2.5

4.1K 148 98
                                    

Cümle kurmayı berecemiyordum... Kuruyan boğazımı dikkate almayarak oturduğum sandalyeden hızlıca ayağa kalktım. Geriye doğru devrilen sandalyenin çıkardığı sesle keremin bakışlarının hedefi ben olmuştum. Yer altımdan kayıyor bedenim dönüyormuş gibi geliyordu...

"Gökçe?"

Keremin uğultulu çıkan sesini bile duymak istemiyordum. Kulaklarım gelen rahatsız edici uğultu sesiyle ellerimi hızla kulaklarımın üzerine kapattım.

"B-babam..." dudaklarımın arasından firar eden sesimle bacaklarımı hareket ettirerek mutfaktan çıkmak için çaba sarf ettim.

"Beni dinle."diye araya girdi kerem. Başımı iki sallayarak bir elimle kapıya sıkıca tutundum.

"Babamın kim olduğunu öğrendim."dedim hızlıca. Sesim sonlara doğru iyice kısılmış fısıltıya dönüşmüştü.  Fatih Terim benim babam olamazdı ki. Kesinlikle bir yanlışlık olmalıydı. Annem,babamın numarası gönderirken mutlaka bir hata yapmış olmalıydı. Keremin belime dolanan eliyle bedenim bir anda iflas bayraklarını çekmiş bacaklarımla el birliği vererek yere düşmemi istemişti. Kerem son anda beni kucağına alarak yeri boylamama engel olmuştu.

Yıllardır babamın beni terketmesini sindirmeye çalışırken aslında babam herkesin baba diye benimsediği adam mıydı? Kendi kızına babalık yapmayı beceremeyen adam milyonlarca insana babalık mı yapıyordu. Bu düşünceyle kendimi tutamayarak kahkaha attım. Kerem delirdiğimi düşündüğü bakışlarıyla beni izlerken yumuşak koltukla buluşan bedenimi hızlıca ayağa kaldırdım.
Öylece oturup sakinleşmeyi bekleyemezdim. Babam olacak o adamın yüzüne yüzüne haykırmalıydım her şeyi. Bizi terk ettikten sonra yaşadığımız onca zorluğu.... Babam yok diye çocukluğumda itilip kakılmamı... Okulda veli toplantılarına arkadaşlarımın babası gelirken benim annemin gelmesini....

Üzerimdeki tsortu bir çırpıda çıkarıp yatak odasına doğru ilerlerken arkamdan gelen keremin ayak sesleriyle kendi sesimi ritim tutmaya başladım.

"Bak yaşadığın şey çok ağır. Anlıyorum. Ama önce sakin olmalısın."

"Senin baban seni terk etti mi?"diye sordum. Sorum karşısında afallasa da cevap veremedi. Yatak odasının aralık olan kapısından içeriye süzülürken elimdeki top haline getirdigim tsortu yatağın üzerine fırlattım.

"Fatih Hoca'nın bir açıklaması vardır belki?"

Tam da giyinme dolabına adım atmak için kalkan ayağımı aniden durdurmak zorunda kaldım. Ben ona babamın kim olduğunu söylememiştim ki... bedenimi hızlıca ona döndürürken üzerimde sütyen altımda şortum olduğu gerçeğini unutmak istedim.

"Sen?"

Yüzünde beliren pot kırdığını düşündüğü ifadesine baktım uzunca. Biliyordu... Her şeyi biliyordu... Dün gece sorduğu soru kırbaç misali gerçeği yüzüme çarparken hayal kırıklığıyla dolan gözlerimi silme gereği duymadım.

"Yemin ederim çok pişmanım."diye soludu. Adımlarını hızlandırıp ellerimi tutmak için uzanmasıyla birkaç adım geriledim. Kalbim acıyordu. Ona baktıkça gözlerim yanıyordu. Beni kandırmıştı.

"Sus."

Bakışlarımı odanın içinde gezdirdim hızlıca. Dün gece üzerimdeki galatasaray formasını fark edince aceleyle ona uzanmak için hamle yapmamla keremin elimi yakalaması bir oldu.

"Seni kaybetmekten korktum. Yemin ederim köpek gibi pişmanım."

Sinirle boşta kalan elimi omzunun üzerine koyup sertçe ittirdim. Bedeni bir nebze de olsa geriye giderken  elimi ondan kurtarmayı başarabilmiştim.

ZEMİN | Kerem Aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin