Keremin gitmesinin ardından tekrar salona giren halile merakla baktım. Bana bakmak yerine direkt olarak tekli koltuğa yönelmesiyle gözlerimi kısarak onu takip ettim.
"Konuşmayacak mısın?"
"Ne hakkında konuşayım?"demesiyle gözlerimi devirip ters bir bakış attım.
"Kereme ne olmuş onu soruyorum."
"Merak mı ettin?"dedi alayla. Yanımdaki yastığı aldığım gibi kafasına fırlattım. Bozulan saçını eliyle düzeltirken omuzlarını silkti.
"Ben de bilmiyorum ki söylemedi. İhtiyacı olursa arayabileceğini söyledim ama. Önemli olsaydı söylerdi."
"Dalga mı geçiyorsun? Ağladı ağlayacak gibi duruyordu çocuk. Kesin kötü bir şey oldu."
"Kötü bir şey olsa kardeşine söylerdi sen merak etme. Çok merak ediyorsan sen ara gökçe. Ayrıldınız diye düşman olmadınız ya."
Bir bakıma doğru söylüyordu aslında. Ayrıldık diye düşman olmamıştık sonuçta. Halilin ne düşünüyorsun tarzı bakışlarına başımı sallarken oturduğum koltuktan hızla ayağa kalktım.
"Nereye gidiyorsun?"
"Evime gidiyorum. Sen Taylana söylersin değil mi?"
"Söylerim de tek gitme ben bırakayım seni."
Ellerimi aceleyle havaya kaldırıp hayır hiç gerek yok manasında salladım.
"Taksi çoktan gelmiştir zaten. Bugün baya yoruldun sen de uyu dinlen yarın konuşuruz yine."
Hemen kabul etmesine biraz şaşırsam da bozuntuya vermeden koşar adım kapıya yöneldim. İlk defa halile yalan söylemiştim. Eve gitmiyordum. Kereme gidecektim...
*** *** ***
Taksiye ücretini ödedikten sonra seri adımlarla keremin evine doğru adımladım. Güvenliğin olduğu kulübeye başımla selam verirken el sallamalarıyla gülümsedim. Adamlarla iyice kanka olmuştum. Kendi kendime bu duruma gülerken keremin evinin aralık olan kapısına bakıp kaşlarımı çattım. Kapısını kapatmayı mı unutmuştu? Hırsız girmiş olma ihtimali olamazdı herhalde. Kapıdaki o kadar güvenliğe rağmen...
Parmak ucunda yürüyüp aralık olan kapının önünde bekledim. İçeriden gelen bağırış sesleriyle alt dudağımı dişlerimin arasına alıp dinlemeye başladım. Bağıran kişi keremin annesinin sesine benziyordu. Sahi neydi adı?
"BIRAK GÖKÇEYİ OĞLUM! YETER ARTIK ONUN YÜZÜNDEN NE HALDESİN!"
Çok geçmeden keremin sesini duydum.
"En zor zamanımda Gökçe vardı benim yanımda. Hiç bırakmadı beni. Bana iyi geldiğinin farkında bile değil kendisi aslında. Onun yerinde başkası olsa benim hastalığımı duyar duymaz arkasına bile bakmadan çeker giderdi. Ama o gitmedi."
"KEREM..."
"Sen de bırak Gökçeyi diyorsun bana. Sen bir kere bile yapmadın Gökçe'nin yaptıklarını bana. Bir kere bile sevmedin beni anne..."
Sesi titriyordu konuşurken... Dolan gözlerimi silme gereksinimi duymadan boğazımdaki yumruyu giderebilmek adına yutkundum. Yutkunmam hiçbir işe yaramamıştı.
"Peki ya sana ne demeli Leyla?"
Leyla da mı buradaydı?
"Ne varmış bende?"diye söze girdi Leyla.
"Sana bir şey söyleyeyim mi? Zaman zaman düşünürüm gökçe bende ne buldu diye... Çünkü bak ben romantik değilim. Insanlarla konuşmayı sevmem. Eğlenmeyi bilmem. Paranın her kapıyı açabileceğine inanırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu
أدب الهواةZıt kutuplar ne zamana kadar birbirlerini çekebilir... #1 futbol #1 fenerbahçe #1 spor #1 galatasaray #1 hafsanursancaktutan #1 halildervişoğlu #1 taylanantalyalı #1 anılberkbaki #1 keremaktürkoglu