1.6

5.1K 173 69
                                    

"Bakın memur bey ufacık çocuğa mı inanıyorsunuz yoksa bana mı? Ortada adam kaçırmak falan yok diyorum."

Bakışlarını bilgisayar ekranından kısa bir sürelik de olsa bana  doğru bakarak tekrar bilgisayara odaklanan polis memuruna baktım. Buğranın halt yemesi sonucu buradaydık. Kerem arabadan inmeden önce telefonu arabada bıraktığı için buğra da bana zarar vereceğini düşünerek polisi aramış sonuç olarak da kerem ayrı bir odada sorguya alınırken ben de beni ciddiye almayan polis memurlarına derdimi anlatmaya çalışıyordum.

"İçeride zorla alıkoyduğunuz adam kim biliyor musunuz?"

"Kimmiş?"diye küstah küstah konuşan memura baktım kendimden emin bir şekilde.

"Galatasaray'ın en gözde oyuncusu kerem aktürkoğlu." dedim. Sır verirmişcesine önümdeki masaya doğru eğilmemle memurlardan biri de benim gibi masaya eğilmişti. "Aynı zamanda benim sevgilim olur kendisi. Daha yeni sevgili olduk sayılır bunu ilk duyan siz oldunuz çok şanslısınız."

Koridordan gelen bağırış çağırış sesleriyle polislerden birisi bulunduğumuz odanın kapısını açarak dışarıya çıkmak zorunda kalmıştı. Bakışlarım hafif aralık olan kapıdan dışarıya kaydı. Anıl eniştem telaşlı bir şekilde oradan oraya dolanırken erkek kardeşi Tan ile bakışlarımız kesişti. Aceleyle başımı çevirdim. Buradan olabildiğince en olaysız şekilde ayrılmak istiyordum.

"Ele başını buldum abi gel!" diye bağıran tan'ın sesiyle korkuyla yutkundum. Anıl eniştemi az çok seviyorsam yeğenine unutulmaz bir gün yaşattığım için beni kendi elleriyle polise teslim ederdi.

Bulunduğumuz odanın kapısı hızla açılırken kendimi korumak adına oturduğum deri koltuktan kalkarak masanın diğer tarafında benim ifademi almaya çalışan polis memurunun arkasına dolandım. Anıl gözlerinden ateş çıkar şekilde bakışlarını üzerime çevirirken tan abisinin aksine bulunduğumuz durumdan aşırı zevk alıyor bir ifadeyle kapıya yaslanmıştı.

"Bu sefer gerçekten inanamıyorum sana Gökçe!" diye bağırdı anıl eniştem. Hemen önümde oturan memur bey bana doğru ters bir bakış atarken anıla sakin olması gerektiğine dair uyarıda bulundu.

"Anıl eniştecim biraz fazla abartmıyor musun ya. Buğra sağlıklı bir şekilde oturuyor yan odada sonuçta."

Kendini tutamayıp gülmeye başlayan Tan'a burnumu kırıştırıp göz devirirken anılın hiddetli sesiyle ciddi ifademe geri büründüm.

"BENİ DELİRTMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN SEN?!"

Korkuyla polis memurunun koluna dokundum. Anıl eniştemin yerinde başka birisi olsaydı ve bana bu şekilde bağırsaydı yemin ederim her şey farklı olurdu.

"BIR DAHA UYARMAYACAĞIM. İKİNİZİ DA DIŞARIYA ATARIM."

Dışarıya atılmamak için aceleyle başımı salladım. Anıl ve gıcık kardeşi Tan gitmeden çıkamazdım bu odadan.

Tan'ın sırtına hafifçe çarpan kapıyla tan bulunduğu yerden birkaç adım uzaklaşmak zorunda kalmıştı. Biraz önce içeriden çıkan polis memuru elinde tuttuğu mavi dosyayla odaya girdiğinde kimseden çıt çıkmıyordu.

"Hanımefendi doğruyu söylüyormuş."

Ben demiştim der gibi başımı salladım hızlıca. Haklı olmanın verdiği gururla anıl enişteme baktım. Keskin bakışları az sonra göstericem ben sana haklıyı haksızı diye bağırırken yalandan gülümseyerek başımı çevirdim. Bilgisayarın önünde oturan memurun birkaç tuşa basıp yanımdaki yazıcıyı çalıştırmasıyla usul usul kapıya doğru yanaştım. Memur bey çıktıdan aldığı kağıdı masanın üzerine bırakarak yine masanın üzerinde bulunan kalemliğe uzandı.

ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin