8. BÖLÜM

3.2K 316 200
                                    

Oy verip yorumlarınızı benimle paylaşırsanız çok çok mutlu olurum 🥰

Hepinizden bu gecikme için çok özür diliyorum bazı sağlık sorunları nedeniyle hikayemle ilgilenemedim ama bulduğum ilk fırsatta yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz🤭

💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮

Hayatın benden aldıklarına şu kısa sürede yaşadıklarıma anlam veremiyordum. Sadece hayatta kalmak ve babama verdiğim sözü tutmak için güçlü olmaya çalışıyordum. O gün Yiğit Beye teşekkür edemeden hızlıca gitmişti. Ne olduğunu ne öğrenebilmiş ne de kimseye sorabilmiştim.
Restorant da çalışmaya alışmıştım. Hepimiz gün boyu yoğun tempoda çalışıyorduk, herkesle de çok iyi anlaşmıştım. Tek kişi hariç Duygu. Ne bu kız beni sevmişti ne de ben onu.

Kazandığım ilk parayla kendime yeni bir telefon ve hat aldım. İlk işim can dostum kardeşim Sude'yi aramak olmuştu. Birbirimizle konuşmamız bayağı duygusal geçmişti. İkimizde her kelimede göz yaşlarımıza dur diyememiştik. Sude'ye yaşadıklarımı anlatmak istesem de canım kardeşim seni görmeden inanmam diyip restauranta gelmişti. Geldiğinde arkadaşlarım oturmamızı söylediler Sude'yle uzun süre oturup konuşmuştuk. Hem ağlayıp hemde gülmüştük. Sude telefonlarına çıkmayınca merak etmiş eve gittiğinde Fatma denen kadın ileri geri konuşmuş evden kovmuştu. Tek güzel şey katil olmamıştım. O Serhat denen pislik yaralıymış kafasına atılan dikişle kurtulmuş. Yaşadığına sevineceğimi hiç tahmin etmemiştim. Sude'yle konuşurken Kemal abi gelmiş onunlada tanıştırmıştım. Sude geç vakit olunca gitmişti .

O gün akşama doğru Yiğit Bey gelmişti hepimize selam verip yukarı odasına gitmişti. Giderken odasına kahvesini getirmemi istemişti. Uzun zamandır buraya gelmediği için gözlerindeki yorgunluk çok belli oluyordu. Acaba neden bu kadar yorgundu diye düşünmeden edemedim. Kahvesini yapıp yukarı odasına götürdüm. Kapıyı tıklattığımda sert ve keskin 'gel' komutuyla içeri girdim. Tepsideki kahveyi dökmekten korkarak masanın üzerine Yiğit Beyin önüne koydum;

_" Afiyet olsun..." diyerek odadan çıktım...

💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮

YİĞİT'İN AĞZINDAN;

Artık çok yoruldum. Yaşadıklarım hiç kolay değildi. Kendimi herşeye karşı çok güçlü sanırdım. Gücüm meğerse sadece düşmanlarıma yetiyormuş. Sevdiklerim söz konusu olunca elim kolum bağlı oluyordu ve kendimi çok çaresiz hissediyordum.
Annemi o kadar doktor görmesine rağmen bir adım düzelme yoktu. Annemi bu kadar mutsuz yapan yaşamaktan soğutan neydi?

Babam öldü evet ama benimde ona ihtiyacım vardı bunu görmüyor muydu?

Peki Leyla sırf para ve benim adımın getirdikleri için beni kandıran sevdiğine inandıran kadın oda anneydi... Kızını hiç kucağına almadan koklayamadan bu hayata veda eden kadın. Sırf beni kendine bağlamak için hamile kalmıştı onu biliyordum ama ben çok mutluydum o zaman herşeyi geride bırakıp kızım için herşeyi unutmaya razıydım. Benim ondan bir evladım olacaktı o zaman. Leyla hamileliği boyunca hiç bir zaman bebeğini düşünmedi. Bazen eve geldiğimde o kadar sarhoş olurdu ki dayanamaz bağırırdım;

-" Bebeğimiz olacak bizim! Karnında benim kızımı taşırken alkol alamazsın!" dediğimde;

-" O senin kızın değil..." diye bana saldırırdı.

-" O sadece benim kızım kızım duydun mu sadece benim!"derdi... Biliyordum canımı acıtmak için öyle söylerdi... Şimdi Leyla yoktu ama bir evladım canım vardı artık. Meleğimm canım kızım prensesim. Hayatımın artık odak noktasıydı. Herşeyim sanki ona bağlıydı. Hastaneden çıktığından beri bakıcıları hiç sevmemişti. Kim gelirse gelsin susmuyor onların kucağında hep ağlıyordu uyumuyordu. Sanki annesizliğini hissediyordu. İkinci ayı geride bırakmıştık. Prensesim artık büyüyordu. Sanki beni biliyor gibi beni görünce gözleri ışıldıyordu. Kucağıma gelmek için ellerini, ayaklarını hareket ediyordu. Geceleri bakıcıya ben bakacağımı söyleyip yolluyor ve bütün gece Meleğimle ben ilgileniyordum. Küçük cadı benle yatmayı çok seviyordu. Tabi bişey olur korkusundan ben uykusuz kalıyordum ya orası ayrı mesele. Günlerim bol koşturmalı yorulmalı geçiyordu.

KARANLIĞIN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin