Avengers Base, 2016
Stella Campbell, Avengers Üssünün bahçesinde açılan bir geçit ile bir anda belirdiğinde onu gören Bucky Barnes hafif bir tebessümle yanına ilerlemeye başladı. Metal kollu adamı gören sarışın kadın da ona güzel bir gülümseme sundu. Birbirlerine kollarını açtılar ve altı saatlik ayrılıklarının acısını çıkarmak istercesine sıkıca sarıldılar.
"Babam nerede?" Dedi onun kolunun altında binaya ilerlerken.
Bucky Barnes, üç saat önce sarışın dostu giden ve o zamandan beri bahçede yeğenini bekleyen bir adamdı. Uzay-zaman gösterici ile her ne kadar onu izlemek istese de daha fazlasını görmenin ona saygısızlık olduğunu düşünmüştü. Bu yüzden ilk başlarda Alpine ile takılmış, sonra da kendini çimlere atmıştı.
"Ekip göreve gitti. Bruce da onlarla gittiği için, şu anlık kimse yok."
"O zaman seni bir yere götürebilir miyim?" Dedi Stella heyecanla. Onun bu anlamsız coşkulu heyecanına anlam veremese de başını yavaşça salladı. Sarışın kadın kıkırdayarak kolunu tuttu. Mabed'de öğrendiği gibi, önce gitmek istediği yeri düşündü sonra da havada bir çember çizdi. Çemberi biraz ittirdiğinde artık bir geçit vardı karşılarında.
"Cehenneme mi gidiyoruz?" Dedi adam alayla.
"Sanki gidecek olsam gelmeyeceksin," dedi kadın homurdanarak.
Geçitten geçtiklerinde geldikleri odanın güzelliği ile büyülendi. Kadın çoktan yanından ayrılmış ve çizim masasının yanına asılmış kıyafetleri bir mankene geçirmeye başlamıştı. "Bu yeni bir kostüm, Matt için. Ancak eksikleri var mı yoksa fazla mı abartı bunları seninle belirleyebilirim. Sonra sıra senin kostümüne gelecek."
"Tanrım, bu harika. Renkler bile saklanmaya uygun." Dedi Bucky hayranlıkla kıyafeti incelerken. Kemer, sırt ve bacak kısımlarındaki aparat yerlerini dikkatle inceledi ve kafasında bir liste çıkardı. "Görünüşe göre yakın dövüşçü, aparat yerleri iyi olmuş o yüzden. Kıyafet rahat ve esneyen bir kumaştan, bir sayı da buradan. Ancak maskedeki o ufak boynuzları anlamadım."
Stella imayla gülümsedi. "Ben anladım. Hatta ismini bile düşündüm."
"Gerçekten mi?" Dedi ona dönerek. "Genelde insanlar kendileri seçerler ama bu sefer bir istisna olduğu kesin."
"Murdock erkekleri birer şeytan diye bahsedilirmiş ancak Michael'ı onlardan ayıran şey, cesur oluşu." Dedi ve bir nefes verdi. Ellerini beline yerleştirip gururla gülümsedi. "O Daredevil."
❄️
Hell's Kitchen, Murdock's House, 2016
Stella Campbell, heyecanla kapının önünde bekliyor ve bir yandan da etrafı örtülü kostümü tutmaya çalışıyordu. Matthew Murdock ile karşılaşmak ve ona bu güzel hediyeyi vermek için sabırsızlandığını tahmin eden Bucky Barnes da alt sokakta onu bekliyordu.
Kapıyı birkaç kere tıklattı ve bekledi. Adım seslerini duyuyordu. Birkaç fısıldama da duyuyordu ancak ayırt edebildiği pek söylenemezdi. Kapı yavaşça açıldığında yüzündeki tebessümü canlı tuttu. Bu adamı görünce heyecanlanmamak elde değildi. "Selam, sana bir şey getirdim."
"Teşekkürler. Ancak bunun için geç bir saat değil mi?" Dedi. Sarışın kadın anlamayarak kaşlarını çattı. "Saat altı?"
Gergin bir gülümseme yüzünde varolduğunda olayı anlamak için içeriyi dinlemeye çalıştı. Bir nefes sesi duyuyordu ama daha ötesi yoktu. "Bir sorun mu var? Müsait değilsen sonra da verebilirim."
"Hayır, sorun değil. Hediyemi merak ettim."
