3.8

3K 117 74
                                    

"Kardeşim ters tutuyorsun onu bak."

"Hayır lan doğru bak sağdan sola doğru işte."

"Tövbe estağfirullah. Ters diyorum ters!"

"Sessiz olsana amına koyim! Kızı uyandıracaksın!"

Kısa süren bir sessizliğin ardından tekrar halilin sesini işittim.

"Uyansın diye başında duruyoruz zaten birader! Ayrıca küfür edip durma sikerim belanı!"

"Sen biraz gergin misin halilcim?"

"Yo ne alaka."

"Geç otur şuraya adamın canını sıkma."

"Lan bak!"

Taylanın olduğunu tahmin ettiğim telefonun çalmaya başlamasıyla adım sesleri yoğunlaştı.

"Kerem arıyor ben bir konuşup geleyim. Gökçe sana emanet bak."

"Eyvallah."

Birkaç saniye sonra bulunduğumuz odanın kapısının kapanma sesini duymamla yattığım yatakta rahatsızca kıpırdandım. Karnımın üzerinde hissettiğim keskin sızı gün yüzüne çıkarken acıyla yüzümü buruşturdum.

"Nerdeyiz biz..."

"Şükürler olsun Allahım!"

Halilin sevinç karışımı telaşla yanı başıma gelip yatakta doğrulmaya çalışan bedenimi doğrultmama nazikçe yardım etti.

"Hastanedeyiz yenge. Sana saldıran o allahsız kitapsız mekkeli müşrik karışımı şerefsiz puştu gördün mü?"

Dudaklarımın arasından firar eden ha? sesiyle halil elini alnına doğru vurup tekrar daha anlaşılır bir cümle kurdu.

"Sana saldıran insan müsveddesini görebildin mi?"

Kaşlarım kendiliğinden çatılırken elimi karnımın üzerine doğru götürdüm. Yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önünden geçerken olumsuz anlamda başımı iki yana salladım.

"Annem?"dedim hızlıca. Anneme haber vermişler miydi?

"İnanmayacaksın belki ama Fatih Hoca bile geldi seni görmeye. Kantine indiler demin istersen arayayım gelsinler hemen?"

Elimi aceleyle havaya kaldırıp hayır anlamında salladım.

"Kerem nerede?"

"Etrafı ısırmakla meşgul."

Karnımda hissettiğim sızı gittikçe artarken dolan gözlerimle halilin yüzüne baktım. Ne yaşadığıma anlam veremiyordum... Kime ne zararım olmuştu da beni öldürmeye teşebbüs etmişti.

Gözyaşlarım yanaklarıma doğru sicim gibi inerken halilin aceleyle elimi tutup acımı hafifleteceğini düşünerek bana sarılmasıyla hıçkırarak ağlamaya başladım.

"Sen hiç merak etme kızım."diye elini saçlarımın üzerine koyarak okşamasıyla ağlamam daha da şiddetlendi. "Senin gözünden akan her yaş için ayrı ayrı bulacaklar belalarını."

"Çok yoruldum!"dedim hıçkırıklarımın arasında. "Yaşamayı istemeyecek kadar yoruldum."

Başımın üzerinde hareket eden eli bir süre sabit bir şekilde dururken elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

"Hayatım o kadar boktan ilerliyor ki... Daha kötü ne olabilir ki dediğim her şeyi yaşıyorum."

"Eskiden yağ kuyrukları vardı gökçe..."demesiyle hıçkırıklarım birden kahkahaya dönmüştü. Dışarıdan bakıldığında resmi olarak delirdiğimi düşünebilirlerdi artık.

ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin