae ile kendisini ayırmak için aralarına giren diğer abilerinin canını çok yakmıştı. Namjoon ve Jin hyung'u iyiydiler; Yoongi hyung'u, Jimin ve Taehyung ise değildi. Hele de Yoongi. Jungkook abilerine zarar verdiği için kendini affetmiyordu. Üstelik bunu daha ilk yapışı da değildi. Bunu bir kaç kere daha yapmıştı ama en çok da,
Yoongi hyung'una...Hoseok bir kaç denemeden sonra Yoongi'yi kaldırmayı ve odasına getirmeyi başarmıştı. Fakat, Yoongi'nin düzeleceği yok gibiydi. Kana ihtiyacı vardı. Daha doğrusu hepsinin kana ihtiyacı vardı. Yoongi en azından Sun-yeon'dan besleniyordu ama o artık yoktu. Geçici olarak tabii.
Hoseok Yoongi'nin yatmak istemediğini biliyordu, bu yüzden de yatağa oturup konuşmaya başladılar.
"Hyung, iyi misin?"
"Ne desem inanırsın?"
"Hayır, iyi değilim. Kana ihtiyacım var, dersen belki. Hyung ben cidden senin için çok endişe ediyorum. Hatta korkuyorum. Jungkook bunların hiçbirini bilerek yapmıyor, biliyorum. Fakat en çok sana zarar geliyor, işte bunu anlamış değilim. Sanki kasıtlı gibi, ah Tanrım!"
"Öyle düşünme Hoseok. O bunların hiçbirini kasıtlı olarak yapmıyor. Hatırlasana, Sun'un buraya geldiği ilk hafta eli yanmıştı da bizim kankolikler hemen başına toplanmıştı. O zaman onların dönüşmesi de sadece 2 saniye sürmüştü. Suçlanılacak bir kişi yok."
"Haklı olabilirsin hyung ama-" diyordu Hoseok ta ki kapının aniden açılıp da Jin'in, "Böldüm kusura bakmayın!" deyişi her şeyi değiştirene kadar.
"N'oluyor SeokJin?"
"Büyükbaba geldi,size bir sürprizi var. Gerçi, sanırım siz ikinizi pek ilgilendirmiyor ama...olsun." dedi. Büyükbabanın kimlerle geldiğini ya da neyle geldiğini merak ettikleri için Hoseok yine Yoongi'ye yardım etti ve aşağı indiler.
Aşağı inince ise birbirlerine özlemle sarılan bir Jimin ve Jin-kyong gördüler. Hoseok, "Aahhğğ! Neee kadaaar da tatlıılaaarr!" dedi parmaklarını birbirine kenetleyip yanağına koyarak.
Yoongi de Hoseok'a uyarı olarak kafasına vurdu. Hoseok acıyla minik bir inilti bıraktı ortaya ve hemen ciddileşti."Merhaba beyler! Uzun zaman oldu. Size bir sürprizim olacağını söylemiştim o günkü toplantımızda. İşte, o sürpriz tam olarak buydu. Aslında bu işi biraz daha geciktirmeyi düşünüyordum ama, baktım ki hem Jae-hwa, hem de Mie-shun burada... O zaman diğerleri de bir an önce gelmeli, dedim."
"Gerçekten çok teşekkür ederiz büyükbaba. Bir sürprizin olduğunu söylediğinde 'bu kesin harika bir şeydir' diye düşünmüştüm, öyleymiş cidden de!!"
"Ne demek Jimin. Benim verdiğim sürpriz sözleri daima harika olur zaten." dedi Alfred gülümseyerek.
Çocuklar kız arkadaşlarını -vampir kız arkadaşlarını- upuzun bir süreden sonra ilk defa görüyorlardı. Hepsi büyükbabanın bu sürprizine bayılmıştı. Onlar için bu mutluluğu kelimeler tarif etmeye yetmezdi. Fakat her ne kadar mutlu olsalar da hala içlerinde bir yerde fırtınalar kopuyordu. Sadece hiçbiri bunu dışa vurmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion¹ : 3 Ay {BTS}
VampireBir kız babasına, şehrin sınırında bulunan lüks bir malikaneye gitmek istediğini söyler. Amacı yaz tatilini insanlardan uzak ve sessiz bir yerde geçirmektir. Malikanede tek kalacağını düşünerekten bu bir hayli büyük malikaneye gider. Ve orada belki...