0.1

22.9K 315 391
                                    

"Şu telefonu bırak artık gözlerin kör olacak gerçekten!"

Yaklaşık yarım saattir sevdiğim pardon aşık olduğum futbolcuyu stalklıyorum diye rahatsız olan arkadaşıma omuz silkerek karşılık verdim. Dün gece aldığım bilgilere göre gün içinde bu kafeye gelecekti. Hatta şimdiye gelmiş olması gerekiyordu. Ama biz geldiğimizden beridir ne bir ses ne bir hareketlilik olmuştu.

"Gökçe!"dedi bıkkın bir sesle yağmur. "İşimi gücümü bıraktım sırf sen yalnız hissetme diye buralara kadar geldim. Beyimizin geleceği yoksa kalkalım diyorum." Sabırsız bakışları kolundaki oldukça lüks görünen saatine odaklandı.

"Gelecek diyorum Yağmur inan bana. Dün gece sabaha kadar onu araştırdım diyorum bugün mutlaka buraya gelecek."dedim aceleyle. Kalkıp gitmesini istemiyordum.

Hiç sanmıyorum dercesine kısa bir bakış atıp derince bir nefes verdi. Bakışlarımı telefonumun ekranından alıp telefonumun tuşunu kilitledim. Başına bir şey mi gelmişti yoksa?

"Anıl mesaj attı buluşalım diye bende buraya gelmesini söyledim. Sorun olmaz herhalde?"

"Ne?"

Anılla anlaşamadığımı gayette iyi biliyorken onu benim yanıma çağırmış olamazdı değil mi ya

"Ney ne gökçe?"dedi gözlerini devirirken. Kafeye gelir gelmez verdiğimiz kahve siparişinin fincanına doğru uzanıp birkaç yudum aldı. Bu rahat tavırlarına uyuz oluyordum işte.

"Anıla uyuz oluyorum."dedim hiç çekinmeden. Fincandaki bakışları yüzümü buldu hızlıca. Bir anda söylememi beklemiyordu muhtemelen.

"Anıl benim kocam Gökçe. Geçen yıl evlendik ya hani biz. Sende vardın." derken parmağındaki kocaman tek taş yüzüğünü gözümün içine sokarcasına havaya kaldırdı.

 "Olabilir."dedim hızlıca

"Kafayı yedin iyice sen varya deli gibi bir şey oldun."

"Ferdinin aşkından delirdim iyice doğru."

Başlarda sadece hayranlık olduğunu düşünürken günler geçtikçe bu duygunun tamamen farklı olduğunu fark etmiştim. Baya baya imkansız bir aşka düştüm anlayacağınız.

Yağmurun oturduğu yerden kalkıp gülerek kafenin kapısına doğru yürümesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Müstakbel eniştem yani uyuz anıl gelmişti. Yağmur anıla sarılmak için hamle yapmış ama anıl buna engel olup bir anda onu kendine çekerek özlemle öpmüştü. İmrenerek izledim onları. Bir gün bende böyle olabilecek miydim? Ya da daha basitinden sorayım. Mutlu olabilecek miyim?

"İnsanları mı gözetliyorsun?"dedi aşina olmadığım bir ses. Ani bir utanmayla kızaran yanaklarımı elimle kapattım. Kendimi stalk yaparken yağmura yakalanmış kadar utangaç hissediyordum. Oturduğum sandalyeyi hafif geriye doğru yatırdım sesin sahibine bakmak için.

"Anlaşılan siz de beni gözetliyorsunuz?"

Gökçe 1- 0 Yabancı adam

Söylediğim şeye gülerek karşılık verdi. Gözlerindeki parlaklık daha ilk saniyeden dikkatimi çekmişti. Maşallah allah sahibine bağışlasın. Bir anda teyzeye bağlayan iç sesime sevgilerimi sunarak sandalyemi düzelttim. Biraz daha böyle durmaya devam edersem geriye doğru devrilmem an meselesiydi çünkü.

Aldığı postadan sonra ayağa kalkamayan parlak gözlü çocuğa doğru savurdum saçlarımı. Yirmi üç yaşıma gelmiş kızdım ama içimdeki çocuğu durduramıyordum bazen...

Karşımdaki sandalyenin hızla çekilmesiyle gülümseyerek anıla baktım. Yağmur hemen yanında birbirlerine kenetledikleri ellerine bakıyordu. Canım arkadaşım bu kazmaya çok aşıktı.

ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin