Chionie'nin Antikleri yenmesinin üzerinden 1 sene geçmiştir.Bu sene içerisinde savaş olmadan rahat bir yaşam sürmüşlerdir ancak şu an 17 yaşında olan Prensesimiz yeni bir maceraya girecektir
Ancak bu macera Manevi Dünyada değildir
İluzyonlar Dünyas...
Selamlar! Bölümün başlığını görüp bir uyarı olduğunu sanmayın.Bu bölümümüzü adı
Neyse hadi çok uzatmadan yeni bölümümüze geçelim.İyi okumalar sizleri seviyorum ❤❤❤😚😚😚
Chionie'nin ağızından;
Söğüt Ağacının altında biraz oturduktan sonra Akşam yemeği için çağıran,Parcifal'ı takip ettim ve Akşam yemeği yedik.Dylan,Doktorda olduğu için Akşam yemeğinde yoktu.Ondan sonra Dylan'ı ziyaret etmek için doktora gittim
Doktor'un bulunduğu revir odası Klasik Revir odasından farksızdı.Odanın solunda kocaman bir perde ve Doktorun masası duruyordu.Masanın arkasındaki duvar tamamiyle pencere ile kaplıydı ve batan güneşin uzağa dağıttığı turunculuk bütün beyaz renkli fayanslara turuncu renginu veriyordu.Doktor Masasının hemen karşısında ise ilaçların,belgelerin ve bazı kitapların olduğu bir gardrop vardı
"Kulağına her sabah ve akşam bu merhemi sür ve yüksek sesli yerlerden uzak durmanı tavsiye ederim"
Perdenin arkasına gittiğimde Dylan ile Doktor Beyin konuştuğunu gördüm yanlış hatırlamıyorsam adı Felipdein'di ve Ejderha'ydı
"Felipdein?"dedim soru sorar bir tonla
Felipdein arkasını döndü,Kısa sarı saçları ve Su Yeşili gözleri vardı.Yaş olarak 25-26 yaşlarında duruyordu.Ciddi anlamda uzun boyluydu.Rahat 1.80 vardı
Önümde reverans yaptı
"Kraliçe Chionie.Sizi burada karşılamak bir onurdur efendim"
"Teşekkür ederim,Felipdein.Peki Dylan'ın durumu nedir?"
Felipdein,Dylan'ın yanına gitti ve elini Dylan'ın kulağına yaklaştırdı.Diğer eliyle de minik bir feneri kulağına doğrultuyordu.Yavaşça yaklaştım ama pek bir şey göremedim
"Duyduğu yüksek ses,Koruyucumuzun kulağına zarar vermiş,Çok şiddetli değil yani duyma konusunda bir sıkıntısı yok ancak hafiften bir zedelenme var ve birazcık kanamış ama merak etmeyin,Merhemle birlikte hemencecik geçer"
"Teşekkür ederiz Felipdein"dedim
"Önemli değil,Sonuçta bu benim işim"dedi Felipdein ve Dylan'ın sırtına bir abi edasıyla vurdu
"Hadi geçmiş olsun"
Revirden çıktıktan sonra ikimizde odamıza gittik.Yarın sabah erken kalkacağımızdan,yolun uzak olmasından ve bugün fazlasıyla yorulduğumuzdan pek fazla zaman geçirmemiştik
Beyaz renkli geceliğimi giyerken Methias ile iletişime geçtim.Tabii onun göremeyeceği bir yerde giyiniyordum
"Methias,Yarın saat 7.30'ta Beni uyandır.Buz Krallığına gideceğiz"
"Tamamdır efendim"
Methias ile konuşmam bittikten sonra yatağıma yattım ve uykunun kollarına kendimi bıraktım
Gözlerimi yeniden açtığımda fazlasıyla değişik bir yerdeydim.Genelde etrafım siyah ve Kraliçe Ruhlarının olduğu Tahtı görürdüm ancak bu sefer etrafımda pastel rengi lila ile çevrili olan bir odada duruyordum.Etrafta bulutlar vardı ve uzandığım yer ıslaktı.Sağımda Lila renginde olan bir bulut vardı.Solumda ise 6 tane uzun dikdörtgen pencereler vardı
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
