Selamlar! Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim teşekkür ederim.Umarım sizlerde iyisinizdir.Bugün söyleyeceğim bir duyuru yok o yüzden hemencecik bölümümüze geçelim
Neyse hadi çok uzatmadan yeni bölümümüze geçelim.İyi okumalar sizleri seviyorum ❤❤❤😚😚😚
Chionie'nin ağızından;
Gözlerimi tedirginlikle açtım,diğerlerinin ellerini hâla sıkı sıkı tutuyordum.Gözlerim yavaş yavaş açılınca etrafı inceledim
Gökyüzü,Tıpkı Rüya Aleminden baktığımız gündeki gibi kıpkırmızıydı.Koyu Kırmızının ve siyahın her tonu gökyüzünü kaplıyordu.Koyu Gri renginde olan bulutlara siyah rengine dönmüştü.Bu durum buranın bir kabus mekanı olduğunu kanıtlayan en büyük etmenlerdendi
Karşımızda,Kabus Kulesi tüm heybetiyle 100 metre ilerimizde duruyordu.Simsiyah renklerde olması,ona ayrı bir korkutuculuk katıyordu.Çevrede ise çorak ve kurumuş otlardan başka hiçbir şey yoktu
Kısaca bu korkutucu yerde,her yerden ölüm ve korku akıyordu
El ele tutuşmayı bıraktık,birbirimize doğru bakmaya başladık.Onlara doğru hüzünlü bir şekilde gülümsedim ve ellerimi iki yana doğru açtım
"Son kez sarılalım mı?"dedim
Şu an resmen veda konuşması yapıyordum.Nedense 2 dakika içinde herkesi öldürmüştüm.Buradan kurtulabileceğimizi biliyordum ama kaybedeceğimizin hissi bütün bedenimi sarmıştı.Nedeni ise buranın çok farklı olmasından kaynaklıydı
14 yaşında,Kral Mosrres ile savaşırken normal dünyadaydım.15 yaşında Antiklerle savaşırken de normal dünyadaydım ama şu an İlüzyonlar dünyasındayız ve burası normal dünya gibi değil
Ne enteresan,Hem Kral Mosrres hemde Antikler ile savaşırken bu kadar korktuğumu hatırlamıyordum,Antikler Savaşı öncesinde,tedirginliğimden dolayı kendimi uykusuz ve yorgun bıraktığımı hatırlıyordum elbette,zaten unutmam mümkün değildi ondan şüphe yok.Hem onlarla savaşırken ölme olasılığım daha yüksekti ama buradaki kadar uzun süreli bir tedirginlik yaşamamıştım
Kendimi biraz olsun rahatlatmak için,derin bir nefes alıp verdim ve benim sarılmamı bekleyen arkadaşlarıma,bir çember oluşturarak hepsine kocaman sarıldım
Bu yol boyunca benimle birlikte oldukları,bana yardım ettikleri ve benim tatlı dostlarım olduklarından dolayı hepsine teker teker teşekkür ettim ve bir süre sonra sarılmayı keserek yavaş adımlarla,Kuleye doğru yürümeye başladık
Solumda,Dylan ve sağımda Mollie olmak üzere üçümüz en önden yürüyorduk.Derek ve Lysbeth ise yan yana arkamızdan geliyorlardı
Oraya doğru giderken,etraftaki tek var olan ses kurumuş,çatlamış ve açık kahverengi renginde o toprakların çatır çutur ötüşüydü.Ayaklarımıza arada bir batan ve fazla acıtmayan minik çakıl taşları,kurumuş ufak tefek otlar ve uzun kısa fark etmeksizin toprak zeminde oluşmuş olan çatlaklar haricinde,yerde hiçbir şey yoktu.
Gözlerimi,Tıpkı uçak sesi duyduktan sonra uçağı görmek için yukarı bakan bir çocuk gibi yukarıya dikmiş ve Kulenin en ucundaki yere bakıyordum
Böyle bu şekilde yürüdükten sonra tam kapıya ulaşmamız 6 metre kala,kapı sakince kendiliğinden açıldı.Kapı beklenileceği üzere koyu kahverengi bir ahşaptan yapıldığı için gıcırdayarak açılmıştı
Herkes kısa süreliğine durdu,bir süre birbirimize baktıktan sonra herkes kafasını olumlu anlamda salladı ve yeniden yürümeye devam ettik
Kapının önüne geldiğimizde herkes sırayla ve sessizce içeri girdi.Sıramız Tıpkı,Karlı yerdeki gibi En önde Dylan,arkasında ben,benim arkamda Mollie,onun arkasında Lysbeth ve en sonda Derek olmak üzere bir sıraya girmiştik
Dışarıdan bakınca,Kule tahminimce 100 veya 200 metre uzunluğundaydı.Silindir şeklinde dimdik dikilmişti.İçerisi ise ufak dikdörtgen şeklinde,üst üste dizilmiş taşlardan oluşan siyah renkli duvarlardan yapılmıştı,yerde duran duvarların aynısı olan siyah renkli taşlardan yapılmış ve oval şekilde olan merdivenler ise yukarıya doğru sarmal bir şekilde çıkıyordu.Aralarında 8 metre bir aralık olmak üzere sağ duvarların üzerlerinde,Kuleyi aydınlatmak için kullanılan meşaleler vardı,Meşalelerde Tıpkı gökyüzü gibi koyu kırmızı rengindeydi
Cidden Kabus Perisi burayı korkunç göstermek için elinden geleni yapmıştı
Sarmal merdivenlerden yukarı doğru çıkarken,bazı duvarların üzerinde ahşaptan yapılmış olan kapıların var olduğunu gördük.Sıradan ve ahşaptan yapılmış kapıları üzerlerinde,siyah ahşaptan yapılmış yuvarlak şeklinde kapı tokmakları da mevcuttu
Bu kapıların,bir odaya açılma olasılıkları çok düşüktü,çünkü kuleye dışarıdan baktığınız zaman bir odayı anımsatacak bir yapı veya çıkıklık yoktu.Gerçi bu kapıların nereye açıldığı çokta umurumda değildi ve olmayacaktı da,olmasını da istemiyordum
Kim bilir ne tür bir Kabusa ya da belaya açılıyordu o kapılar...
Uzun bir sürecin ardından,Yukarıda duran ve başka bir yere açılan,dikdörtgen şeklinde bir boşluk gördük.Boşluktan içeriye girdik
Geldiğimiz yer,fazlasıyla karanlıktı.Çevrede hiçbir şey göremiyordum.Tek görebildiğim şey 2 metre uzunluğunda,camsız bir pencere ve odanın sağ tarafında bulunan küçük, kırmızı bir kristal küreydi.Kristal Küre,Yerden 6 metre yükseklikte duruyordu,neyin üzerinde durduğunu göremiyordum çünkü Kristal Küre,pencereden fazlasıyla uzakta duruyordu.Bu Karanlık Oda'da uğursuz bir sessizlik vardı, Odanın karanlığı ve odayı aydınlatan pencereden yansıyan kızıl gökyüzü ile odayı oluşturan taşlar fazlasıyla bu odayı ürkütücü gösteriyordu
"Evime hoş geldiniz,sevgili Oyuncaklarım" dedi Orta yaşlı bir kadın ve erkek sesi sağ tarafımdan
Bakışlarımı,sol tarafa döndürdüğümde,gözlerim korkuyla büyümüş ve bedenim titremeye başlamıştı.Diğerlerine baktığımda onlarda benim gibi gözleri korkuyla büyümüş ve bedenleri titremeye başlamıştı
Bakışlarımı arkadaşlarımdan çekmiş ve yeniden solumda duran varlığa çevirmiştim.Ona,ondan korkmuş olduğumu çaktırmadan,Onu süzmeye ve incelemeye başladım
Tıpkı Kartaara ve Rüya Perisi gibi sise benzeyen bir varlık duruyordu.Bu sisli varlık,Kırmızı renkliydi ve bayağı büyüktü yani...Aşağı yukarı Kartaara ile aynı boyutlarda duruyordu,bir şeyin üzerinde durduğundan tam olarak boyutunu çözemiyordum.Yüzü de Tıpkı Rüya Perisi gibi camdan yapılmış bir insan maskesine benziyordu
Maske'nin yüz hatları Tıpkı Rüya Perisi'nin Maskesinin yüz hatları gibi genç bir kadın yüzüne benziyordu ancak bu maskenin yüz hatları daha çok çocuksuydu,bu seferde tahminde bulunacak olursam en fazla 17-18 yaşlarındaki bir genç kızın yüz hatlarıydı,benimle yaşıt birinin yüz hatlarıydı yani...
Kısacası Rüya Perisi neyse bu kişide onun Kırmızı renkli ve daha genç modeliydi
Anlayacağınız üzere O Kabus Perisinin ta kendisiydi.Sesinden ve görünüşünden bunu anlamamak mümkün değildi
Bakalım neler olacaktı? Kavgamız umarım kolay geçerdi ancak bu an için fazlasıyla sevimli bir hayal gibi duruyordu
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Prenses-3:Rüya Alemi
FantasyChionie'nin Antikleri yenmesinin üzerinden 1 sene geçmiştir.Bu sene içerisinde savaş olmadan rahat bir yaşam sürmüşlerdir ancak şu an 17 yaşında olan Prensesimiz yeni bir maceraya girecektir Ancak bu macera Manevi Dünyada değildir İluzyonlar Dünyas...