Yüzündeki gülümseme yeniden canlandı. Askıyı ona uzattı. "Birilerinin daha iyi bir saklanma yöntemine ihtiyacı vardı. Ben de yeni bir şeyler fena olmaz dedim." Dedi. Matt aceleci bir hareketle askıyı aldı ve fermuarını biraz aşağı indirerek kıyafeti dokunarak inceledi. "Oldukça iyi görünüyor. Teşekkür ederim."
"Evet. Bucky bile beğendi. O kadar iyi yani."
Bir fısıltı duyduğunda gözlerini kıstı. Anlamaya çalışıyordu. "Hadi artık Matt," diyen Karen'ı duyduğunda yutkunamadı. Göz bebekleri titriyor ve ayakları çoktan gitmek için yalvarmaya başlamıştı. Gergince gülümsedi. "Ben, gitsem iyi olur. Üsde yapmam gereken işler vardı."
Matt, sessiz ve derin bir nefes bıraksa da Stella bunu fark etti. Onu bu kadar gerdiğini ve sıktığını bilmiyordu. Bilseydi, kostüm işlerine bile girişmezdi. İçinde, varlığını unuttuğu bir his uyanmaya başladı.
"Görüşürüz, Stella." Dedi Matt.
"Hoşça kal, Matt." Dedi Stella.
Veda mıydı emin değildi ama öyle olmasını sağlayacaktı.
Onu kaybetmişti. İlk ve tek arkadaşları artık yoktu.
Yalnız kalmıştı. Babasını istiyordu. Ailesini istiyordu.
Yolda, amcasına doğru ilerlerken kısa bir süre düşünmüştü. Düşünebilecek kadar bile kendinde olduğundan emin değildi. Bucky Barnes, onun bu dağılmış halini fark etti. Yanına hızla yürüdü ve titreyen bedeni kolları arasına aldı. Saçlarını okşadı. "Sorun değil."
"Sorun bende, değil mi? Aynı görünüyoruz, Bucky. Aynı! Ama onu seçiyor. Neden?"
"Çünkü kaliteden anlamıyor." Dedi onu neşelendirmek için. İçten içe de bunu onaylıyordu.
"Hayır." Dedi sarışın kadın başını reddedercesine sallayarak. "O, hasta bir kadın istemiyor. Eli kanlı, zihni on kelimeye bağlı birini istemiyor."
"Tanrım, minik yıldız." Dedi fısıldayarak. Haklı olmasından korkuyordu. Eğer haklı olursa, bu, hayatları boyunca asla sevilmeyecekleri anlamına gelirdi. Kendisi sorun yapmazdı ama ya Stella da bir gün bunu düşünerek onu sevmekten vazgeçerse? Ailesi de ondan vazgeçerse kimi kalacaktı ki?
"Biz birbirimize yeteriz ama değil mi?"
"Yeteriz." Dedi Bucky ona daha sıkı sarılarak. "Kimsenin sevgisine muhtaç değiliz."
Stella Campbell, ellerinde morg taşıyan kadın, sevginin varlığını aile olarak hatırlayacaktı.
Bucky Barnes, ellerinde mezarlık yaşatan adam, sevgiyi ailesinden başka kimsede aramayacaktı.
Onlar iki kaderken, bir aile olmuştu.
Şimdi, üç kader, tek bir aile olacaktı.
❄️
Stella ve Bucky... MCU Bucky'i olduğu gibi yansıtamadı gibi hissediyorum. Steve'e olan hayal kırıklığı bile ucu boş kaldı. Tabi bu hikayede işler nasıl gelişir bilmem ama ikisinin birbirine kırgın ayrılmasına izin vermeyeceğim.
Matt'e gerçekten de veda ettik. Daha önce de demiştim. Stella fedakâr biri. Değer verdiği birinin mutluluğu için kendinden bile vazgeçer.
Bu da şu demek: Steve, Bucky ve Stella üçlüsü önce çıkacak, biraz aşk acısı göreceğiz ve kendi yolunu çizişini en yakından okuyacağız.
Artık yalnızca Stella var. Ne Campbell ne de Bahar Askeri olan kadın yok.
![](https://img.wattpad.com/cover/307688842-288-k695198.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahar Askeri Gerçekliği
ФанфикDaphne Stella Campbell, Steve Rogers'ın 1945'deki evlatlık kızı. Babasının vedasız gidişinin aynı haftasında Rusya'nın beyazında kaybolan bir doktordu. ❄ "Sen benim görevimsin." ❄ "Bir zamanlar hayat kurtardığım eller bir morgdan farksız hale geldi...