Ekinin keremi de olaya dahil etmesi üzerine ellerini birbirine bağlayarak yine küçümseyici çok bilmiş bir tavırla konuştu.
"Sevgiline selam vermeyecek misin gökçe?"
Omzumun üzerinden sessizce iki masa arkamda duran keremlerin masaya baktım. Taylan,Marcao ve kerem oturuyordu... Bakışlarım tekrar ekini bulurken oturduğu sandalyeden kalkacak gibi olmasıyla hızlıca sandalyenin koluna yapıştım. Benden önce o masaya giderse her şeyi berbat edebilirdi. Kereme rezil olmak mı yoksa ekine rezil olmak mı daha kötü diye geçirdim içimden. Ekine rezil olursam tüm sosyal medya camiasına rezil olmuşum demekti...
"Önce ben gideyim müsaitler mi bir bakayım. Olmadı ona göre şeyyaparız."dedim hızlıca. Ekini kalktığı sandalyeye geri oturturken yavaşca ayaklandım.
"Öyle olsun bakalım. Seni izliyoruz." dedi ekin. Arkamdan gelmeyeceğine emin olduktan sonra gülümseyerek keremlerin olduğu masaya ilerledim. Konuya nasıl gireceğimi keremi nasıl ikna edeceğimi bilmiyordum. O tokattan sonra yüzüme bile bakmak istemeyebilirdi.
"Selam."dedim fısıltıyla karışık sesimle. Taylan elindeki kahve fincanını masaya bırakıp yanındaki sandalyeyi oturmam için çekti. Bakışlarım sandalyeye doğru kayarken keremin oturuşunu değiştirip oturacağım sandalyeden başka bir tarafa doğru bakmasını sağlayacak hamle yaptı. Usulca taylanın yanına oturup beni izleyen marcaoya bakıp gülümsedim.
"Hoşgeldin yenge."diyen taylana baktım. Keremin buz gibi bakışları haricinde sıcacık bakıyordu yüzüme.
"Hoşbuldum."dedim gülümsemeye çalışarak. Stresten terleyen avucumu elbisemin eteğine bastırırken marcao'nun hâlâ daha beni izlediğini fark ettim.
"Şu yapılan anonsla senin bir alakan var mıydı?"dedi birden. Bakışlarım hızla marcaoyu bulurken hayır anlamında başımı iki yana salladım. Daha tanışmadan rezil olmuştum anlaşılan...
"İsim benzerliği olmuş olmalı benimle yakından uzaktan alakası yok."
Kerem elindeki çay bardağını masaya koymak için mecburen bana doğru dönmesiyle bir anlığına da olsa bakışlarımız kesişmiş gözlerimi bile kırpmadan yüzüne bakıyordum. Gözlerini kaçıran ilk olmuştu.
"Şu kız sana mı el sallıyor yoksa bana mı?"
Bakışlarımı taylanın baktığı tarafa çevirmemle bu masaya neden geldiğimi hatırlamam uzun sürmedi. Ekin gülümseyerek taylana el sallıyor kaşlarını hadi dercesine bana doğru oynatıyordu. Ekine bakmayı kesip keremin masadaki eline dokundum aceleyle. Buzdolabını andıran soğuk bakışlarını yüzüme çevirmiş ne var dercesine başını sallamıştı.
"Şu an sana ihtiyacım var."dedim taylanın duymamasına dikkat ederek. Anlamayarak yüzüme bakmasıyla ekinin masadan kalkıp buraya doğru gelmesi bir oldu. Nedenini kereme açıklayamadan ekin masaya gelmişti bile...
"Selaam." diyerek elini uzattı taylan. Ekin, taylanın bu girişken tavrına biraz afallasa da bozuntuya vermeden gülümseyerek uzattığı elini sıktı. "Selam."
Oturduğum sandalyeden kalkıp keremin yanındaki üzerinde keremin ceketinin olduğu sandalyeye yöneldim. Aslında tam sandalye de sayılmazdı koltuk gibi bir şeydi işte. Oraya oturabilmem için ya keremin kalkması lazım ya da benim masaya sürtüne sürtüne oraya geçmem lazımdı...
Ekin kalktığım sandalyeye şak diye otururken keremin yerinden milim oynamadığını görmemle derince bir nefes verdim. Her şey ekin cadolonuza rezil olmamak için gökçe!
Kalçamı masaya doğru çevirip kereme dokunmamaya dikkat ederek ilerledim. Tam zafere ulaştım diyeceğim sırada taylanın yanlışlıkla (!) masaya dokunması sonucu kendimi birden keremin kucağında buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu
Fiksi PenggemarZıt kutuplar ne zamana kadar birbirlerini çekebilir... #1 futbol #1 fenerbahçe #1 spor #1 galatasaray #1 hafsanursancaktutan #1 halildervişoğlu #1 taylanantalyalı #1 anılberkbaki #1 keremaktürkoglu