Keremin şaşkın bakışları eşliğinde elimdeki para dolu beyaz zarfı mutfağımızda bulunan çöp poşetinin içine atarken kendi kendime sürekli bir şekilde sakin olmam gerektiğini hatırlatıp duruyordum. Elimdeki mavi çöp poşetinin hızla çekilmesiyle kendime geldim. Kerem poşetin içindeki beyaz zarfı almış arka tarafında ne yazdığını okumaya çalışıyordu.
"Kim ki bu?"dedi merak barındıran sesiyle. Omuzları silkip elindeki çöp poşetini sertçe çekip aldım. Mutfak dolabının kapağını hızlıca açarak elimdeki çöp poşetini içine doğru fırlattım.
"Kimse kim. Beni ilgilendiren bir şey yok ortada."
Keremin şaşkın bakışları eşliğinde mutfaktan çıkıp odamın olduğu koridora doğru ilerledim. Arkamdan geleceğini biliyordum...
"Sen iyi misin? Öylesine iyiyim deyip beni kandıramazsın."
Bıkkınca nefesimi verdim. Odamın kapısını ayağımın ucuyla ittirip açarken arkamdan gelmeye devam eden kereme görmeyeceğini bile bile gözlerimi devirdim. İyiydim. Hatta hiç olmadığım kadar iyiydim!
"Haliller varken ne yapmak istiyordun?"dedim birden. Arkamdan gelen adım sesleri aniden kesilmiş yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Ani sorum karşısında ne yapacağını düşünüyordu belliki.
"Nasıl yani?"
Odamın kapısına doğru sırtımı yasladım. Üzerimde hiç de çekici durmadığına emin olduğum şortumun eteklerini keremin gözlerinin içine baka baka parmağımın ucuyla yukarıya doğru kaydırdım.
"Diyorum ki.."dedim arzu dolu bir sesle "Mutfakta nerede kalmıştık?"
"Aklımı karıştırıyorsun."dedi net bir şekilde.
"Kerem."dedim nefesimi verirken "Geliyor musun gelmiyor musun?"
"Gelmiyorum."
Odamın kapısını sinirle çarparken üzerimdeki tişörtü hırsla çıkarıp kapıya doğru fırlattım. Kafam allak bullak olmuştu iyice. Zaten yarım olan aklım tamamiyle gitmişti artık. Garip telefon görüşmesi... aile dostu olduğunu söyleyen adam... para dolu zarf...Acilen annemle konuşmaya ihtiyacım vardı...
Dolabımdan aldığım siyah mini eteğimi yatağımın üzerine bırakırken üzerime rastgele bir tişört seçtim. Yerdeki tsortumu ayağımın ucuyla kaldırıp elimde buruşturarak top oluştururken kapımın önünden bana seslenen keremle duraksadım.
"Efendim?"
"Fatih Hoca aradı gitmem gerekiyor. İşim bittikten sonra seni ararım tamam mı?"
Görecekmiş gibi başımı salladım. "Tamam."
"Başını belaya sokma sakın uslu uslu beni bekle."diye ekledi. Gülerek önümdeki kapıyı açtım. Yüzündeki piçimsi gülümsemeyle beni izleyen kereme baktım gülerek. Moralimin bozulduğunu anlayıp beni keyiflendirmek için şebekelikler yapıyordu işte.
"Emredersiniz efendim. Başka bir emriniz yoksa duşa gireceğim."
"Aslında var."dedi. Bakışlarıyla bedenimi baştan aşağıya süzerken kaşlarımı çatarak dikkatle yüzüne baktım. "Ne hoş bir uğurlama oldu bu?"
Üzerimde tişörtüm olmadan sadece sütyenle karşısında durduğum tokat gibi yüzüme çarparken ellerimle kendimi kapatabildigim kadar kapatmaya çalıştım. Az önceki arsız hallerim gitmiş yerini utangaç bir hale bırakmıştı.
"Aslında sen alışıksındır. Ne de olsa evinde güneşlenen arkadaşların var."
"O konuyu kapatmamış mıydık?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu
Fiksi PenggemarZıt kutuplar ne zamana kadar birbirlerini çekebilir... #1 futbol #1 fenerbahçe #1 spor #1 galatasaray #1 hafsanursancaktutan #1 halildervişoğlu #1 taylanantalyalı #1 anılberkbaki #1 keremaktürkoglu