~Sun-yeon~Arkamdan gelen uyarılara aldırış etmeden yukarı çıktım ve Yoongi'nin odasının kapısının önünde durdum. Korkuyordum, gerdindim, endişe ve de telaşlıydım. Ama neden?? Bütün bu korkum nedendi?
Bana Yoongi'nin ilk defa son seviyeye dönüştüğünü söylemişlerdi. Hatta son seviyeyi de geçtim, daha önce 2.seviye olan bir dönüşüm bile geçirmemişti. Benden yine sakladıkları bir şey vardı ve ben bunu yine gün yüzüne çıkaracaktım.
Korkuyordum içeri girdiğim andan itibaren yaşayacağım şeylerden, ama yine de onun iyi olması için her şeyi göze alan bir deliydim şuan. Ölürsem eğer onun elinden ölmeyi bile tercih eden bir deliydim. Kapı koluna elimi uzatıp tuttum. Diğerleri ben daha kapıyı bile açmadan hemen gelmişlerdi yanıma. Tam kapı kolunu aşağı indiriyordum ki, Taehyung kolumu sıkıca tutup kapının kolundan ayrılmama sebep olmuştu.
"Bu yaptığım delilik Sun! Emin ol ki seni öldürür."
"Bu umurumda mu sanıyorsun Tae!? Hayır, değil. Ben sadece onun iyi olmasını istiyorum. Hem sadece kana ihtiyacı var, kan kaybetmedi sonuçta." dedim ve herkesin üzerine bir sessizlik çöktü.
"Ne dedim ben?" dedim hayretle.
Ne demiştim de böyle susmuşlardı. Aklımda bir şeyler vardı ama onu düşünmek istemiyordum. Daha fazla dayanamadım bu sessizliği ve, "Ya ne oluyor söylesenize?!" diye bağırdım, dedim cidden çok yüksek çıkmıştı.
Hoseok ilk başta biraz sıçramıştı. Iım, şey...o ne zaman geri dönmüştü? Neyse bunun şuan da bir önemi yoktu.
"Ya cevap versenize!" dedim son bir kez daha. Kendimi çok halsiz hissetmeye başlamıştım bir anda. Şuanda bayılamam, hayır. Yoongi'nin bana ihtiyacı vardı ve benim şuanda iyi olman gerekiyordu.
"Sun-yeon-ahh! Yoongi hyung, yaralandı. Jungkook'un Jae-hwa'yı ısırdığı gün onları ayırmaya çalışırken hepimiz...yara aldık. Ama Yoongi hyung, o iyi değildi."
Duyduğum şey gözlerimin büyümesine sebep olurken aynı zamanda da beni beynimden vurmuştu. Daha fazla dayanamayıp uzun süredir içimde tuttuğum gözyaşlarımı bir bir serbest bırakmıştım.
Yoongi uzun süre ortadan kaybolup gelmediği gün mahvolmuştum zaten. Peki ya şimdi? Şimdi ne olacaktı? O uzun süre ortada yokken delirmiştim, ama şimdi...o iyi değildi, yaralıydı ve en büyük korkum ise annemden sonra en çok değer verdiğim kişiyi kaybetmekti.
Bir yandan ağlıyor, bir yandan da konuşmaya çalışıyordum.
"Bana bakın...hiçbiriniz...bana-engel olmayın, sakın. Ömür boyu sizinle konuşmam, yüzünüze dahi bakmam. Jin lütfen, beni durdurmayın, bırakın beni." dedim titrek sesimle.
Söylediğim şeylerin üzerine üzüldüklerini anlamam uzun sürmedi. Jungkook zaten ağlamaya can atan bir pozisyondaydı ve dolan gözleri bunu hemen sağlamıştı. Jimin de aynı durumdaydı. Hepsinin Yoongi için endişe ettiğini biliyor, hissediyordum. Fakat beni neden durdurmak istediklerini anlamamıştım. Ben onlar için Yoongi'den daha mı değerliydim?
Taehyung kolumu tutam elini gevşetti ve bununla birlikte hemen kapıya yöneldim. Fakat yine açamadım çünkü Taehyung yine kolumu tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion¹ : 3 Ay {BTS}
WampiryBir kız babasına, şehrin sınırında bulunan lüks bir malikaneye gitmek istediğini söyler. Amacı yaz tatilini insanlardan uzak ve sessiz bir yerde geçirmektir. Malikanede tek kalacağını düşünerekten bu bir hayli büyük malikaneye gider. Ve orada belki...